Dokuz Eylül Gazetesi'nden Fevzi Efe Sekitmez'in haberine göre; Son dönemde Ege Bölgesi'nde meydana gelen orman yangınları ve kovan enflasyonu, bölgedeki arıcıları ciddi anlamda etkiliyor. Özellikle Muğla'dan İzmir'e yönelen arıcılar, mevcut nektar kaynaklarının yetersizliğiyle karşı karşıya kalıyor. Bu durum, yerel arıcıların rekabet gücünü zayıflatırken, sektör genelinde bir kriz yaratıyor. 

Bölgede konaklama alanlarının olmamasından şikayetçi olan arıcı Yaser Çitgiden, "Arıcılar olarak çok kötü durumdayız. Özellikle bakanlığın çıkartmış olduğu yasalar var ama bu yasalar sağlam uygulanmıyor. İzmir'de arıcılık yapanlar için en büyük problem; konaklama bölgelerinin olmaması. Çeşme, Urla gibi yerlere arıları getirip götürüyoruz. Sadece dışarıdan gelen insanlar için kışlama bölgesi var. Onun haricinde en azından insanların bölgesel bitki örtüsünden yararlanabileceği alanlarda arıları yerleştireceğimiz bir konaklama bölgesi olması gerekiyor. Zaten ormana gitsem de valilik şu an izin vermiyor. Dolayısıyla arıcılar doğadaki bitki örtüsünden de yararlanamıyor. Konaklama yerleri açılsa o zaman çok rahat bir şekilde hem arı gelişimi hem bölgedeki nektar daha sağlıklı kullanılmış olur" dedi. 

Arıcı Yaser Çitgiden

ARICILAR BİR BÖLGEYE SIKIŞTILAR 

Muğla'dan gelen arıcılarla birlikte bölgede yoğunluk yaşadıklarını belirten Çitgiden, "Yangın, Muğla'daki meslektaşlarımızın bölgeden çıkmasına sebep oldu. Hal böyle olunca arıcılar bir köşeye sıkışıyorlar. Yerli arıcılar da mağdur oluyor bu durumdan. Bölgesel arıcılık yapanlar var. Bunlar bölgenin yerli arıcılık yapan insanları. Ancak bu gezginci arıcılar, kışlatma için gelenler ve yangından dolayı bölgesi değiştirilen kovanlar sebebiyle nektar bölünüyor ve verim azalıyor. Ayrıca bu durum, bölgenin yerli ve verimli arılarının genetiğini bozarak bal miktarını iyice azaltıyor. Şehir dışından gelen arıcılar İzmir'e fazla yük getirirken, bölgenin flora örtüsü dikkate alınarak kapasite hesabının yapılmaması ve yerleştirmenin buna göre yapılmaması arıcıları çok zor durumda bırakıyor" diye konuştu. 

ÜLKE DIŞINA ARICI GÖÇÜ VERİYORUZ 

Bölgedeki arı popülasyonunun karışık ve melez olmasının verimi düşürdüğünün altını çizen Çitgiden şunları söyledi;

"Bir kraliçe arı doğduğunda çiftleşme uçuşuna çıkıyor. Çiftleşme uçuşunda melez arılarla, yaklaşık 8 ile 12 arasında erkekle çiftleşiyor. Her bir arının genetiği farklı olduğundan, ortaya melez bir arı çıkıyor. Bu da verim kaybına yol açıyor. Ancak, belirli bir bölgede, verimi yüksek olan arılarla çiftleşmesi sağlandığında, zaten ekotip arıya geçiyorsunuz, bölgesel arıya geçiyorsunuz. Bu da verimi artırıyor. Almanya'da bizim buradan giden vatandaşlarımız arasında yaklaşık 17 üretici var. İsraatçılar, bunların yaklaşık %60'ı Türk. Buradan giden vatandaşlarımız. Bir başvuru ile vatandaşlarına kim olduklarını sormuyorlar. Ne istiyorsun? "İsraat belgesi almak istiyorum, arı ıslah etmek istiyorum." Sınava giriyorsun, islaat belgesini alıyorsun, arı ıslahı üzerine çalışıyorsun, damızlık arı üretiyorsun. Bu bizim ülkemizde maalesef yok. Ülke dışına arıcı göçü veriyoruz." 

ARILAR 50 YIL BEKLEYECEK MI? 

Arıların çam ağacından bal üretebilmesi için ağacın en az 50 yaşında olması gerektiğini söyleyen Arıcılar Birliği Başkan Yardımcısı Ramazan Keklik, “İzmir'deki arıcılar, orman yangınlarından büyük zarar gördü. Sadece birliğe üye olan arıcıların 300 kovanı yangınlarda kül oldu. Çiçekler yıllık bitkiler olduğundan, önümüzdeki yıl yağmur olursa aynı yerde tekrar açabilirler. Ancak çam ağaçları yandığında, geri çıkan çamlar elli yaşına ulaşmadan arılar bal üretemiyor. Çam ağaçlarının elli yaş ve üzeri olduğunda kabuk yapıları bal üretimi için elverişli hale geliyor. Bu nedenle, yangınlar arıcılar için büyük bir zarara yol açıyor ve elli yıl nereden baksanız insan ömrü kadar uzun bir süreyi ifade ediyor” dedi. 

Marmaris'te 19 Eylül Gaziler Günü dolayısıyla program düzenlendi Marmaris'te 19 Eylül Gaziler Günü dolayısıyla program düzenlendi
Arıcılar Birliği Başkan Yardımcısı Ramazan Keklik
“AĞAÇ KESİMİ BALIMIZI DA KESİYOR” 

Yangınlardan etkilenmeyen ağaçların dumandan etkileneceğini söyleyen Keklik, "İzmir'e gelen Muğlalı arıcılar yerel arıcıları etkiledi; bölgede üretim kapasitesini aşan sayıda kovan bulunuyor. Geçen yıl, Muğla’daki büyük yangından sonra sadece Kemalpaşa bölgesine 50.000'den fazla kovan geldi. Şimdi Muğla'dan gelen arıcılar da kovanlarını İzmir civarlarında konuşlandırdılar. Bu İzmir'deki arıcıları mutlaka etkiler. Genel olarak anlatmam gerekirse; 10 bin kovanın üretim yapabileceği kadar sınırlı olan bir bölgeye sen 30 bin kovan koyarsan oradaki bal hasadı haliyle düşük olacaktır. Yangınlar doğal afetlerdir, ancak çam ağaçlarının kesilmesi de arıcıları olumsuz etkileyen insan kaynaklı bir faktördür. Maden ocakları için yapılan ağaç kesimleri, bal üretimini doğrudan etkileyen diğer bir sorun olarak balımızın da önünü kesiyor." ifadelerini kullandı. 

Keklik ayrıca sahte bal üretiminin arıcıların ekonomisini sarstığını belirterek şunları söyledi; "Sahte balların önüne geçilmesi için bir çalışma ve caydırıcı çalışmalar yapılırsa, arıcılığın ölmesinin önüne ancak bu şekilde geçilebilir. Arıcılık son yıllarını yaşıyor. Sahte bal yapan firmalara büyük cezalar ve caydırıcı önlemler alınmazsa, denetimler yapılmazsa biz arıcılar artık ne ürün alabileceğiz ne ürünümüzün bir değeri kalacak." 

Muhabir: Fevzi Efe Sekitmez