Nobel Ödülü sahibi Türk bilim insanı Aziz Sancar, son on yıldır odaklandığı hücrelerin DNA onarım mekanizmalarını beyin kanseri araştırmalarında kullanmaya başlamıştır. Sancar, özellikle genetik bilgiyi koruma yöntemlerini moleküler düzeyde inceleyerek, bu alandaki bilgi birikimini kanser tedavisine entegre etmeyi hedefliyor.
Aziz Sancar'ın çalışmasının temel noktaları
Sancar, kanser tedavisinde sıkça kullanılan Cisplatin ilacının, kan-beyin bariyerini geçemediğini belirtirken, geliştirdiği EdU molekülünün bu bariyeri sorunsuzca aştığını vurgulamaktadır. Laboratuvar ortamında gerçekleştirdiği deneyler sonucunda, EdU molekülünün beyin tümörlerine olan etkilerini incelemeye karar vermiştir.
Laboratuvar ve fare deneyleri
Sancar, ilk olarak mevcut ilaçların sonuçlarını değerlendirdikten sonra, fare deneylerine geçmiştir. Bu süreçte EdU molekülünün etkileri gözlemlenmiştir. Deneylerin başlangıcında mevcut ilaç daha iyi sonuçlar verirken, 30-40 gün sonra EdU molekülünün etkisinin belirgin şekilde arttığı, bu etkinin yüzde 25’lere ulaştığı gözlemlenmiştir. Sancar, bu bulguların umut verici olduğunu ifade etmiştir.
İnsanlarda deneme aşaması
Aziz Sancar, araştırmalarını daha ileri bir aşamaya taşıyarak insanlarda denemeler yapmayı planlamaktadır. Kanserli hastaların tedavisinde yaygın olarak kullanılan Cisplatin ilacının yetersizlikleri, Sancar’ın araştırma konusunu daha da önem kazandırmaktadır. EdU molekülünün beyin tümörlerine etkilerini test etmek için, üniversitelerdeki sinirbilim bölümleriyle iş birliği gerçekleştirmiştir. İnsan beyin tümörlerinden alınan parçaların fare beyin dilimlerine yerleştirilerek gerçekçi hücre kültürleri oluşturulmuştur.
Beyin tümörü tedavisinde yenilikçi yaklaşım
Sancar, EdU molekülünün beyin tümörleri üzerindeki etkisini daha iyi anlayabilmek için insan tümör hücrelerini fare beynine enjekte etmiştir. Bu yöntem sayesinde, hem mevcut ilaçlarla kombinasyon halinde uygulanan denemelerde daha olumlu sonuçlar alınmış, hem de EdU'nun potansiyeli daha iyi değerlendirilmiştir.
Aziz Sancar’ın bu çalışmaları, beyin kanseri tedavisinde yeni bir dönemin başlangıcını simgeliyor. Özellikle kan-beyin bariyerinin aşılması, kanser tedavisinde önemli bir engelin kaldırılmasını sağlayabilir. Sancar, keşiflerinin tanıttığı bileşenlerin beyne ulaşarak kanser hücrelerini etkisiz hale getirdiğini belirtiyor. Bu durum, kanser tedavisinde devrim niteliğinde yenilikler vaat ediyor.
Sancar’ın yaptığı bu çalışmalara dair daha fazla gelişmenin ne zaman duyurulacağı merakla bekleniyor. Bilim dünyası, bu çalışmaların beyin kanseri tedavisinde nasıl bir etki yaratacağını dikkatle takip etmektedir.