MHP'den yapılan açıklamada, çiftçilerin tarımsal girdilerdeki artan maliyetlerle karşılaştığı ve bunun çözümü için 'Askıda 9 Gülek Buğday' projesinin hayata geçirildiği vurgulandı. "Askıda buğday" projesinin, benzer bir dayanışma örneği olan "askıda ekmek" kampanyasına benzer bir girişim olduğu ifade edildi. Devlet Bahçeli'nin projeye ilk katkıyı sağlayarak öncülük ettiği belirtildi.
İktidarı utandıracak proje
Ancak projeye gelen eleştiriler, tarım politikalarındaki eksikliklere ve ülke genelinde yaşanan ekonomik sıkıntılara odaklanıyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Tarımı bitirdiler, hayvancılığı bitirdiler, çiftçiyi tohuma muhtaç ettiler. Her şey askıda, adalet, liyakat, vicdan..." ifadeleriyle projeyi eleştirdi. Bulut, projeyi "iktidarı utandıracak" bir kampanya olarak nitelendirdi.
Bir diğer CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem ise yaptığı yazılı açıklamada, "Askıda buğday değil, bolluk içinde buğday konuşmalıydık" diyerek, çiftçilerin artan maliyetlerle üretmekte zorlandığını ve vatandaşların temel gıda maddelerine ulaşmada sıkıntı yaşadığını belirtti. Adem, "Tarım politikaları iflas etmişken, çözüm bağış kampanyaları olamaz. Çiftçiye, vatandaşa hakkını verecek bir sistem lazım" dedi.
Dayanışma değil tarım politikası sonucu
Adem yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti:
"'Askıda buğday' değil, 'bolluk içinde buğday' konuşmalıydık. Çiftçi ürettiğiyle geçinemiyor, vatandaş ekmeğe muhtaç hale geliyor. Tarım politikaları iflas etmişken çözüm bağış kampanyaları olamaz. Çiftçiye, vatandaşa hakkını verecek bir sistem lazım. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin başlattığı 'Askıda 9 Gülek Buğday' projesi, Türkiye’de tarımın geldiği acı tabloyu gözler önüne seriyor. Çiftçilerimiz, artan maliyetler nedeniyle üretmekte zorlanırken, vatandaşlarımız temel gıda maddelerine ulaşmakta giderek daha fazla sıkıntı yaşamaktadır. Burada bir dayanışma meselesinden çok daha büyük bir tarım politikası sorunu vardır.
Bugün tarımda ithalata dayalı politikalar, çiftçiyi desteklemeyen uygulamalar ve artan maliyetler nedeniyle ülkemiz kendi kendine yeten bir tarım ekonomisini kaybetme noktasına gelmiştir. Çiftçiyi üretmek yerine bağış yapmaya teşvik eden bir sistem, sürdürülebilir değildir. Asıl çözüm, çiftçiye maliyetlerini karşılayabileceği destekleri sağlamak, üretimi artıracak politikaları hayata geçirmek ve vatandaşın uygun fiyatlı gıdaya ulaşımını garanti altına almaktır. İktidarın yanlış tarım politikaları sonucu bu noktaya gelinmiştir ve bu tablodan çıkış için geçici çözümler değil, köklü reformlar gerekmektedir. Çiftçinin ve vatandaşın refah içinde olduğu, üretimin arttığı, gıda güvenliğinin sağlandığı bir Türkiye için tarımı bir yardım meselesi olarak görmekten vazgeçip, üretimi teşvik eden adımları atmalıyız."
