Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, düşünce ve ifade özgürlüğünün korunması gerektiğini savunurken, bu özgürlüğün hukuki sınırlarının olduğunu vurguladı. Tunç, “İfade özgürlüğünün de bir sınırı var; bu sınır evrensel hukuk ve bizim anayasamız tarafından belirlenmiştir,” dedi. Adalet ve Medya İlişkisi Paneli’nde konuşan Tunç, ifade özgürlüğünün Anayasa’nın 26. maddesi ve uluslararası sözleşmeler çerçevesinde korunduğunu belirtti.
“Masumiyet karinesi hukukun temel ilkelerindendir”
Medyanın masumiyet karinesine dikkat etmesi gerektiğini vurguladı
Tunç, masumiyet karinesinin hukukun en temel ilkelerinden biri olduğunu ifade ederek, “Bu ilkeye yalnızca yargı değil, medya da özen göstermelidir,” dedi. Sosyal medyada yapılan dezenformasyonun bireyleri mağdur ettiğini belirten Tunç, bu konuda medya ve yargının ortak çalışması gerektiğini vurguladı. Sosyal medyanın özgürlük alanı olduğunu kabul eden Bakan, aynı zamanda bu platformların kötüye kullanımının önüne geçilmesi gerektiğini ifade etti.
“Sosyal medya suç işleme özgürlüğü alanı değil”
Sosyal medyada hakaret suçu özgürlük olarak kabul edilemez
Yılmaz Tunç, sosyal medyada işlenen suçların ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğini açıkça belirtti. “Gerçek hayatta suç sayılan bir eylem, sosyal medyada yapıldığında da suçtur. Birine hakaret etmek sosyal medyada yapılınca basın veya ifade özgürlüğü sayılmaz,” ifadelerini kullandı. Tunç, sosyal medya platformlarının suç işlendiği durumlarda soruşturmaya dahil edildiğini ve bu konuda yargının gerekli adımları attığını belirtti.
“Sosyal medya platformları Türk hukukuna saygı göstermek zorundadır”
Tunç, sosyal medya şirketlerinin Türk hukukuna ve kanunlarına uyma zorunluluğu olduğunu vurguladı. Türkiye’den hizmet veren sosyal medya ağ sağlayıcılarının, ülkenin hukuk sistemine uygun hareket etmesi gerektiğini belirten Tunç, bu platformların Türk vatandaşlarının haklarını korumak zorunda olduğunu ifade etti.