9 Eylül Gazetesi’nden Özde Koca’nın haberine göre; UNI Küresel Sendikası Medya, Eğlence ve Sanat (MEI) Departmanı Başkanı ve Üst Düzey Yöneticisi Johannes Studinger, Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) ‘Toplu Pazarlık için Örgütlenme ve Güçlenme’ isimli iki günlük atölye çalışması için Türkiye’ye geldi. Eğitimi değerlendiren Studinger, “TGS adına burada olanların katılımı çok etkileyiciydi. Örgütlenme ve diğer konularda ilgileri beni çok etkiledi. Aynı zamanda TGS’nin farklı illerde örgütlenmiş olduğunu görmüş olduk. Bu iki gün bizim için de eğitim gibiydi. İnsanların işyerlerinde yaşadıklarını öğrenmiş olduk. TGS’nin farklı işyerlerinde örgütlenme biçimini gördük” dedi.
AVRUPA’DA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ
Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünün üzerindeki baskılara da yönelik konuşan Studinger, şu ifadeleri kullandı: “UNI olarak, Türkiye’de medya ve basın çalışanlarının çok zor olduğunun farkındayız. Sadece Türkiye’de değil, ne yazık ki başka ülkelerde de ifade özgürlüğü saldırı altında. Avrupa’da hükümetlerin baskı yöntemlerinden biri, kamu medyasını düzenlemek. Tüm Avrupa’da kamu yayıncılığı geleneği vardır ve toplumu oluşturan tüm kesimlere ses vermesi beklenir. Kamu yayıncılığına böyle bir saldırı olduğunda, toplumdaki bazı sesler susturulmuş oluyor, iktidarın bakış açısını, vizyonunu dayatan ve bunu dile getiren bir yayıncılığa dönüşüyor. Hükümete yönelik eleştiriler, ülkenin değerleri ve anayasayla uyumlu olmamakla suçlanıyor. Basının editoryal kadroları, muhalif partilerle ya da yabancı güç odaklarıyla iş birliği yapmakla veya onların etkisi altında kalmakla itham ediliyor. Özel yayıncılıkta ise düzenlemeler üzerinden baskı yapılıyor. Devlet kurumları da muhalif yayın yapan kurumlara birkaç ceza kesince özel yayıncılığın üstündeki baskı da artmış oluyor.”
‘BİRBİRLERİNDEN ÖĞRENİYORLAR’
Macaristan’da yabancı kuruluşların faaliyet göstermesinin oldukça zor olduğuna örnek veren Studinger, “Hükümet medya ekosisteminde kontrol edilemeyecek seslerin olmasını istemiyor. Bir de tanınmış gazetecilere yönelik tehditler gündeme geliyor. Farklı ülkelerdeki medya çalışanları benzer sorunları yaşadığı için UNI olarak birbirimizi desteklemeye çok önem veriyoruz. Hükümetler ve patronlar birbirinden öğrendiği için işçinin yalnız kalmaması gerektiğini düşünüyoruz” diye konuştu. Kendisine sıkça, ‘Neden küresel bir sendika ağına üye olmalıyız’ diye sorulduğunu söyleyen Studinger, “Ben de onlara; ‘Neden uluslararası bir şeyin parçası olayım ki?’ sorusunu patronlar ve hükümetler sormuyor. Onlar birbirlerinden çok şey öğreniyorlar’ cevabını veriyorum. Çünkü sendikaların uluslararası bir kardeş sendikayla iş birliği yapma alışkanlığı yok” ifadesini kullandı.
‘Serbest çalışanlar örgütlenebilecek’
“Uluslararası Çalışma Örgütü’nde (ILO) yer almak ve kararları etkilemek üzere şirketler tarafından maaş ödenen danışmanlar var” diyen Johannes Studinger, sözlerine şöyle devam etti: “Bu yüzden birlikte hareket etmemiz gerekir. Patronların parası var ancak işçilerin de tecrübesi var. Eşit bir mücadele değil ama iş birliği ancak bizi daha güçlü kılar.”
Ayrıca serbest çalışanlar için yürüttükleri çalışmadan bahseden Studinger, “Şirketler hep, ‘Biz de onların haklarını vermek isteriz. Ama serbest çalışanları yasa kapsamıyor’ açıklamasına sığınıyordu. Yakın zamanda Avrupa Birliği Komisyonu, serbest çalışanlarla ilgili düzenleme yaptı. Böylece sendikaların serbest çalışanlarla da sözleşme imzalayabilmesinin önü açıldı. Ancak bunu hayata geçirmek ve organize etmek uzun yıllar alacak” dedi.
‘Avrupa’da örneği yok’
Studinger, ‘Basın çalışanları neden sendikalı olmalı’ sorusuna şu yanıtı verdi: “Sendikalar, çalışanların meslektaşlarıyla birlikte iş birliği yapabilmesi ve böylece gelecek vizyonu yaratabilmeleri için oluşturulmuş bir yapıdır. Sadece birlikte çalışarak işyerindeki koşulları iyileştirebiliriz. Bugün öğrendim ki, TGS, toplu iş sözleşmelerine (TİS) kadınlarla ilgili pozitif ayrımcılık maddeleri ekliyormuş. Sektörümüzde Avrupa’da birçok sendika bunu yapmıyor. Üye sendikalarımızla bunu bir öncelik haline getirmeleri için çalışacağız. Benim burada TGS’ye neden üye olunması gerektiğini söylememe gerek yok. Çünkü TGS, Avrupa’da örneği olmayan işler yaparak, önemini ortaya koyuyor.