Katıldığı bir TV programında gündemi değerlendiren Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, Cumhuriyet tarihinin en büyük felaketi olan ve 10 şehirde büyük yıkıma, can kaybına neden olan depreme dikkat çekerek, bölgeye yardım malzemeleri ile 60 kişilik kurtarma ekibi gönderdiklerini söyledi. Kurtarma ekibinin tüm teçhizatlarıyla Hatay’da can kurtarmak için çalıştığını söyleyen Batur, hayırsever vatandaşların desteğiyle toplanan yardım malzemelerinin de hiç bekletilmeden bölgeye gönderildiğini belirtti. İzmir halkına, Konaklı vatandaşlara destekleri için teşekkür eden Batur, “Bölgede sıkıntı çok büyük. Aklımızı fikrimizi, tüm mesaimizi yardım çalışmalarımıza yönlendiriyoruz. Neye ihtiyaç var öğrenip, İzmir Büyükşehir Belediyesi organizasyonu ayrı, kendimiz ayrı ne gönderebilirsek, kaç kişiye faydalı olabilirsek ona bakıyoruz. Halkımız da yardım için koşuyor. Mümkün olduğunca ikinci el gönderilmemesini istiyoruz; çünkü içlerinden gerçekten bölgede kullanılamayacak olanlar da çıkıyor. Sıkıntıyı hep beraber, birlik beraberlik içinde aşmaya çabalamalıyız. Başka Türkiye yok” diye konuştu. Yaşanan bu büyük felaketten gereken dersin çıkarılması gerektiğini söyleyen Batur, “Artık bundan da ders almazsak ne zaman alacağız. Radikal kararlar almalı, uygulamalıyız. İnsanların huzurla yaşayabileceği, sağlam binaları yapmamız lazım. Bunu da dönüşümle yapacağız. Başka şansımız yok. Uzmanlar bakın yine uyarıyor ve İzmir depremi, İstanbul depremi yakın deniyor. Bu uyarıları dikkate almalı, hemen harekete geçmeliyiz” dedi.
“Zamanla yarışıyoruz”
Yapı stokunun çok eski olduğu Konak’ta göreve gelir gelmez kentsel dönüşümün anayasası sayılacak planları hazırladıklarını vurgulayan Batur, Gültepe planlarının Şehir Plancıları Odası tarafından yargıya taşındığı süreci hatırlatarak, “Bizim İzmir’de Şehir Plancıları Odamız var ve her şeye hayır diyor. Böyle bir şey olur mu? Planlarımızı hazırlayan arkadaşlarımız da şehir plancısı. Arkadaşlarımız doçentlik noktasına gelmiş, doktorasını yapmış arkadaşlar. Ben de teknik biriyim, mimarım. 40 yıldır Mimarlar Odası üyesiyim. Tüm odalarımızla ortak projemiz var ama bir Şehir Plancıları Odası’na kendimizi beğendiremedik. Sırf bize değil, Büyükşehir’in planlarına da itiraz ediliyor. Her şeye itiraz ediliyor. Şurayı değiştir, şurayı böyle yap değil; illa ki mahkemeye gidecek. İlk defa İzmir’de mahkeme karar verdi ve ‘belediyenin yaptığı doğrudur’ dedi ama bir buçuk senemiz boşa gitti. Zamanla yarışıyoruz. Uzmanlar deprem geliyor diyor ama biz hazırlığımızı yapamıyoruz” diye konuştu.
“Beklemeye tahammülümüz yok”
Kentlerde korunacak bölge olarak belirlenen k bölgelerine, vatandaşları kentsel dönüşüme özendirme amacıyla mutlaka yüzde 20 inşaat artışı verilmesi gerektiğini söyleyen Batur, “K bölgesine de itiraz ediliyor. Nasıl itiraz edebilirsin? Can var ortada. Artık bu işlerde beklemeye tahammülümüz yok. Zaman çok önemli. Halkın can güvenliğini sağlamak zorundayız. K bölgelerinde de en az yüzde 20 oranında fazla vermeliyiz ki, o binalar yenilensin. Yoksa kimse kıpırdamaz. Başka türlü kent yenilenmez. Bu bölgelerde ömrünü tamamlamış binaları, adeta dikine duran tabutları doğru düzgün, yeniden inşa etmemiz lazım. Adam gibi günün şartlarına uygun, teknolojisine uygun, deprem yönetmeliğine uygun binalar yapmalıyız. Bunu bir an önce hayata geçirmemiz, süreci hızlı yönetmemiz lazım. Kentsel dönüşümde artık kaybedecek bir dakikamız bile yok. Bir an evvel dönüşüme başlamalıyız. Bu işleri hızlandırmamız gerekiyor. Yaşadığımız bu felaketten merkezi yönetimin de yerel yönetimlerin de odaların da ders çıkarması gerekiyor” dedi.
“Kentlere depolar kurulmalı”
Kentin jeolojik haritalarının, fayların geçtiği yerlerin ve fayın olduğu yerlerde nasıl teknolojiyle bina yapılacağının belli olduğunu vurgulayan Batur, yerel yönetici olarak imar barışına karşı olduğunu da söyledi. “İmar affı kaçak yapıyı özendirme, legalleştirme demek. Kaçak yapılıyor, peşine gidiyorsun, uğraşıyorsun, bir bakıyorsun encümenin yıkım kararı çıkardığı bina legal oluyor. Böyle bir ülke var mı? Bazı şeyler de radikal kararlar almamız lazım. Deprem gerçeği var bizim ülkemizde. Bu gerçeğe göre yaşam tarzımızı belirlemeliyiz” diyen Batur, her şehrin içinde afet dönemlerinde yardım gelene kadar kentin dayanabileceği ihtiyaç malzemelerinin depolanabileceği özel bölgelerin yapılması gerektiğini vurguladı.