Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yıllarca devam eden skandalda, binlerce hastaya ölümcül seviyede radyasyon verildiği ortaya çıktı. Skandal, Birlik Sağlık Sen Muğla İl Başkanı Abdullah Gül'ün yaptığı suç duyurusuyla kamuoyuna duyuruldu. Gül, hastanedeki doktorların hazırladığı tutanaklar ve Sağlık Bakanlığı müfettişinin raporlarıyla olayın derinlemesine araştırılmasını sağladı.
Müfettiş raporunda, hastalara yüksek dozda radyasyon verildiği tespit edilse de, Sağlık Bakanlığı yetkilileri, “adli işlem gerekmiyor” şeklinde bir değerlendirme yaptı.
Halk sağlığını tehdit eden usulsüz girişimlerine ilişkin açıklama yapan BİRLİK SAĞLIK SEN Genel Başkanı Ahmet Doğruyol, konuya dair ciddi endişelerini dile getirdi. Doğruyol, Muğla İl Temsilcisi Abdullah Gül'ün Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunarak şunları söyledi:
Sağlıkta Ticarileşme ve Etik Değerlerin İhlali
“Bugün Sağlık hizmetleri sunumunda yaşadığımız pek çok olumsuzluğun, sağlık skandallarının temelinde yatan, halk sağlığının geri plana atılarak, sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmiş olmasıdır. Özellikle Sağlıkta Dönüşüm programlarıyla Sağlığı piyasaya terk eden politikalar bu gün halkın sağlığını tehdit eden boyutlara ulaşmasına sebep olmuştur.
Ülkemizdeki Sağlık hizmetleri sunumunda pek çok skandal ortaya çıkmaktadır. Ortaya çıkanlar skandallar buz dağının görünen yüzüdür.
Sağlık hizmetlerinde görüntüleme, laboratuar, yemek vb. pek çok hizmetin özelleştirilmiş olmasıyla para kazanma önceliğinden dolayı pek çok etik değer geri plana atılmıştır. Ve Sağlık Bakanlığının kontrol ve denetleme mekanizmaları da bilerek ya da bilmeyerek yetersiz kalmaktadır.
Birkaç günden bu yana Kamuoyunu meşgul eden, Muğla il başkanımız Abdullah GÜL’ün belgeleriyle ortaya çıkardığı; nükleer tıp hizmetlerinin özel bir şirketten satın alınması sonucunda bazı hastalara (tiroid görüntülemelerinde) gereğinden fazla dozda, bazı hastalara (kalp görüntülemelerinde) olması gerekenden daha az dozda radyoaktif madde verilerek ya da hiç verilmeyerek, hastaların hayatının riske atılmış olabileceği görülmektedir. Bu bir halk sağlığı sorunudur.
Denetim Eksiklikleri ve İdari Kusurlar
Eldeki verilere göre uzun süreden beri devam ettiği anlaşılan bu yanlış uygulamaların kaç hastanın kalp krizi geçirmesine, kaç hastada tiroid kanseri ve başka kanserlere neden olduğuna dair henüz yeterli veri olmasa da, yüksek dozda verilen radyoaktif maddenin etkisinin yıllar sonra ortaya çıkabileceği de düşünüldüğünde, gelecek yılları da ilgilendiren vahim bir tablo ile karşı karşıya olduğumuz pek çok hastaya zarar vermiş olunabileceğini konunun uzmanları ifade etmektedirler.
Ayrıca bazı tetkiklerde ucuz malzeme kullanılarak, Sosyal Güvenlik Kurumuna daha pahalı malzeme fatura edilmesiyle Sosyal Güvenlik Kurumu’nun dolandırıldığı, hastaya da daha az etkin maddenin verildiği iddiaları da mevcuttur.
Kurum doktorlarının tuttuğu tutanakla tespit edilen ve ortaya çıkan olayda, Bakanlık müfettişlerinin 15 Eylül 2024’te bakanlığa teslim ettikleri raporun, 2025 ocak ayında değerlendirmeye alınmış olmasıyla raporun aylarca gereğinin yapılmayarak sürenin uzatılması, ilgili raporda firmanın ihalelere alınmaması gerektiğine dair görüş olmasına rağmen, sürenin uzamasından dolayı aynı firmanın önümüzdeki üç yıl için nükleer tıp görüntüleme ihalelerini kazanmış olması da düşündürücüdür. Bu konuda da idarenin ciddi ihmalinin ve kusurunun olduğunu da düşündürmektedir.