ÖZEL/ Didar DEMİRCİ

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili ve Ziraat Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, 9 Eylül Web TV’de yayınlanan Can Suyu programının konuğu oldu. Programda depremin etkilediği kırsal kesimin sorunlarını dile getiren ve bu sorunlar karşısında hükümetin ortaya koyduğu iradedeki eksiklikleri eleştiren Vekil Sındır, “Gıda egemenliği milli güvenlik meselesidir” diyerek uyarılarda bulundu. Deprem öncesinde ve deprem sonrasındaki süreçte hükümetin üzerine düşen görevleri yerine getirip getirmediğini sorgulamanın asli görevi olduğunu vurgulayan Vekil Sındır, “Ben şunu kabullenmiyorum; Çok büyük bir felaket hükümet ne yapsın? Hayır efendim. Sen bu büyük bir felaketi en az zararla atlatılması için bütün gücünle gereken tüm önlemleri alsaydın ve felaket vuku bulduktan sonra bir an evvel harekete geçebilseydin belki de can kayıpları bu düzeyde kalmayabilirdi. Arama kurtarma sonucu çok daha fazla insan kurtarabilirdik” sözlerini kaydetti.

“ÜRETİCİYİ BÖLGEDE TUTMAK ŞART”

Deprem bölgesinde 13,5 milyon insanın yaşadığını; bölgenin, Türkiye toplam bitkisel üretiminin yüzde 20’sini, büyükbaş hayvanların yüzde 12’sini, küçük baş hayvanların da yüzde 16,3’ünü barındırdığını hatırlatan Sındır, “Tarımsal üretim alanı olarak da Türkiye’nin yüzde 14,5’u yani 6’da 1’ine yakın bir kısmı bu ülkenin bu coğrafyasında yapılıyordu. Ama maalesef hayvanların önemli bir kısmı ağırların altında kaldı. Bu hayvanlar yem yiyemez su içemez duruma geldi. Gübreler bütün üretim girdileri enkaz altında kaldı. Üretim alanları bahçeler narenciye alanları limon hasadı yapılması gerekirken dalında kaldı. Çok acı şeylerle karşılaştık” dedi. Yaşanan sorun karşısında tarımda ortak makine kullanımından, yem ve diğer girdilere kadar desteklemelerin önemli olduğuna değinen Sındır, “Şu an hükümetin ilk yaptığı iş, çiftçinin kredi borcunu ötelemek. Bu bir şey değil ki sen ona karşılıksız hibe desteği vereceksin, eline para geçecek üretim araçlarını bir an evvel sağlayacak, yemini bir an evvel alacak ki yoksa hayvanlar kesiliyor. Yarın öbür gün süt inekleri maalesef sağım makinesi olmadığı için zaten işçiyi bulamadığı için can derdine düşmüş herkes sağım da olmadığı için hayvanlar kesime gidiyor. Şimdi bunların önüne geçebilmek ve üreticiyi bölgede tutabilmek için destekleme şart. Oraya verilen destek ülkemizin dört bir yanındaki insanımızın tükettiği tüm gıda ürünlerindeki enflasyon artışını engelleyen, fiyatları daha baskılayan daha ucuz daha nitelikli gıda ile buluşmamızı saplayan bir destek olacaktır” diye konuştu.

“MİLLİ GÜVENLİK MESELESİDİR”

Tarımın başlı başına bir milli güvenlik meselesi olduğuna dikkat çekerek konuşmalarını sürdüren Sındır, deprem bölgesindeki tarımsal üretiminin sürdürülebilirliğinin sağlanmasının ne kadar önemli olduğunu vurguladı. Sındır, “Gıda egemenliğini yitiren toplumlar, gıda egemenliğini başkalarına teslim eden toplumlar ve gıda üretimini, üretim arzını ve burada sürdürebilirliğini sağlayamayan toplumlar egemenliğini de devrederler ve artık ne milli güvenliğinden ne de ulusal bağımsızlığından söz etmeleri mümkün değildir” ifadelerini kullandı. Öte yandan ‘Türkiye Tek Yürek’ kampanyasını ele alan Sındır, “Merkez Bankası 30 milyar lira bağış yaptı. Bu ülkede tarıma aktarılan destekleme 30-35 milyar lira. 30 milyar lira bağış yaptık diye Merkez Bankası açıklama yapıyor. Kamunun yapması gereken işi kamu bağış olarak ortaya koyuyor. Böyle tirajı komik durumlarla karşı karşıyayız” eleştirisini yöneltti.  Göz boyamalarla ve siyasi kaygılarla sorunların çözülemeyeceğinin altını çizen Sındır, “Bu sorunların çözümü liyakatle, dürüstçe, adil ve siyasi rant kaygısından uzak çözüm odaklı ve insana dair yaşama dair sürdürülebilir bir anlayışla ancak olabilir. Maalesef bugünkü siyasi anlayışta bunların hiçbirisini göremiyorsunuz” şeklinde konuştu.

“TARIMIN ÖNEMİNİ İDRAK EDEMEMİŞ”

24 Şubat tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile deprem bölgesindeki mera ve orman arazilerinin gerekli görüldüğü takdirde imara açılmasını sağlayan kararı eleştiren Sındır, Türkiye’deki tarım alanlarının, meraların ve orman arazilerinin korunması gerekirken tarım dışı faaliyetlere açıldığını belirterek, “İşin kolayına ucuzuna kaçmak ve tarımsal üretimin ve bunun insan sağlığı ve beslenmesindeki önemini idrak edememiş yöneticinin yaklaşımı budur” dedi. Sındır, konuşmalarının devamında şu sözleri kaydetti:

“Halbuki mera alanlarının ıslah edilmesi lazım. Ciddi bir ıslah çalışması lazım. Yani bir mera alanının bakımı orada doğal ortamda yeşil yem ihtiyacının kendiliğinden yetişen bitkisel üretimle hayvanın ihtiyacı olan alanlar haline dönüştürülmesi lazım ki hayvansal üretimimiz gelişsin. İnsanımız daha ucuz gıdayla ve daha sağlıklı gıdayla buluşabilsin. Sağlıklı beslenmenin önünü kesecek uygulamaların başında meraların yok edilmesi geliyor.”

Editör: Yusuf Tomruk