AK Parti Sözcüsü Çelik: Önemli bir eşik geçilmiştir!
AK Parti Sözcüsü Çelik: Önemli bir eşik geçilmiştir!
İçeriği Görüntüle

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik yürütülen “yolsuzluk ve usulsüzlük” soruşturmasında tutuklananlar arasında eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun da bulunduğu 65 kişi yer aldı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir İl Başkanlığı, sürece dair kapsamlı bir açıklama yaparak tutuklamaları “hukuksuzluk” ve “insan haysiyetine aykırılık” olarak değerlendirdi.

CHP İzmir İl Başkan Vekili Barış Özdemir imzalı açıklamada, gözaltı ve tutuklama sürecinin siyasi amaçlarla yürütüldüğü vurgulandı. Özdemir, “Tüm bu hukuk ve insan haysiyetine yaraşmayan uygulamalar sonucunda tutuklanan arkadaşlarımızın tümü masumdur” dedi.

“KÖTÜ MUAMELE GÖRDÜLER"

1 Temmuz sabahı başlayan operasyonla gözaltına alınan isimlerin temel insani koşullardan yoksun tutulduğunu belirten Özdemir, şu bilgileri paylaştı:

"1 Temmuz Salı sabahı başlayan gözaltı operasyonlarıyla birlikte İl Başkanımız, önceki dönem Büyükşehir Belediye Başkanımız, belediye bürokratları ve çalışanları gözaltına alınmıştır. Aradan geçen 10 gün boyunca hukuk dışı uygulamalar ve yöntemler ağırlaşarak devam etmiş; gözaltına alınan 59 kişi tutuklanmış, 58 kişi hakkında ise adli kontrol kararı verilmiştir. Bu süreçte yaşananların ardından kamuoyunu bilgilendirme gereği doğmuştur.

Gözaltı kararları yasalara aykırı şekilde verilmiş ve yine yasaya aykırı biçimde uygulanmıştır. Gözaltı işlemleri sırasında kişilerin görüntüleri hukuka aykırı biçimde kayda alınmış, bu görüntüler lekelenmeme hakkı ihlal edilerek polis eliyle basına servis edilmiştir.

Gözaltına alınan kişiler, temel insani ihtiyaçların dahi karşılanamadığı koşullarda tutulmuştur. Nezarethaneler kalabalık ve hijyen koşullarından uzaktı. Şüpheliler, beton zemin üzerine serilen bir battaniyede uyumak zorunda bırakılmış; bazıları için uzanıp dinlenilecek bir yer bile bulunamamıştır.

Gözaltı, ceza muhakemesi işlemleri için bir koruma tedbiri olması gerekirken, şüphelilerin özgürlüklerinin keyfi biçimde kısıtlandığı, ifade alınmadan ya da ifade sonrası bekletildikleri bir kötü muamele aracına dönüştürülmüştür. Gözaltı sonrası adliyeye sevk edilen kişilere yönelik hukuk dışı uygulamalar bu aşamada da devam etmiştir.

Aynı fiil nedeniyle suçlanan şüphelilerin aynı hâkim önüne çıkarılması gerekirken, bu kurala uyulmamış; nöbetçi hâkim uygulaması yok sayılmış ve şüpheliler altı farklı hâkimin önüne dağıtılarak çıkarılmıştır.

Onlarca klasörden oluşan soruşturma dosyasında, her bir şüphelinin ifadesi 100 sayfayı aşmasına rağmen, sulh ceza hâkimlikleri birkaç saat içinde bu dosyaları “okumuş”, “incelemiş”, mevzuat hükümlerini değerlendirmiş ve ardından sorgulara başlamıştır.

Adil yargılanma ihlal edilmiştir

Aynı fiille suçlanan kişilerin farklı hâkimlerce sorgulanmasının ardından, şüpheli sayısı kadar farklı değerlendirme yapılması gerekirken, bilinmeyen bir şekilde hepsi hakkında aynı karar verilmiştir. Bu durum, ya hâkimlerin karar öncesinde dosya hakkında bilgilendirildiğini ya da kendi aralarında konuya dair müzakere yaptıklarını düşündürmektedir. Oysa sulh ceza hâkimlikleri tek hâkimli yargı mercileridir. Dosyalar arasında “uyum” sağlamak adına hâkimlerin kendi aralarında müzakere etmeleri, adil yargılamayı açıkça ortadan kaldırır. Eğer hâkimler, kolluk ya da savcılık birimleri tarafından önceden yönlendirilmişse, bu durum doğrudan suç teşkil etmektedir.

Her bir hâkim, yaklaşık 20 şüphelinin sorgusunu gerçekleştirmiş ve son sorgulamanın ardından yalnızca bir saat içinde tutuklama kararlarını açıklamıştır. Bu süre zarfında hukuki değerlendirme yapılması, savunmalarda ileri sürülen hususların dosyada araştırılması mümkün değildir. Bu durum, tutuklama kararlarının önceden alındığı yönünde ciddi bir izlenim oluşturmaktadır. Kararların gerekçeleri de yasada belirtilen niteliklere sahip değildir. Savunmalarda yer alan hususlar tartışılmamış; tutuklama gerekçesi, sadece kanun maddelerinin şablon şeklinde sıralanmasıyla açıklanmıştır. Bu nedenle gerekçeli karar hakkı ve adil yargılanma ilkesi açıkça ihlal edilmiştir.

Tutuklanan şüphelilerin cezaevine sevk süreci de uzun saatler almış, bazı şüphelilerin cezaevine girişleri Cumartesi sabahının erken saatlerine sarkmıştır. Neredeyse 24 saat boyunca ayakta kalan, adliye koridorlarında bekletilen şüpheliler, yaşadıkları gayri insani koşullar nedeniyle bir yatağa kavuşmayı bile “şans” olarak değerlendirmiştir.

Tüm bu insan onuruna ve hukuka aykırı uygulamalar sonucunda tutuklanan arkadaşlarımızın hepsi masumdur. Yargılama süreci sonunda bu gerçek açıkça ortaya çıkacaktır. Bizler, soruşturulmaktan, soru sorulmasından ya da yargılanmaktan şikâyetçi değiliz. Her birimiz, gerektiğinde yargılanmaya da hazırız. Tek talebimiz; adil, dürüst, insan onuruna yakışır bir yargılama sürecidir. Böyle bir yargılamada zaten tutuklamaya gerek kalmayacaktır.

Tutuklanan ve masum olan tüm arkadaşlarımızın bir an önce serbest bırakılmasını ve sürecin adalet içinde sürdürülmesini talep ediyoruz. Geçmişte Sayın Aziz Kocaoğlu ve arkadaşlarına yönelik yürütülen soruşturma ne kadar hukuksuz ve haksızsa, bu süreç de en az o kadar haksız ve hukuk dışıdır. O dönem yürütülen soruşturmaların arkasındaki güç zamanla açığa çıkmıştır. Bugün yaşanan sürecin arka planındaki gerçekler ve siyasi motivasyonlar da zamanı geldiğinde ortaya çıkacaktır.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu sürecin tüm aşamalarını dikkatle izlemeye devam edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız."

Kaynak: Haber Merkezi