Türkiye’yi kasıp kavuran zirai don felaketinde en büyük darbeyi alan illerden biri Manisa. Üzümün başkenti olarak bilinen Saruhanlı’da bağlar simsiyah kesildi, üretici iflasın eşiğinde. Çiftçi, borç batağında destek bekliyor.
Nisan ayında yağmur bekleyen üretici, bir sabah donla uyandı. 9 Nisan’da Manisa’da başlayan ve günlerce süren zirai don, 130 bin dekar üzüm bağını kül etti. Saruhanlı’da yüzde 75 ila yüzde 100 arasında hasar var. Yalnızca bu ilçede zararın maliyeti 4 milyar TL. Bu, sadece Manisa’nın değil, Türkiye’nin tarım politikasının da sınandığı bir kriz.
Çiftçi hem borçlu, hem alacaklı
Manisalı üretici, yalnızca ürününü değil, geleceğini de kaybetmiş durumda. Pek çok çiftçi geçen yıldan kalan borçlarını bile ödeyememişti. Üstüne gelen bu afette, bazı üreticiler 2,5 milyon TL’ye kadar zarar etti. Tarım Kanunu’na göre çiftçiye bütçeden milli gelirin yüzde 1’i oranında destek verilmesi gerekiyor. Ancak bugüne kadar bu destek eksik ödendi. Yani üretici hem borçlu, hem alacaklı. Şimdi ise tek talep var: “Faizsiz borç ertelemesi ve yeniden üretim için destek.”
Manisa’da tarım çökerse, zincirleme kriz kaçınılmaz
Sadece üzüm değil, Manisa’daki don felaketi tarıma dayalı sanayiyi, ihracatı ve tedarik zincirini de tehdit ediyor. Özellikle Sarıgöl ve Alaşehir gibi bölgelerdeki zararın kısa sürede zincirleme bir etkiyle sebze-meyve fiyatlarına yansıması bekleniyor. Çiftçi yakıyor, vatandaş da yandığını market raflarında görecek.
Kendisinin de ürünleri zarar gören Salihli Muhtarlar Derneği Başkanı Mehmet Çelik özellikle üzüm bağları, badem ağaçları ve sofralık domates gibi ürünlerde yüzde 100’e varan kayıpların yaşandığını belirtti:
“Bağlarda yüzde 60 civarında bir zarar söz konusu. Ama zarar sadece bağlarla sınırlı değil bizim üretim alanımız çok geniş. Örneğin, sofralık domatesimiz var. Kemer Damları köyümüzde yetişiyor. Poyraz Damları mahallemizin karpuzu var. Adana’dan sonra Türkiye'de ilk çıkan sofralık karpuzlardan bahsediyoruz. Ancak bu yıl tamamen bitik durumda. Bunun yanında büyük bir zeytin potansiyelimiz var.
“Traktörleri satar, sermayeyi tüketiriz”
Çiftçi zaten bu yıl, 2025 yazındaki hasat için gerekli masrafların yüzde 80’ini yaptı. Bu zarar gören ürünler domates, karpuz, üzüm, badem raflara da yansıyacak. Çünkü ürün ya hiç olmayacak ya da çok geç çıkacak. Normalde bu mevsimde ürünler neredeyse hale gelmek üzereyken, don nedeniyle büyük kısmı bozuldu. Yeniden dikim yapılması gerekecek. Bu nedenle piyasaya ürün, en erkencilerde bile 1.5-2 ay gecikmeyle gelecek. Bu da o aradaki zaman diliminde fiyatların çok yüksek olmasına yol açacak. Önceki yıllarla kıyaslandığında ciddi farklar göreceğiz.
Destek verilmezse insanlar üretim yapamaz. Traktörünü satar, elindeki öz sermayeyi tüketir. Zaten birçok çiftçi kredi kullanmamış, kendi birikimiyle üretim yapmış. Ama şimdi öz sermayesini tüketti. Önümüzde 18 aylık bir zaman dilimi var. Bu süreçte ne yiyecek, ne içecek bu insanlar? Nasıl geçinecekler?”
Çiftçiler sigorta yaptıramıyor
Çiftçilerin sigorta yaptırma konusunda büyük zorluklarla karşılaştığına dikkat çeken Çelik şöyle konmuştu:
“Sigortası olmayan çok fazla çiftçi var. Sigorta bedelleri çok yüksek olduğu için insanlar sigorta yaptıramıyor. Şahsen benim 800 dönüm arazim var. Ancak bunun 400 dönümünü sigortalatabiliyorum. Çünkü poliçe bedelleri çok yüksek.”
“Peki, sigorta zararınızı karşılayacak mı?” sorusuna cevap veren Çelik “Hayır, kesinlikle karşılamayacak. TARSİM politikalarında sevdiğimiz yönler var ama örneğin biz bir bağda belli miktarda üzüm ya da bademde 25-30 kilo ürün beklerken, TARSİM'in değerlemesi çok daha düşük kalıyor. Dolayısıyla gerçek ihtiyacımızı karşılamıyor.
Kesinlikle Salihli afet bölgesi ilan edilmeli. Artık devletin bu tür zararlarda sadece destek vermesi yetmez; bize aynı zamanda "balık tutmayı öğretmesi" gerekiyor.
Tarım Bakanlığı'nın bir komisyon oluşturarak, don olaylarına karşı bilimsel çalışmalar yapması şart. Yurt dışında, örneğin İspanya ve Fransa’da bu konuda ciddi sistemler var. Bence iklim değişikliği nedeniyle artık her yıl bu tür don olaylarını yaşayacağız.
Don artık kaçınılmaz gibi görünüyor. Şu an insanlar yerel veya geleneksel yöntemlerle donu önlemeye çalışıyor ama artık bu çabalar çağımızda çok yetersiz kaldı. Hatta bana göre artık hiç işe yaramıyor. Bilimsel temelli çözümlere ihtiyaç var.”
Manisa'da zirai don tehlikesi devam ediyor
Salihli Ticaret ve Sanayi Odası’nda bir araya gelen Salihli’deki meslek odalarının başkanları ve mahalle muhtarları, acil olarak alınması gereken önlemleri tespit etti.
Salihli TSO Başkanı İbrahim Yüksel, bölgede 21-22 Mart ile 11 Nisan tarihlerinde meydana gelen ani ısı düşüşü ve donun sebep olduğu tarlalardaki ürün kaybının tahmin edilenin çok ötesinde olduğunu ve acil önlem alınmaması halinde çiftçinin bu zararın altında kalkmasının mümkün olmadığını ifade etti. Salihli ekonomisinin bel kemiğini oluşturan üzümde zararın çok büyük olduğunu belirten Salihli TSO Başkanı İbrahim Yüksel, Yüksel, çiftçinin eline para geçmesinin en erken 18 ay sonra mümkün olabileceğine dikkat çekerek, “Bu arada üretici nasıl geçinecek?” diye sordu.
Talep edilen önlemler şöyle sıralandı
- Salihli'nin afet bölgesi ilan edilmesi,
- Çiftçi borçlarının 2 yıl faizsiz ertelenmesi,
- Faizsiz işletme kredisi sağlanması,
- TARSİM sigorta primlerinin düşürülmesi,
- Gölmarmara Gölü’nün yeniden suyla doldurulması,
- Don ve doluya karşı kalıcı önlemler için Tarım Bakanlığı tarafından projeler geliştirilmesi.