Türkiye’de çocuklar, ete, tavuğa, balığa hasret büyüyor. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan “Çocuk Sağlığı ve Yoksunluğu” raporu, ülkedeki çocukların yaşam koşullarına dair çarpıcı veriler ortaya koydu. 2024 yılına ait Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’na göre, 4 çocuktan biri et yiyemiyor. 15 yaş altı çocukların Yüzde 69,8’i her gün en az bir öğünde et, tavuk veya balık tüketebilirken, yüzde 23,1’i maddi yetersizlik nedeniyle bu temel besinlere ulaşamıyor. Yüzde 86,7’sinin hane halkı her gün taze sebze ve meyve tüketirken, yüzde 10’u maddi imkansızlık nedeniyle bu besinlerden mahrum kalıyor.
Gıda krizi çocukların sağlığıyla oynuyor
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Toprak, yetersiz beslenen çocuklarda meydana gelecek sağlık sorunlarına dikkat çekerken, çözüm önerilerini de sıraladı:
“Beslenme, her bireyin sağlıklı gelişimi ve yaşam kalitesi için temel bir gereksinimi. Çocukların beslenme hakkı, herkesin yeterli, güvenli, sağlıklı gıdaya kolayca ve sürdürülebilir şekilde ulaşmayı içeren temel bir insan hakkıdır. Ancak, Türkiye de dahil olmak üzere çok sayıda ülkede hala birçok çocuk beslenme yetersizliği ve açlıkla mücadele etmekte. Yapılan çalışmalar, yetersiz ve dengesiz beslenen öğrencilerin dikkat sürelerinin kısaldığını, algılamalarının azaldığını, öğrenmede güçlük ve davranış bozuklukları çektiklerini, okul devamsızlık sürelerinin uzadığını ve okul başarılarında azalma olduğunu ortaya koyuyor.
Ülkemizde son iki yıl içinde gıda fiyatlarında 4 katı aralığında bir artış gerçekleşti. Yıllardır uygulanan yıkıcı politikalar ciddi bir gıda krizine yol açtı. Gıda krizi en fazla, toplumun işsiz, güvencesiz ya da yeterli gelire sahip olmayan yoksul kesimlerini etkiliyor. Bu kesimler içinde en dezavantajlı kesim ise kadınlar ve çocuklardır.“
Çocuklar okula aç gidiyor
İktidarın ve yerel yönetimlerin atması gereken adımları sıralayan Toprak şöyle konuştu:
“Gizli açlık sorunu özellikle az gelişmiş ülkelerde yaygın, çünkü beslenme dengeli bir diyet sağlamak için gereken besin çeşitliliği (meyve, sebze, balık ve et) yerine ucuz ve enerjisi yoğun gıdalar ile sağlanmakta. Gizli açlık çocuklarda büyüme ve gelişmede ciddi sorunlara yol açar. Son yıllardaki gözlemler okul çağındaki çocukların en az dörtte birinin okula aç gittiğini göstermektedir. Bu durum çocuk açlığının artmasına, çocukların okuldan alınmasına, çocuk işçiliğinin artmasına ve erken yaşta evlilikler gibi birçok soruna neden olmaktadır.
Çözüm ne?
Çocukların sağlıklı beslenmesini sağlamak sadece ebeveynlerin görevi değildir. Çocukların okula aç gitmesi kabul edilemez. Milyonlarca çocuğu ilgilendiren bu önemli sorunun çözümüne dair acilen;
• Siyasal iktidar okul ayırt etmeksizin beslenme desteği sağlayacak programları başlatmalı, tüm öğrencilere okulda ücretsiz, besleyici bir öğün vermelidir.
• Okul beslenme programları dezavantajlı bölgelerdeki okullardan başlamak üzere tüm okullara yaygınlaştırılmalıdır. Bu çalışmaları yürütecek ebe, diyetisyen, okul hemşiresi, gıda mühendisi vb. Meslek disiplinlerinden yeterli sayıda personel istihdam edilmelidir.
• Gıda güvencesine sahip olmayan ailelere (göçmen ve sığınmacı aileler dahil) aileler destek sağlamak için, birinci basamak sağlık hizmetleri veren kurumlar ile Aile ve Sosyal Hizmetler İl-İlçe Müdürlükleri arasında koordinasyon sağlayacak bir idari mekanizma oluşturulmalıdır.
• Çocuk beslenmesinde önem arz eden temel gıda maddelerinde KDV kaldırılmalı, elektrik, su ve doğal gaz gibi hane bazında yapılan harcamalarda dezavantajlı ailelere indirim uygulanmalıdır.
• Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde gıda sağlığı ve beslenme birimi kurulmalıdır.
• Okullarda kantin yerine mutfak-yemekhane uygulamasına geçilmelidir.
• Okullarda sağlıklı beslenme konusu ile ilgili dersler müfredada eklenmeli ve buna yönelik olarak gıda mühendisi ile beslenme ve diyetetik uzmanları istihdam edilmelidir.
• Okullarda tuvalet dışında temiz ve içilebilir nitelikte suya erişim için çeşmeler oluşturulmalıdır.”
“Kemik alıp suyuyla yemek yapıyorlar”
Kasaplık yapan ve Barış Şimşek et alamayan ailelerin yaşadığı durumu özetledi:
“Et alamayan aileler kemik almaya başladı. Bu sene daha sık görüyoruz bu durumu. Kemikleri kaynatıp suyunu alıyorlar. O suyu yemeklerde kullanıyorlar; pilavda, sebzelerde, çorbalarda. Bu şekilde etten alacakları besini kemik suyuyla takviye etmiş oluyorlar.
Ben kasabım burada çalışıyorum. İşçi olduğum halde, işletmemin bana verdiği haftalık bir kilo et hakkım var. O hakkım olmasa ben de evime et alamazdım. Gücü olan çocuklarına et yediriyor, ama gücü olmayan ne yapsın. Doktorlar etin özellikle çocuklar için önemli olduğunu söylüyor doktorlar, ama aileler başka şeylere yöneliyor. Daha çok tavuk kıyması, tavuk ciğeri satılıyor.
Şikayet eden çok. Hem zengin hem de yoksul müşteriler şikayet ediyor. Kuzu kuşbaşı 750 lira, dana kuşbaşı 700 lira oldu, kıyma da öyle. Bu fiyatlarla herkesin alabileceği bir şey değil.”