Yağmur KARADAĞ/2004 yılında David Baszucki ve Erik Cassel tarafından kurulan ve 2006'da piyasaya sürülen, içerisinde birden çok türde oyuna ev sahipliği yapan ve kullanıcıların oyun geliştirip birbirlerinin oyunlarını oynayabildiği çevrimiçi oyun platformu Roblox'un internet sitesine Adana 6. Sulh Ceza Hakimliği’nin 7 Ağustos tarihli kararıyla erişim engeli getirildi.
“Çocuk istismarına neden olacak içerikler barındırdığı” iddiasıyla erişime engellenen Roblox’a yönelik alınan kararla birlikte platformun internet sitesi, App Store ve Google Play'deki uygulamalarına da erişim sağlanamıyor.
“ÇOCUKLARIN ÜSTÜN YARARI GÖZETİLDİ”
Roblox’a getirilen erişim engelinin ardından Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, sosyal medya hesabından gerçekleştirdiği açıklamasında, "Geleceğimizin teminatı çocuklarımızın üstün yararının gözetilmesi, onların korunması ve desteklenmesi herkesin görevidir” ifadelerini kullandı.
Roblox'tan yapılan açıklamada ise "Roblox'un şu anda Türkiye'de kullanılamadığının farkındayız ve bunun nedenini öğrenmek ve mümkün olan en kısa sürede tekrar çevrimiçi olduğumuzdan emin olmak için ilgili makamlarla iletişime geçtik" denildi.
Uzman Psikolog Gizem İkiz
ÇOCUKLAR PEK ÇOK İÇERİĞE FİLTRESİZ ERİŞİYOR
Roblox’a erişim engeli getirilmesini değerlendiren Siber Psikoloji alanında deneyimli, Uzman Psikolog Gizem İkiz, sosyal medya platformlarında ve oyunlarda çocukların karşısına çıkan reklamların, tanıtımların ve videoların çocukları hedef aldığını ifade ederek, “Çocukların karşısına çıkan reklamlar yetişkinlerin karşısına çıkmıyor bile. İstismarcılar için de bu reklamlar çok uygun alanlar. Çocuklar bu platformlarda gördükleri unsurlardan çok etkileniyorlar. Dijital platformlar sayesinde de çocuklar pek çok içeriğe filtresiz erişebiliyor ve bu nedenle gelişimsel özellikleriyle uyumlu olmayan içeriklere maruz kalıyorlar. Şiddet ve cinsel içerikli görüntüler de bunlara dahil. Böylece pek çok şeyi erken öğrenip deneyimleyebiliyorlar” dedi.
KENDİLERİNİ OYNAMAK ZORUNDA HİSSEDİYORLAR
Günümüzde çocukların izledikleri videoların, oynadıkları oyunların arkadaşları tarafından sosyal onay alabilecekleri, sohbetlerini günlük hayatlarında da sürdürebilecekleri alanlar da tanıdığının altını çizen Gizem İkiz, çocukların kendilerini bu oyunları oynamak zorunda hissettiklerini, oynamazlarsa arkadaşlarının konuştukları konulardan geri kalacaklarını düşündüklerini belirtti.
“OYUNLAR BEYNİN ÖDÜL MERKEZİNİ AKTİVE EDİYOR”
Teknoloji temelli bağımlılıkların, davranışsal bağımlılık olarak ele alındığını söyleyen İkiz, “Maddesel bağımlılıklarda beyinde ne oluyorsa davranışsal bağımlılıklarda aynısı oluyor ne yazık ki. Oynadıkları her oyun, geçtikleri her yeni seviye beynin ödül merkezini aktive ediyor diyebiliriz. Bu oldukça da dopamin salgılanıyor. Böylece bir önceki oynanan miktar asla yeterli olmuyor ve gün geçtikçe geçirilen süre miktarı artmış oluyor. Maddesel bağımlılıklarda nasıl ki içilen alkol, sigara vb. miktarı gün geçtikçe artıyorsa, teknoloji bağımlılığında da aynısı oluyor ve geçirilen süre miktarı gittikçe artıyor. Maddesel bağımlılıklarda gördüğümüz kişilerin günlük işlevselliğinin azalması durumunu maalesef teknoloji bağımlılıklarında da görüyoruz” dedi.
Dijital oyunlara yönelik yapılan bazı araştırmalarda, bireylerin agresyon seviyesinin şiddet içerikli oyunlar oynamaları yoluyla azaldığını da ifade eden İkiz, “Kişiler oyunda şiddet gösterdikçe, günlük hayatta şiddet miktarı azalıyor. Ancak bu araştırma sonuçlarının tam tersini gösteren araştırmalar da yoğunlukta. Kişilerin şiddet eğilimi şiddet içeren oyunlar oynadıkça pekişiyor. Bunların yanı sıra oyun süresinin artması çocukların geleneksel oyunlardan, fiziksel, sosyal çevreden iyice uzaklaşmasını getirdiği için sosyal becerilerde bazı bozulmalar görmemiz maalesef kaçınılmaz” dedi.
“EBEVEYN KONTROLÜ ZARARLI ETKİLERİ EN AZA İNDİRGEYEBİLİR”
Çocukların sanal dünyada gerçeklikten iyice kopmaya başladıklarını, sosyal ipuçlarını kaçırdıklarını belirten İkiz, “Çocuklar davranışlarına yönelik sebep sonuç ilişkisi kuramıyor, iletişimsel becerilerinde zayıflamalar meydana geliyor. Fakat buna ek olarak bu platformlar içe dönük karaktere sahip bireylere sosyalleşmeleri için imkân sağlıyor. Ayrıca güçlü yönlerini keşfedebilmeleri için bir alan da sağlıyor. Çevrimiçi dünyadan uzak bir şekilde çocuk yetiştirmenin pek de mümkün olmadığı bu devirde ebeveyn kontrolünde uygun uygulamaların, uygun şekilde kullanılması bahsettiğimiz zararlı etkileri en aza indirgeyebilecek ve olumlu yönlerini kullanmamızı sağlayacaktır” diye konuştu.
“AİLELER DİJİTAL OKURYAZAR OLMALI”
İçerisinde yaşadığımız çağın en temel gerekliliğinin ebeveynlerin iyi birer dijital okuryazar olmaları olduğunu vurgulayan İkiz, “Çocuk büyütürken ‘Ben telefon, tablet, internetten anlamıyorum’ denmemeli ve onları koruyabilmek için her zaman çocuklarından daha iyi şekilde teknolojiyi kullanabilmeliler. Hangi uygulamaların kullanımı nasıl şekillerde uygun, hangi uygulamada ne gibi filtreler var, yaş sınırlamaları hakkında ebeveynler bilgi sahibi olmalı ve çocukların kullandıkları her bir uygulamayı kontrol etmeliler. Ev kurallarının içinde mutlaka ekran süresi, uygulama kontrolü yer almalı. Tüm bunların yanı sıra ebeveynler kendi ekran kullanımlarını da göz ardı etmemeli. Çocuklar etraflarındaki yetişkinleri modelleyerek öğrenirler. Çocuğa ekrana çok bakmaması, telefonu elinden bırakması söylenirken, anne-babaların telefona dalıyor oluşu büyük tutarsızlıklar doğurur ve kuralların koyulmasını zorlaştırır” dedi.
DİJİTAL BAKICILAR
Günümüzde telefonların ve tabletlerin dijital birer bakıcı olarak çocukların bakımında rol oynadığını dile getiren İkiz, “Anne ve babalar kendi işlerini halledebilsinler ve çocuklar ses çıkarmasın diye çocukları ekrana maruz bırakabiliyorlar, yemek yesin diye telefon ve tabletler sofrada çocukların eline verilebiliyor. Böylece çocukların duyusal gelişimi, motor beceri gelişimi ve dil gelişimleri etkileniyor. Çünkü çocukların yapabildikleri tek hareket parmaklarıyla kaydırma hareketi oluyor, tabletten sadece izleyip dinledikleri için hep alıcı konumda oluyorlar ve gündelik hayatı pratik edemiyorlar. Küçük yaşta başlayan bu ekran maruziyeti ile birlikte çocuğun büyümesiyle geçirilen zaman gittikçe artıyor ve ekran bağımlılıkları kaçınılmaz oluyor” diye konuştu.
AÇIK İLETİŞİM VURGUSU
Çocukla ebeveynlerin arasında açık iletişim olması gerektiğini belirten İkiz, “Karşılarına kötü bir şey çıktığında ebeveyninin çok kızacağını, çok tepki göstereceğini düşünen çocuklar yoğun suçluluk duygusuyla ebeveynlerinden gizlice halletmeye çalışıyorlar. Çocuklar başlarına ne gelirse gelsin, çevrimiçi ortamda ne ile karşılaşırsa karşılaşsınlar ebeveynleriyle paylaşabilmeli, paylaşabileceklerini bilmeliler. Böylece çevrimiçi ortamda karşılaşılan tehlikelere ve istismarcılara karşılık ailelerin eli daha güçlü oluyor” dedi.