Hazırlayan/ Filiz GÜLEÇ KUTLU (ReSkills Training)
Yaşadığımız dönem paradigmal bir değişimin yaşandığı dönem. Wikipedia’daki tanıma göre Paradigma değişimi, herhangi bir alanda yerleşik, yazılı ve yazılı olmayan tüm kurallar ve uygulamalar olan paradigmaların, içinde bulunan çağa uygun olan kavrayış, bakış açıları ve anlayışların kökten bir değişime uğraması durumudur. Yaşanılan bu kökten değişim sonrası, yeni bir anlayış ve kavrayış biçimi olan farklı bir paradigma doğar. Önceki yüzyıllara benzemeyen teknolojik ve toplumsal değişimler yaşıyoruz. Aslında dijital gerçeklik dönemine doğru evriliyoruz. Değişim ve dönüşüm toplum liderlerinin bile tahmin edemeyeceği bir şekilde ilerliyor. Son yaşadığımız küresel salgında gördük ki iş yaşamı tamamen farklı çalışma senaryolarına sahip veya geliştiriyorlar. Eğitim sisteminde bile online eğitim altyapısı bir anda hazırlanabildi. Burada aslında yaşam boyu eğitim anlayışının dijitalleşmesinden bahsediyoruz diyebiliriz. Yani burada aslında tam bir dijital dönüşüm değil, dijitalleşme çabaları yer almaktadır. Ancak bizim yeni paradigmal değişimde geliştirmemiz gereken yönümüz yaşam boyu öğrenme becerilerimiz olacaktır. Burada hemen iki anlayış arasındaki farka biraz vurgu yapmamız gerekiyor.
Yaşam boyu eğitim mevcut eğitim sistemi dışında kalan ya da hızla gelişen dünyamızda yapılandırılmış eğitim programları içerisinde yer alamayan, alsa da bir miktar geride kalan yapının yeniden yapılandırılması ve tüm potansiyeli geliştirmeyi amaçlayan bir düzenlemedir. Yaşam Boyu Öğrenme ise bireyin içsel ve bireysel sorumluluğu kapsamında ihtiyaç duyulan eğitime yönelimini ifade ediyor. Yani istihdam edilebilir bireyler için kişi bir müşteri gibi eğitim ve öğretim pazarından kendi gereksinimlerine uygun eğitimi bireysel sorumluluğunu kullanarak seçer. Bu doğrultuda kişilerin değişen iş yapış biçimlerine hızlıca uyum sağlayabilmesi için kendi öğrenme kanallarını bulması gerekiyor. Endüstri 4.0 ile uzun zamandır çalışma ve iş gücü piyasasının çok hızlı bir şekilde değişeceği, iş dünyasının işe alımlarda algoritmik seçimlerle makinalar tarafından yapılacağı ve hatta Harari’nin dediği gibi; “Kırk yaşındaki bir insansız hava aracı pilotunun sanal dünya tasarımcısı olarak kendini yeniden yaratması” gerekliliği vurgulanıyordu. Pandemi döneminde de gördük ki bu kadar uçuk bir örnek olmasa da pek çok meslek insanlar tarafından gerçekleştirilemeyecek. Bugün yaşadığımız gibi lojistik, sağlık, bankacılık gibi alanlarda çalışanlar büyük tehlike altında ve bu kritik, tehlikeli, rutin işleri gelecekte insansı yapılar dediğimiz, yapay zeka teknolojilerine, robotlara bırakmak zorundayız. Piyasa da, bu yöne yatırımlarını arttıracak gibi görünüyor. Böylesi bir ortamda bu alanda çalışan kişiler gelecekte nasıl bir iş yapıyor olacaklar?
Rutin işlerin makinalar tarafından yapılması ile insanlar daha çok duygusal, organik ağırlıklı işleri yürütüyor olacaklar gibi görünüyor. Temel ihtiyaç düzeyindeki beslenme, barınma gibi işleri de kendileri gerçekleştirecekler. Bitki yetiştirme, besleme, inşaat işlerini kendileri yapıyor olacaklar. Özellikle 3D teknolojiler, ihtiyaç duyduğumuz malzemeleri hızlı, ucuz ve kolay bir şekilde üretmemizi sağlayacak. Günümüzde yaşadığımız bir örnek vermek gerekirse virüs döneminde hastaların iyileştirilmesi için ihtiyaç duyulan solunum cihazı aparatı 3D yazıcı ile bir dolara imal edilebiliyor ve en hızlı şekilde kullanıma açılabiliyor. VR/ AR teknolojileri günümüzde aktif olarak kullanılıyordu ancak yakın gelecekte eğlence, toplantı, seminer, sempozyum ortamlarında daha çok kullanılmaya başlanacak. Yani özetle, teknolojiyi iyi kullanan, fen ve sosyal bilimler alanında bilgi sahibi olan yeni meslekler ve uzmanlık alanları ortaya çıkacak. Peki bu uzmanlıkları geliştirmemizi sağlayacak olan yetkinliklerimizi nasıl geliştireceğiz? Örneğin daha önce uzmanlık alanında herhangi bir solunum cihazı üretmeyen farklı sektörlerdeki mühendislerin hızlıca bir araya gelerek üretim yapabildiklerini gördük. Bu çalışma ve üretme şekli tamamen çeviklik ve collabration dediğimiz yetkinliklere bağlı olarak gerçekleşebilmekte. Yani 21. yüzyıl yetkinliklerine sahip olmamız gerektiği böylesi ortamda bir kez daha önemini göstermiş oldu. Collabration dediğimiz yetkinlik 'cooperation'dan farklı olarak karşılıklı güvene dayalı, birbirine bağlı, uzun süreli, birlikte fikir üretebilme yeteceğine vurgu yapıyor. Bu örneklerden anlaşıldığı gibi geliştirmemiz gereken kaslarımız yetkinlikler. Tam bu noktada da Reskills - Upskills kavramları arasındaki farka vurgu yaparak kişilerin kendi çizecekleri yollara ışık tutmak istiyorum.
Reskılls – Upskılls
Reskills; işlerin robotlar tarafından yapılması nedeniyle daha önce var olmayan mesleklerin ortaya çıkması ile bu işlere uyumlu yetkinliklerin geliştirilmesi. AmazonGo uygulamasındaki gibi kasiyerlerin olmadığı alışveriş merkezlerinin artması nedeniyle kasiyerler ne iş yapacaklar? Çünkü bu kesim genellikle eğitim sisteminin de dışında. Oluşabilecek yeni ve belirsiz mesleklere uygun yetkinliklerini geliştirmek zorundalar.
Upskills; yapılan işin robotlar tarafından yapılıyor olması ile birlikte işin kalan kısmını yapabilecek halde yetkinlik geliştirme. Örneğin dijital teknolojiler ile birlikte ortaya çıkan siber suçlarla mücadele edecek avukatlar olmak zorunda. Bu mesleği yürütenlerin siber suçlar ile ilgili çalışabilmesi için avukatlık mesleklerinin üzerine yeni eğitimler alarak yetkinliklerini geliştirmeleri gerekecek. Virüs döneminde yaşadığımız karmaşa gibi karmaşık dönemlerde hastane prosedürlerine uymadığı iddia edilse de, solunum cihazını üreten firma tarafından dava edilme tehdidi ile karşı karşıya kalınsa da çok ucuza 3D solunum cihazı aparatı üreterek bunu hızlıca kullanıma sokabilmek bir “Yaratıcı Düşünme Yetkinliği”, “Kriz Yönetme Yetkinliği” olarak tanımlanmaktadır. Bir diğer örnek ise bankacılık sektöründen verilebilir. Fintech teknolojilerinin artması ile birlikte bu alanda çalışanların değişimleri takip edebilme becerilerini geliştirmeleri, dijital paralar, kripto paralar, uluslararası para transferlerinde bu kanalların kullanılması ile ilgili bilgilerini arttırarak, bu gelişmelere aksiyon alabilecek yetkinliklerini geliştirmeleri gerekecek.
Yol haritamız
Hem değişimi açıkladık, hem de kavramları biraz daha netleştirdik. Peki bu bilgilere sahipsek bizim yol haritamız nasıl olmalı? Ben buna Kişisel Learning Management System diyorum, yani kendi öğrenmeyi öğrenme yöntemimizi belirlememiz gerekiyor. Farklı öğrenme kanallarını (dijital-fiziksel-deneyimsel) kullanarak öğrendiklerimizi tanımlamamız gerekiyor. Kişisel LMS’nin kurgulanmasında en etkili yöntem koçluk. Çünkü eğitimde koçluk iş yaşamına uygun olarak, kişinin kendi doğrularını bulması, farketmesi, söylemesi ve eyleme dökebilmesidir. Koçluk, dönüşümsel öğrenmeyi sağlayarak gidilecek yönün netleşmesini sağlar. Kişisel LMS yanında kurumsal olarak da LMS sistemlerini geliştirmemiz gerekiyor. Endüstri 4.0’ın üç temel özelliği olan ürünleri en hızlı şekilde piyasaya sunabilmek, bunu yaparken esnek ve verimli olmak kurumları sistemlerinin dijitale dönüştürülmesinde tetikleyici güç oldu. Ancak yaşadığımız dönemde gördük ki dijitalleşme ile dijital dönüşüm tam olarak gerçekleştirilememiş. Dijital dönüşümü tam olarak gerçekleştirmek istiyorsak farklı yetkinlikleri olan insanı sürece ve sisteme dahil etmemiz gerekiyor. Kurumsal yapılarda insanı katma değer olarak sisteme dahil edip, gidilecek yönü netleştirip, aksiyonu almak gerekiyor. Bundan sonra atılacak ilk adım ise bunların tanımlanması olmaktadır. Bu noktada kısaca “tanımlama” için gerekli olan ve Endüstri 4.0 ile birlikte daha çok hayatımıza giren dijital açık rozetlerden (open badge) bahsetmek istiyorum.
Açık Rozetler altyapısı öğrenmeyi tanımak ve doğrulamak için kullanılan çevrimiçi bir standarttır. Açık Rozetler resmi olmayan öğrenme, mesleki gelişim, topluluk ve gönüllü çalışmaları kanıtlamak için kullanılabilmektedir. ReSkills Training olarak gerçekleştirdiğimiz etkinliklerde biz dijital açık rozetleri kullanıyoruz.
Özetleyecek olursak, böylesi bir değişimde hayatta kalabilmek ve mücadele edebilmek için; yaşam boyu öğrenme anlayışımızı geliştirmeli, hangi yetkinliklerimizi geliştireceğimizi keşfetmeli, bunları geliştirmek için doğru eğitim kanallarını bulmalı ve doğru teknoloji kanalları ile bunları tanımlı hale getirmeliyiz. Net ipucu şudur; sürekli öğrenmeyi bir kültür haline getir, hem kişisel olarak hem de kurumsal olarak!
Filiz Güleç Kutlu kimdir?
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın Türkiye'de ilk defa organize ettiği “Endüstri 4.0 Uzmanlık Sertifika Programı”ndan mezun olarak Türkiye'nin ilk Endüstri 4.0 Uzmanlarından biri olan Filiz Güleç Kutlu, Ege Üniversitesi Sosyoloji ve Anadolu Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümlerinden mezun oldu. 2005 – 2009 yılları arasında İnsan Kaynakları Uzmanlığı, 2010 – 2019 yılları arasında ise Sürekli Eğitim Merkezi’nde Eğitim Koordinatörlüğü, Eğitmen, Kariyer Koçu ve Kalite Yöneticiliği görevlerini üstlendi. 2010 yılından itibaren profesyonel koçluk yapan Filiz Güleç Kutlu 2018 yılında Uluslararası Koçluk Federasyonu'nun (ICF) ACC ünvanını aldı. Birçok bilimsel ulusal ve uluslararası projede, festivallerde, seminer ve konferanslarda; katılımcı, konuşmacı, jüri üyeliği görevlerini üstlendi. Uzun yıllar yaşam boyu öğrenme alanında çalışan Filiz Güleç Kutlu, ulusal ve uluslararası kitaplarda makale ve bildirilere imza attı. 2019 yılından bu yana ReSkills Training markası ile yaşam boyu öğrenme ve dijital dönüşüm alanlarında danışmanlık yapman Filiz Güleç Kutlu, 2017 yılında yayınlanan “Teoriden Pratiğe Koçluk” ve 2019 yılında yayınlanan "İlk İşim" adlı kitaplarının yazarlarından biridir.