Mevlid-i Nebi Haftası kapsamında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Bornova Kültür ve Sanat Merkezinde düzenlenen programa katılan Erbaş, konuşmasında Mevlid-i Nebi'nin Müslümanların zihin ve gönül dünyasında çok güçlü ve köklü bir yere sahip olduğunu söyledi.
Milletin yüreğinde bulunan peygamber sevgisini daha da pekiştirmek istediklerini aktaran Erbaş, "O mukaddes sevgi ile birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularımızı daha da perçinleyelim. İstiyoruz ki onun getirdiği ve temsil ettiği insani ve ahlaki erdemleri, kendi söz, tutum ve davranışlarımızın mihveri kılalım. İstiyoruz ki yaşadığımız çağın bireysel ve toplumsal sorunlarına Peygamber Efendimizin örnekliğinde çözümler bulalım. Dolayısıyla bizim için Mevlid-i Nebi Haftası sadece bir anma günü değildir. Onun özünde muhabbet, vahdet, idrak, örnek alma vardır. Maddi sorunlarımıza, manevi buhranlarımıza Allah resulünün şahsında çözüm bulma vardır. Onun yaşadıklarından ve yaptıklarından ilham alarak geleceğe dair umutlarımızı canlı tutma, ümitlerimizi yeşertme vardır." dedi.
İnsanı insan yapan manevi özellikler
Her yıl Mevlid-i Nebi haftasında bir konuyu belirleyerek o konu etrafında peygamberi anlamaya, anlatmaya ve onun sünnetini hayata taşımaya çalıştıklarını ifade eden Erbaş, şöyle devam etti:
"Bu yıl da Peygamber Efendimizin örnekliğinde 'Şahsiyet İnşası' konusunu gündeme aldık. Hafta boyunca Peygamberimizin şahsında Müslüman şahsiyetinin nasıl olması gerektiğini anlamaya, anlatmaya, müzakere etmeye çalışıyoruz. Bugün Peygamberimizi ve onun örnek hayatını tüm yönleriyle ele almaya her zamankinden daha çok muhtacız. Zira insani değerlerin, ahlaki erdemlerin, insanı insan yapan manevi özelliklerin alabildiğine örselendiği bir zamanı yaşıyoruz. Bencillik, dünyevileşme, umutsuzluk gibi sorunların insanlığı çepeçevre kuşattığı bir çağa şahitlik ediyoruz. Kimlik, kişilik, aidiyet, anlam ve gaye ekseninde yaşanan krizlerin, hayatı modern bir cahiliyeye sürüklediğini görüyoruz."
Erbaş, Müslümanlar olarak en temel sorumluluklarının, Hz. Muhammed'in yüce şahsiyetini özümsemek, örnek ahlakını benimsemek ve evrensel mesajını tüm insanlıkla buluşturmak olduğunu söyledi.
İnsanlığın, Hz. Muhammed'in mümtaz şahsiyetinde İslam'ın barış çağrısına ve evrensel davetine muhtaç olduğunu vurgulayan Erbaş, "Dolayısıyla hayatımızı Peygamber Efendimizin örnekliğinde yeniden tanzim etmek, onun bize öğrettiği tüm değerleri yeniden ihya etmek zorundayız. İfsada sebep olacak yönlerimizi ıslah ederek, düşünce, söz, tutum ve eylemlerimizi nebevi ahlak ekseninde yeniden ikame etmek zorundayız. İnanıyoruz ki zulüm, şiddet ve vahşet sarmalında tarihin en buhranlı dönemine sahne olan dünyanın makus talihini ancak İslam'ın hayat veren değerleri ekseninde, Peygamber Efendimizin yaşantısını örnek almak suretiyle yetişen böyle bir nesil değiştirecektir." diye konuştu.
Hz. Muhammed ile "kız çocuğu dünyaya geldiği zaman utanılan" bir dönemden, "cennet annelerin ayakları altındadır" ifadesiyle kadınların baş tacı edildiği bir döneme geçiş yapıldığına işaret eden Erbaş, son günlerde tüm millet olarak Narin için ağladıklarını, o dönemlerde belki de her gün böyle olayların yaşandığını anlattı.
"Bu zulme nasıl duyarsız kalırız?"
Filistin'de çocuk, bebek ve kadın demeden 40 bini aşkın Müslüman'ın katledilerek şehit edildiğini aktaran Erbaş, "Bugün Müslümanlar elinden ne geliyorsa onu yapmalı, buradaki zulme son vermek için dilinden ne geliyorsa onu yapmalı. Boykot mu yapmamız gerekiyor, boykotumuzu yapmalıyız. Dünyanın gözü önünde bizim burnumuzun dibinde bu zulme nasıl duyarsız kalırız? Dolayısıyla bu zulüm bitinceye kadar yapmamız gereken her şeyi yapmak zorundayız." diye konuştu.
Lübnan'da telsiz patlamaları nedeniyle ölümlerin sürdüğünü vurgulayan Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Lübnan'da bilgiyle kaç kişiyi öldürdüler? 3 bin kişi de yaralandı. Bu, bu bilginin insanları katletmek için öldürülmesi anlamına gelmiyor mu? O yüzden yine Peygamberimizi analım. Peygamberimiz buyuruyor ki; 'Yarabbi faydasız bilgiden sana sığınırım.' Demek ki Müslüman anlayışında, bilgi insanları öldürmek, insanlara zarar vermek için değil, insanları yaşatmak içindir. Efendimizin bütün hayatına baktığımız zaman bunu görürüz. Kur'an-ı Kerim'e baktığımız zaman bunu görürüz. Onun için Peygamber Efendimizi sevmek, ona tabi olmak bizim için imani bir sorumluluktur."
Etkinlikte İzmir Valisi Süleyman Elban ile İzmir İl Müftüsü Sinan Kazancı da birer konuşma yaptı. Programın sonunda Erbaş'a çiçek verildi.