Özge UYANIK- İzmir’in Konak ilçesinde önceki gün evinde cesedi ‘kemikleri dahi dağılmış’ durumda bulunan 87 yaşındaki Gülşen Çoğulu’nun yokluğunun neredeyse 7 yıldır fark edilmediği gerçeği ortaya çıktı. Çoğulu'nun kemikleri, Konak ilçesindeki uzun süre önce hayatını kaybettiği evden,’ İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderildi. Bu kan donduran olay, yalnız yaşayan yaşlıların sağlık ve güvenliğini korumak için etkili bir takip sisteminin önemini ortaya koydu.
İzmir'de üvey oğlunun en son 3 yıl görüştüğü 87 yaşındaki emekli hemşire önceki gün yine üvey oğlunun polise başvurusu sonucu yalnız yaşadığı evinde kemikleri bulundu. Pandemi sırasında irtibatlarının koptuğu anlaşılan üvey oğlunun başvurusu ile öldüğü ortaya çıkan kadının oturduğu evde herhangi bir suç unsuruna rastlanmadı.
Yüksek merdivenler yüzünden eve kapanmış
Muhtar Selda Arslan olayın bilinmeyen yüzünü anlatarak, neden bunca zaman yaşlı kadının ölümünün neden fark edilmediğinden bahsetti:
“Daha önce üvey oğlunun kendisini huzurevine yerleştirdiğini öğrendim. Üvey oğlu ile konuştuğumda, teyzenin huzurevinde 1,5 yıl kaldığını ve kendi isteğiyle ayrılarak evine döndüğünü söyledi. Ancak evine döndüğünden kimsenin haberi olmamış. Zaten merdivenler yüksek, inip çıkamamış, yaşlı olduğu için evine kapanmış. Sadece kapı ve pencereleri açarak evi havalandırmaya çalışmış.
Kapı ve pencereler açık olduğu için koku dışarıya yayılmamış, dolayısıyla fark edilmesi gecikmiş. Zaten yaşadığı ev çöp ev olduğu için evi sürekli kokuyormuş, bu yüzden komşular da durumu fark edememiş. Kemikler un haline gelmiş, kavanoza koyup götürdüler. Teyze zaten yaşlı olduğu için insanları yanına yaklaştırmaz, kimseyle fazla iletişim kurmazdı.
‘İyilik ekibi’ kuracağız
Mahallede bu tür yalnız yaşayan vatandaşlara destek olmak için harekete geçeceğini anlatan Arslan şunları söyledi:
“Ben bu tür olayların önüne geçmek için mahallemde bir "iyilik ekibi" kurmayı planlıyorum. Azalarım ve mahalle gönüllüleri ile birlikte yaşlıları düzenli ziyaret etmeyi düşünüyorum. Ama bunu tek başıma yapamam. Devlet ve belediye desteğiyle, yalnız yaşayan yaşlıların düzenli kontrol edilmesi gerekiyor. Nasıl ki hamileler takip ediliyorsa, yaşlılar da takip edilmeli. Örneğin, benim apartmanımda da yalnız yaşayan yaşlı bir kişi var. Geçtiğimiz günlerde bayılmış ve kapıyı açamayınca, çilingir ve polis çağırarak kapıyı açtırdım. Eğer fark edilmeseydi belki de hayatını kaybedecekti. Yaşlıların sürekli takip edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Komşulardan beklentim şudur: Yalnız yaşayan komşularınızı ihmal etmeyin. Eğer ziyaret edemiyorsanız, bana veya ilgili yetkililere haber verin. Mahallede 10 bin kişi yaşıyor ve hepsinin kapısını tek tek çalamayız. Ancak sizler bana bildirirseniz, ben de gerekeni yaparım. Komşuluk ilişkilerini ve akrabalık bağlarını güçlendirmeliyiz. Bakın kadının yazlığı, evi, parası var ama hiçbir önemi yok. Maddi durum iyi olsa bile, manevi destek olmadan bir insan yalnız kaldığında hayatta kalamayabiliyor. Bu olaydan alınması gereken en önemli ders bu.”
“Maaşı kim çekti, faturalar nasıl ödenmedi?”
Mahalle esnaflarından Cemal Serin de Çoğulu’nun yıllardır kayıp olmasının devlet tarafından fark edilmemesine tepki gösterdi:
“Devlet, bu kadının beş yıldır ortada olmadığını neden fark etmedi? Kadın emekli hemşire. Beş yıldır maaşını hiç almamış. Burada bir anormallik yok mu? Devletin bunu sistemde görüp harekete geçmesi gerekmez miydi? Üstelik faturaları da beş yıldır ödenmemiş olabilir. Bu tür durumların bir şekilde takibinin yapılması gerekiyor. Belediyeler veya Sağlık Bakanlığı gibi ilgili kurumlar, bu tür vakaları takip etmeli ve kontrol amaçlı ziyaretler gerçekleştirmeli.
“Komşuluk kültürü yok oldu
Ege Geriatri Derneği Başkanı ve psikolog Mevlüt Ülgen, Türkiye’de yalnız yaşayan yaşlıların sayısının hızla arttığını belirterek, yaşlılara yönelik yeni sosyal politikaların oluşturulması gerektiğini vurguladı:
“Türkiye'de yalnızlık, özellikle yaşlı bireyler için önemli bir sorun. Nüfus istatistikleri de bunu doğruluyor; yalnız yaşayan yaşlıların sayısı hızla artıyor. Türkiye’de büyük bir demografik değişim yaşanıyor ve nüfusun büyük bölümü kentlerde. Eskiden kırsal alanlarda yoğunlaşan nüfus, kentleşmeyle birlikte şehirlerde toplandı. Bugün nüfusun %93’ü kentlerde yaşıyor ve yaşlılar da bu değişimin bir parçası.
Hem kırsal alanlardan kentlere göç, hem de toplumsal ve sosyolojik yapıdaki değişimler, geleneksel aile yapısının bozulmasına yol açtı. Artık geniş aile modelinden çekirdek aileye geçiş yaygınlaştı. Aile bireyleri farklı kentlerde yaşamaya başladı ve yaşlılar yalnız kaldı. Bunun yanı sıra, eski mahalle kültürü ve komşuluk ilişkileri de büyük ölçüde yok oldu. Karşılaştığımız örnekte olduğu gibi, apartmanlarda bireyler birbirinden kopuk yaşamaya başladı.
"Geleneklerimiz yaşlıya bakar" gibi söylemler günümüz koşullarında gerçekçi olmaktan çıktı. Yaşlıların yalnızlaşmasını ve izolasyonun getirdiği depresyon gibi ruhsal sorunları önlemek için yeni politikalar geliştirmek gerek.”
“Yaşlı bilgi sistemi kurulmalı”
Yalnız yaşayan yaşlı bireyler için nasıl bir sosyal destek mekanizması oluşturulması gerektiğini anlatan Ülgen, takip sisteminin önemini şöyle vurguladı:
“Bu tür olayların önüne geçmek için devletin yaşlı bilgi sistemini kurması şart. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın ülke çapında bir sistem oluşturarak yaşlıların nerede yaşadığını, sağlık durumlarını ve ihtiyaçlarını takip etmesi gerek. Afet gibi acil durumlarda yaşlılara nasıl ulaşılacağını bilmek hayati önem taşıyor. Bu sistem sayesinde, yaşlı bireylerin sağlık durumu, bakım gereksinimleri ve ilaç kullanımları düzenli olarak kayıt altına alınabilir ve takip edilebilir.
İzolasyon arttıkça depresyon riski de yükseliyor. Geleneksel destek mekanizmalarının zayıflamasıyla birlikte yaşlılar, toplumsal hayattan tamamen kopma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, bu konuda bir adım atarak yaşlılarla ilgili bir eylem planı oluşturmayı hedefliyor. Bu plan, hem afet durumlarında hem de günlük yaşamda risk altındaki yaşlıların belirli aralıklarla takip edilmesini sağlayacak. Böylece, yaşlıların ihtiyaçları tespit edilecek ve gerektiğinde destek sağlanacak. Afetlerde en savunmasız gruplardan biri yaşlılar olduğu için, onların tahliyesi ve sağlık hizmetlerine erişimi gibi konular da planın bir parçası olacak.
Ancak bu sadece yerel yönetimlerin değil, merkezi hükümetin de desteklemesi gereken bir konu. Türkiye'de veri paylaşımı konusunda yaşanan sorunlar nedeniyle, yaşlıların takibi ve gerekli hizmetlerin sağlanması konusunda eksiklikler var. Merkezi hükümetin bu süreçte aktif rol alması, yerel yönetimlerle iş birliği yapması ve yaşlı bireylerin ihtiyaçlarını karşılayacak sürdürülebilir politikalar geliştirmesi önemli.”