9 Eylül Gazetesi’nden Utku ÇELİK’in haberine göre: İzmir Barosu, engelli çocukların eğitim hakkının engellendiği vurgusuyla dikkat çeken bir basın açıklaması yaptı. Basın metnini okuyan Av. Anıl Güler, Anayasa'da yer alan "Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz" ve "Hiçbir gerekçeyle engellilerin eğitim alması engellenemez" maddelerinin gereği gibi uygulanmadığı belirterek “Çocuğun bu okula uygun olmadığı, yeterli alt yapılarının olmadığı, yeterli eğitimci ya da destek personeli olmadığı” gibi bahanelerle çocukların kaydını okula almak istememektedir" ifadelerini kullandı.
İzmir Barosu Başkanı Av. Sefa Yılmaz'ın açılış konuşmasının ardından basın metnini Av. Anıl Güler okudu. Açıklamaya KEDİ Otizm Derneği de destek verdi.
"ENGELLİ ÇOCUKLAR EĞİTİMDE BÜYÜK ENGELLERLE KARŞILAŞIYOR"
Av. Anıl Güler, yaptığı açıklamada, yeni eğitim-öğretim yılında da birçok engelli çocuğun eğitim hakkına ulaşamadığını belirterek, "İzmir Barosu Engelli Hakları Komisyonu'na ve alanda çalışan komisyon üyesi meslektaşlarımıza çok sayıda yakınma ulaşmaktadır" dedi.
Güler, Anayasa ve Engelliler Hakkında Kanun'da engelli bireylerin eğitim hakkının güvence altına alındığını hatırlatarak “Anayasa’nın “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.” hükmünü taşıyan 42. maddesi ortadayken, yine birçok engelli ailesinde çaresizlik ve mutsuzluk egemen oldu. 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun’ un 15. maddesi ile düzenlediği üzere “Hiçbir gerekçeyle engellilerin eğitim alması engellenemez. Engelli çocuklara, gençlere ve yetişkinlere özel durumları ve farklılıkları dikkate alınarak, bütünleştirilmiş ortamlarda ve engelli olmayanlarla eşit eğitim imkânı sağlanır.” Keza Anayasa ve imzacısı olduğumuz Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme hükümleri uyarınca da engelli bireylerin eğitim ve eğitime erişim hakkı tanımlanmıştır.” dedi.
“UYGULAYICILARIN GÖREVLERİNDEN KAÇIYOR”
Güler, okulların "Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği ile eğitim hakkının nasıl kullanılacağı, il milli eğitim müdürlüklerinin, okul idarecilerinin, öğretmenlerin neler yapmakla yükümlü olduğu tek tek belirlenmiştir. Ancak gerek yönetmeliklerde belirlenen hususların eksiklikler taşıması, gerekse düzenlemelerin açık olmasına rağmen hatalı uygulanması sebebiyle, engelli çocukların eğitim hakkı olumsuz yönde etkilenmektedir. Uygulayıcıların görevlerini çoğu zaman bilmiyor olması, bilse de uygulamaktan kaçınması halinde etkin bir yaptırımla karşılaşmayacağının verdiği rahatlık, veli ve öğrencilerin karşısına büyük engeller çıkartmaktadır. "ifadelerini kullandı.
"OKULLAR ENGELLİ ÇOCUKLARI KABUL ETMEK İSTEMİYOR"
Güler yasalardaki düzenlemeleri hatırlatarak “Belirlenmiş bu hakların en hafif deyimiyle ricacısı olmak zorunda bırakılmaktadır. Bu durum velileri yıpratırken çocukların da hak ettiği eğitime ulaşamamasına neden olmaktadır. Engelli çocuklar yasa gereği önce durumunu gösterir sağlık raporu, sonra da Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinden eğitsel değerlendirme raporu almak zorundadır. Bu Rehberlik ve Araştırma merkezlerinin düzenlediği raporla, bizzat kurum tarafından hangi okula gideceği belirlenmektedir. Ancak uygulamada okullar bu yönlendirme yazısına rağmen “çocuğun bu okula uygun olmadığı, yeterli alt yapılarının olmadığı, yeterli eğitimci ya da destek personeli olmadığı” gibi bahanelerle çocukların kaydını okula almak istememektedir” şeklinde konuştu.
"GEREKLİ DESTEK SAĞLANMIYOR"
Güler, "Bir şekilde kayıt yaptırabilen çocuklar ise yine yasa gereği zorunlu olan Bireyselleştirilmiş Eğitim Programını hazırlamak, destek eğitim odası açmak gibi yükümlülüklerin yerine getirilmemesi sebebiyle okulda sadece “fiziken” bulunmaktadır. Gerekli destek uygulamaları yapılmadıkça gerçek bir eğitim hayatından bahsetmek mümkün değildir. Yine, öğrencinin okula kaydı “mecburen” yapılsa dahi bu kez de diğer çocukların velilerinin “bu çocuğu” sınıflarında istememesi sebebiyle hem engelli bireyin hem de ailesinin zorbalığa maruz bırakıldığı bir gerçektir. Sadece geçen sene basına ya da sosyal medyaya yansıdığı için kamuoyunun haberdar olduğu onlarca vaka yaşanmıştır." dedi.
"VELİLER VE ÇOCUKLAR ZORBALIĞA MARUZ KALIYOR"
Güler, engelli çocukların diğer çocukların velileri tarafından istenmemesi nedeniyle hem engelli bireyin hem de ailesinin zorbalığa maruz kaldığını belirterek, "Yasal haklarının peşinde olan aileler sadece diğer çocukların velileri tarafından değil, okul idarecileri ve öğretmenler tarafından da 'sorunlu veli' olarak tanımlanmakta ve dışlanmaktadır" dedi.
"İZMİR'DE İŞİTME ENGELLİLER İÇİN YETERLİ OKUL YOK"
İzmir Barosu Engelli Hakları Komisyonu'nun raporuna değinen Güler, İzmir ve çevresinde işitme engelli bireylere yönelik tam kapasiteli ilkokul olmadığını, işitme engelli öğrencilerin akranlarıyla birlikte eğitim alabilecekleri basit çözümler bulunmasına rağmen eğitimden uzaklaştırıldıklarını söyledi.
"OKUL BİNALARI ERİŞİLEBİLİR DEĞİL"
Güler, okul binalarının erişilebilirlik standartlarına uygun hale getirilmesi gerektiğini, tekerlekli sandalye kullanan çocuklara servis hizmeti verilmemesinin ayrımcılık olduğunu ve tüm engelli çocukların akranlarıyla birlikte eğitime dahil olabilmeleri için nitelikli kaynaştırma/bütünleştirme eğitimi sağlanması gerektiğini vurguladı.
"ENGELLİ ÇOCUKLARIN SORUNLARI İNSAN HAKLARI SORUNUDUR"
Güler, "Engelli bireylerin gereksinimlerinin karşılanamaması, bir vicdan ya da empati sorunu değil, temel bir insan hakları sorunudur. Engelli çocukların, eğitim hizmetlerine erişiminde yaşadıkları sorunlar bir insan hakları ihlalidir" dedi.
Güler, Cumhuriyet'in 101. yılında, engelli bireylerin toplumsal yaşamdaki yerlerini alması ve korunması için hızlı ve etkin adımlar atılması gerektiğini vurgulayarak, ayrımcılıktan uzak, eşit bireyler olarak yaşama hakkının önündeki engellerin kaldırılması mücadelesinde engelli yurttaşların yanında olduklarını belirtti.