ELİF NUR KARATAŞ- Suriye’de Esad rejiminin devrilmesinin ardından yeni yapılanmayla ilgili gelişmeler tüm dünyada takip ediliyor. Rejim değişikliği sonrası özellikle sığınmacı olarak farklı ülkelere kaçan Suriyelilerin geri dönüşüne ilişkin tartışmalar yaşanırken, her gün yüzlerce göçmen yasa dışı yollardan Avrupa’ya geçmeye çalışıyor. Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri Suriye’de rejimin değişmesinden sonra 8 günde, Ege kıyılarından botla Yunan adalarına geçiş yapmaya çalışan 408’i çocuk bin 131 düzensiz göçmeni yakaladı.
ÖLÜMÜ GÖZE ALAN YOLCUK
İzmir, Muğla, Aydın ve Çanakkale açıklarında 1 haftada büyük bölümü Suriyeli binin üzerindeki düzensiz göçmenin yakalanması, rejim değişmesine rağmen Suriyelilerin Avrupa’da yaşama hayalinin sürdüğünü ortaya koyuyor. Kış şartlarında, bazen kötü hava koşullarında, kapasitesinin 2-3 katı üzerinde insanın bindiği lastik botlarla gerçekleştirilen bu yasa dışı geçişler, göçmenlerin umut için büyük tehlikeleri hatta ölümü göze aldıklarını gösteriyor. Tabi bu rakamlar, sadece yakalananların istatistiklerini ortaya koyuyor.
Yakalanan 723 kişi arasındaki 408 çocuğun varlığı ise olayın insani boyutunu gözler önüne seriyor. Özellikle kötü hava koşullarında ve gece saatlerinde gerçekleşen geçişler, çocuklar için büyük bir tehlike oluşturuyor. Operasyonlar sırasında, göçmenleri taşıyan teknelerin birçoğunun kapasitesinin çok üzerinde yolcu aldığı ve insan kaçakçılığı ağlarının hala aktif şekilde çalıştığı tespit edildi.
Sahil Güvenlik yetkilileri, Ege Denizi’nde kış aylarında yaşanan geçişlerin ölümcül risk taşıdığına vurgu yaparken, operasyonların düzensiz göçle mücadele kapsamında hız kesmeden sürdüğünü belirtti.
Suriye’de siyasi iktidarın değişmesiyle birlikte savaşın sona erdiği düşünülse de, ekonomik kriz, altyapı sorunları ve güvenlik endişeleri nedeniyle göç dalgaları devam ediyor. Göçmenler, Avrupa hayaliyle Türkiye’nin batı sahilindeki İzmir ve çevre illerini bir geçiş noktası olarak kullanıyor.
Özellikle aileler ve çocukların göç yolculuğuna çıkmasının dramatik sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekilirken, bu tarz insan kaçakçılığı organizasyonlarının, çaresizlik içindeki göçmenleri riskli yolculuklara ikna ederek ekiplerin bu yöndeki operasyonlarının arttığını göz ardı ettiğini unutmuş vaziyette. Her ne kadar tedbirler sıkılaştırılmış olsa da sahada yaşananlar, düzensiz göç sorununun kısa vadede çözülemeyeceğini gösteriyor.
İzmir ve çevre illerde yakalanan düzensiz göçmenlerin sayısının kısa sürede bu seviyelere ulaşması, Türkiye’nin sınır güvenliği politikalarını bir kez daha gündeme taşıdı. Diğer yandan, göçmenlerin barınma ve insani yardımlar gibi temel ihtiyaçları da yetkililerin çözüm bulması gereken önemli başlıklardan biri olarak öne çıkıyor.
Avrupa hayaliyle riskli yolculuklara çıkan bu insanların dramı, hem insani bir kriz hem de güvenlik sorunu olarak gündemdeki yerini koruyor.