İmamoğlu, Karalar şimdi de Seçer
İmamoğlu, Karalar şimdi de Seçer
İçeriği Görüntüle

Milyonlarca kullanıcının her gün kahve fincanlarının fotoğraflarını göndererek geleceklerine dair bir ipucu aradığı, dijital dünyanın en popüler uygulamalarından Faladdin ve onun öncülü Binnaz, bu kez bambaşka ve çok daha karanlık bir nedenle manşetlerde. Uygulamaların yaratıcısı, başarılı bir girişimci olarak tanınan Sertaç Taşdelen, dev bir adli soruşturmanın merkezinde yer alıyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan ve büyük bir gizlilikle yürütülen soruşturmanın temelinde, son derece ciddi bir iddia yatıyor: kara para aklama. Savcılık kaynaklarından sızan bilgilere göre, her iki dijital platform üzerinden "fal, astroloji, spiritüalizm, medyumluk ve yıldız haritası" gibi başlıklar altında sunulan hizmetlerden elde edilen devasa gelirlerin, yasa dışı yollarla yurt dışına aktarıldığı ve bu şekilde suç geliri elde edildiği öne sürülüyor. Bu iddia, sadece basit bir vergi kaçırma suçlamasının çok ötesinde, organize bir finansal suç şebekesini işaret ediyor ve dijital dünyanın görünmeyen yüzündeki tehlikeleri bir kez daha gözler önüne seriyor. Yıllardır milyonlarca insanın sırlarını, umutlarını ve endişelerini emanet ettiği bu popüler platformların, aslında karmaşık bir finansal suçun paravanı olarak kullanılıp kullanılmadığı, şimdi soruşturmanın en kritik sorusu olarak öne çıkıyor.

Milyonluk servete tedbir: hesaplar donduruldu, şirketlere el konuldu

Başsavcılığın yürüttüğü soruşturma, iddiaların ciddiyetini ortaya koyan somut adımlarla devam ediyor. Soruşturma dosyasına bakan İstanbul Sulh Ceza Hakimliği, gecikmeksizin çok önemli bir karar alarak, şüphelerin odağındaki isim Sertaç Taşdelen'in tespit edilebilen tüm mal varlığına el konulması yönünde bir tedbir kararı uyguladı. Bu karar, adeta bir finansal ablukayı andırıyor. Karar kapsamında, Taşdelen'in şahsına ve şirketlerine ait tüm banka ve elektronik para hesapları donduruldu. Lüks araçları, üzerine kayıtlı gayrimenkulleri ve en önemlisi, Faladdin ve Binnaz gibi uygulamaları bünyesinde barındıran şirketlerdeki hisseleri de dahil olmak üzere tüm finansal varlıkları, soruşturma sonuçlanana kadar devletin kontrolü altına alındı. Bu hamle, suçtan elde edildiği iddia edilen gelirlerin daha fazla transfer edilmesinin veya yok edilmesinin önüne geçmeyi amaçlıyor. Soruşturmanın ciddiyetini gösteren bir diğer gelişme ise, Türkiye'nin finansal suçlarla mücadeledeki en yetkin kurumu olan Mali Suçları Araştırma Kurulu'nun (MASAK) da sürece dahil olması. MASAK müfettişleri, şimdi bu dijital imparatorluğun tüm para hareketlerini, uluslararası transferlerini ve gelir-gider dengesini didik didik inceleyerek, kara para aklama iddiasının delillerini arıyor.

'Faladdin olayı' ve dijital dünyanın karanlık yüzü

Kamuoyunda "Faladdin olayı" olarak anılmaya başlanan bu gelişme, sadece bir girişimcinin hukuki sorunlarından ibaret değil. Bu olay, aynı zamanda dijital girişimcilik, mobil uygulama ekonomisi ve bu platformların denetimsizliği konularında da ciddi bir tartışma başlattı. Faladdin ve benzeri uygulamalar, "eğlence" ve "spiritüel danışmanlık" adı altında, kullanıcıların kişisel bilgilerini ve meraklarını ticari bir ürüne dönüştüren devasa bir pazar yarattı. Ancak bu pazarın ne kadar şeffaf olduğu, elde edilen gelirlerin nasıl vergilendirildiği ve en önemlisi, bu paranın hangi kanallara aktığı her zaman bir soru işaretiydi. Sertaç Taşdelen hakkındaki iddialar, bu tür uygulamaların sadece kullanıcı verilerini toplamakla kalmayıp, aynı zamanda büyük finansal operasyonlar için bir araç olarak kullanılabileceği endişesini de güçlendirdi. Milyonlarca insanın iyi niyetle kullandığı, bir fincan kahve eşliğinde keyifli bir an geçirmek için başvurduğu bir uygulamanın, organize suç ağlarının bir parçası olabileceği şüphesi, dijital dünyaya duyulan güveni temelden sarsma potansiyeli taşıyor. Bu olay, teknoloji sektöründeki düzenleyici kurumların ve yasa koyucuların, bu yeni nesil dijital işletmeleri daha yakından denetlemesi gerektiği yönündeki çağrıları da beraberinde getirecek gibi duruyor.

Geçmişteki hukuki sorunlar sinyal mi verdi?

Sertaç Taşdelen'in adının adli bir soruşturmayla anılması aslında ilk değil. Başarılı girişimcinin geçmişinde, bugünkü kadar ağır olmasa da, hukuki bir pürüz daha bulunuyor. Taşdelen, 2024 yılında bir marka ihlali davası nedeniyle gündeme gelmişti. "VISION" adlı bir markayı, ürünlerinde ve tanıtımlarında izinsiz kullandığı gerekçesiyle hakkında açılan davada suçlu bulunmuştu. Mahkeme, Taşdelen'i 10 ay hapis ve para cezasına çarptırmış, ancak cezanın o dönem için düşük olması ve sanığın geçmişinin temiz olması gibi nedenlerle hükmün açıklanması geri bırakılmıştı. Bu karar, o dönemde küçük bir hukuki pürüz olarak görülmüş olsa da, bugünden bakıldığında bazı çevreler tarafından bir "sinyal" olarak yorumlanıyor. Bir girişimcinin fikri mülkiyet hakları konusunda bu denli ciddi bir ihlal yapmaktan çekinmemesi, iş yapış biçimindeki etik standartlar hakkında soru işaretleri doğurmuştu. Şimdiyse, çok daha büyük ve organize bir suç olan kara para aklama iddiasıyla karşı karşıya kalması, geçmişteki o davanın aslında buzdağının sadece görünen yüzü olup olmadığı tartışmalarını alevlendirdi.

Kaynak: haber merkezi