Mihrez, Türk mitolojisinde cinlerin yönettiği bir dünyadır. Bu dünyada insanlar ve cinler arasında sürekli bir savaş vardır. Mihrez’in padişahı ise onun en güçlü ve korkulan lideridir. Bu padişahın kim olduğunu biliyor musunuz? İşte size Mihrez’in padişahını nasıl öldürdüğünü ilk kez anlatan bir hoca olan Hüddam Furkan Bal’ın hikayesi.
Hüddam Furkan Bal Kimdir?
Hüddam Furkan Bal, 1970 yılında İstanbul’da doğmuştur. Babası da onun gibi cinlerle ilgileniyordu ve ona bu konuda bilgi veriyordu. Hüddam, küçük yaşta cinlerle ilgili kitaplar okuyor, filmler izliyor ve oyunlar oynuyordu. Ayrıca babasıyla birlikte çeşitli cin çağrılarına katılıyor ve cinlerle iletişim kuruyordu.
Hüddam, liseyi bitirdikten sonra üniversiteye gitmek yerine babasının yanına gitti ve onunla birlikte çalışmaya başladı. Babasıyla birlikte hem insanların hem de cinlerin evrenlerinde gezinti yapıyor, araştırma yapıyor ve deneyler yapıyordu. Hüddam, bu işi çok seviyor ve babasının öğretmeni gibi davranıyordu.
Mihrez’in Padişahını Nasıl Öldürdü?
Hüddam’un en büyük macerası ise 2015 yılında başladı. O yılın Temmuz ayında babasıyla birlikte Türkiye’nin güneyindeki bir dağda kamp yapmaya gittiler. Kampın yakınında bulunan eski bir tapınağı ziyaret etmek istediler. Tapınağın içine girdiklerinde karşılarında büyük bir şaşırtma ile karşılaştılar.
Tapınağın duvarlarında Mihrez’in padişahının portresleri vardı. Portrelerdeki padişah çok güçlü görünüyordu ama aynı zamanda çok korkunçtu da. Gözleri ateş gibi parlıyor, dişleri keskin ve kanatları uzuntu. Hüddam ve babası tapınağın içinde ilerledikçe portreleri daha da yakından incelediler.
Tapınağın sonunda ise büyük bir salon vardı. Salonun ortasında ise devasa bir taht duruyordu. Tahtta ise Mihrez’in padişahının heykeli duruyordu ama heykel de gerçekten çok korkunçtu da…
Salondaki heykelin yanına yaklaştıklarında ise bir şey fark ettiler. Heykelin gözleri hareket ediyordu ve onlara bakıyordu. Hüddam ve babası şaşkınlık içinde geri çekildiler ama çok geçti. Heykel birden canlanıp tahttan kalktı ve onlara doğru yürümeye başladı. Bu, Mihrez’in padişahıydı ve onlar onu uyandırmışlardı.
Mihrez’in padişahı, Hüddam ve babasına kükredi ve onlara saldırdı. Hüddam ve babası, cinlerle ilgili bildikleri tüm duaları ve büyüleri kullanmaya çalıştılar ama hiçbiri işe yaramadı. Mihrez’in padişahı çok güçlüydü ve onları kolayca savuşturdu. Hüddam ve babasını köşeye sıkıştırdı ve onları öldürmek için hazırlandı.
Hüddam, son bir umutla Mihrez’in padişahına seslendi. Ona, bırak bu işleri gel Müslüman ol dedi. Ama Mihrez’in padişahı bunu kabul etmedi. Ona, sen kimsin ki bana böyle bir teklifte bulunuyorsun dedi. Ben, cinlerin en büyük ve en güçlü padişahıyım. Sen ve baban ise sadece insanlarsınız. Siz, benim dünyama girmeye hakkınız yok. Siz, benim düşmanlarımsınız. Siz, ölmeyi hak ediyorsunuz dedi.
Hüddam, Mihrez’in padişahının bu sözlerine çok üzüldü. Ona, biz sana zarar vermek istemiyoruz. Biz sadece merak ettik ve buraya geldik. Biz, seninle dost olmak istiyoruz. Biz, senin de Allah’ın kulları olduğunu biliyoruz. Biz, senin de cennete gitmeni istiyoruz dedi. Ama Mihrez’in padişahı bunları duymak istemedi. Ona, sen bana yalan söylüyorsun. Sen, beni kandırmak istiyorsun. Sen, benim dünyamı ele geçirmek istiyorsun. Sen, benim düşmanımsın dedi.
Mihrez’in padişahı, Hüddam ve babasına son bir kez baktı ve onları öldürmek için elini kaldırdı. Ama tam o sırada gökten bir şimşek çaktı ve onun elini tuttu. Hüddam ve babası, şaşkınlık içinde baktılar. Gökyüzünde, Allah’ın melekleri görünüyordu. Melekler, Mihrez’in padişahına, sen Allah’ın emirlerine karşı geldin. Sen, Allah’ın kullarına saldırdın. Sen, Allah’ın gazabına uğradın dediler. Ve melekler, Mihrez’in padişahının kafasına ateş topları yağdırdılar. Mihrez’in padişahı, acı içinde kıvrandı ve yere yığıldı. O anda, tapınaktaki tüm portreler ve heykeller de yok oldu. Mihrez’in padişahı, ölmüştü.
Hüddam ve babası, Allah’a şükrettiler ve meleklerden yardım istediler. Melekler, onlara, siz Allah’ın sevgili kullarısınız. Siz, Allah’ın rızasını kazandınız. Siz, Allah’ın koruması altındasınız dediler. Ve melekler, onları tapınaktan çıkardılar ve güvenli bir yere götürdüler.
Hüddam ve babası, bu olaydan sonra cinlerle ilgili çalışmalarına devam ettiler ama artık daha dikkatli ve daha saygılıydılar. Onlar, cinlerin de Allah’ın yarattığı varlıklar olduğunu ve onlara karşı merhametli olmak gerektiğini biliyorlardı. Onlar, cinlerle dost olmaya çalışıyor ve onlara İslam’ı anlatıyorlardı. Onlar, Mihrez’in padişahını nasıl öldürdüklerini ise kimseye anlatmadılar. Bu, onların sırrıydı.