EKONOMİ

İndirimler çare olmadı: Markalı perakendede alarm zilleri çalıyor, AVM'ler boşaldı

Türkiye'nin perakende sektörü, tarihinin en zorlu yazlarından birini geçiriyor. Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, temmuz ayında yapılan dev indirim kampanyalarına rağmen satışların düştüğünü açıkladı. Ankete göre, her üç markadan ikisi haziran cirosunu yakalayamazken, hem alım gücü düşen yerli tüketici hem de Türkiye'yi artık "alışveriş cenneti" olarak görmeyen yabancı turist, mağazalardan ayağını kesti.

Abone Ol

Yaz aylarının gelmesiyle birlikte turizm sezonuna ve sezon sonu indirimlerine bel bağlayan markalı perakende sektörü, temmuz ayında umduğunu bulamadı. Vitrinleri süsleyen "%50+%20'ye varan" indirim afişleri, yanıp sönen "SALE" tabelaları ve bayram alışverişi beklentisi, ne yazık ki kasalara beklenen ciroyu getiremedi. 2025 yılının ilk yarısını reel satış kayıplarıyla kapatan sektör, yazın en hareketli olması beklenen ayında da toparlanma sinyali veremedi. Aksine, krizin daha da derinleştiği ortaya çıktı. Gıda dışı perakende sektörünün en önemli çatı kuruluşu olan Birleşmiş Markalar Derneği'nin (BMD), 518 üyesi arasında gerçekleştirdiği temmuz ayı anketi, sektördeki karamsar tabloyu tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi.

AVM'ler boşaldı, satışlar eridi

BMD Başkanı Sinan Öncel, anket sonuçlarını "iç açıcı değil" olarak nitelendirerek, sektörün içinde bulunduğu zorlu duruma dikkat çekti. Öncel'in paylaştığı verilere göre, tablonun vahameti rakamlarla da kanıtlanmış durumda:

  • Ankete katılan üyelerin yüzde 65'i, yani neredeyse her üç markadan ikisi, temmuz ayında bir önceki ay olan haziran ayındaki ciroyu dahi yakalayamadığını bildirdi.

  • Satılan ürün adedi bazında bakıldığında ise durum daha da endişe verici. Üyelerin yüzde 57'si, haziran ayına kıyasla daha az adet ürün sattığını beyan etti. Bu, indirimlerin bile tüketicileri mağazalara çekmeye yetmediğini gösteriyor.

  • Yıllık bazda yapılan karşılaştırma ise, sektördeki reel küçülmeyi net bir şekilde ortaya koyuyor. Temmuzdan temmuza son bir yıllık dönemde, her dört markadan üçünün (yüzde 75) cirolarındaki artış, TÜİK tarafından açıklanan Tüketici Fiyat Endeksi'nin (TÜFE), yani resmi enflasyonun altında kaldı. Bu, markaların kâğıt üzerinde ciroları artsa bile, yüksek enflasyon karşısında aslında küçüldükleri ve alım güçlerinin eridiği anlamına geliyor.

Sinan Öncel, özellikle giyim ve ayakkabı gibi lokomotif sektörlerde, onca kampanyaya rağmen adet satışlarının daralmasının, markaların artık sadece "indirim reçetesi" ile ayakta kalamayacağının en net işareti olduğunu vurguladı.

Ne yerli alıyor ne de turist bakıyor: Perakendeye çifte darbe

Peki, indirimlere rağmen tüketiciler neden alışveriş yapmıyor? Sinan Öncel'e göre bu sonucun iki temel nedeni var ve her ikisi de sektörün geleceği için ciddi tehditler barındırıyor.

Birincisi ve en önemlisi, yerli tüketicinin alım gücündeki dramatik düşüş. Yüksek enflasyon, artan gıda fiyatları, fahiş kiralar ve faturalar, vatandaşların bütçesinde giyim, ayakkabı, elektronik eşya gibi gıda dışı harcamalar için ayırabileceği payı neredeyse sıfırladı. Öncel, bu durumu, "Alım gücü düşen yerli müşteri gıda dışındaki tüm harcamalarında kısıntıya gidiyor" sözleriyle özetliyor. Artık tüketiciler için alışveriş, bir keyif değil, zorunlu bir ihtiyaç haline gelmiş durumda ve bu zorunluluk listesinin başında da temel gıda maddeleri yer alıyor.

Sektöre vuran ikinci darbe ise, bir zamanlar can simidi olan yabancı turistten geldi. Türkiye, artık yabancılar için bir "ucuz alışveriş cenneti" değil. Kurdaki artış hızının enflasyonun gerisinde kalması, Türkiye'deki ürünlerin yabancılar için cazibesini yitirmesine neden oldu. Bankalararası Kart Merkezi'nin (BKM) verileri de bu durumu acı bir şekilde teyit ediyor. 2022'nin ilk yarısında toplam kartlı harcamalar içinde yüzde 9,5 olan yabancıların payı, bu yılın aynı döneminde yüzde 4,1'e kadar geriledi. Bu, yabancıların Türkiye'de yaptığı harcamaların yarıdan fazla azaldığı anlamına geliyor. Öncel, "Sadece bu veri bile Türkiye’de alışverişin yabancılar için cazibesini iyiden iyiye kaybettiğini net bir şekilde ortaya koyuyor" diyerek tehlikeye dikkat çekti.

Bir yanda düşen satışlar, diğer yanda yüzde 600'e varan kira talepleri

Markalı perakende sektörü, bir yandan düşen satışlar ve eriyen cirolarla boğuşurken, diğer yandan da maliyet girdabının içinde çırpınıyor. Sinan Öncel, satışlardaki daralmaya rağmen markaların kira ve işçilik gibi sabit giderlerinin artarak devam ettiğini vurguladı. Ancak en büyük kanayan yara, hiç şüphesiz AVM'lerdeki ve caddelerdeki fahiş kira artışları.

Öncel, bu konuda sektörün adeta bir hukuk savaşı verdiğini belirterek çarpıcı bir rakam paylaştı: "Böylesine zorlu bir dönemde üyelerimizin yüzde 64’ü kira davalarıyla mesai harcıyor." Bu davaların temel nedeni ise, 10 uzama yılını dolduran kontratlarda mülk sahibine tanınan "sebepsiz fesih hakkı". Mülk sahiplerinin bu hakkı bir koz olarak kullanarak, piyasa gerçekleriyle örtüşmeyen, yüzde 600'e varan oranlarda kira artışı talepleriyle markaların karşısına çıktığını belirten Öncel, bu durumun sürdürülemez olduğunu ifade etti.

Bu fahiş kira artışları, sadece markaların kârlılığını yok etmekle kalmıyor, aynı zamanda birim maliyetlerini artırarak doğrudan ürün etiketlerine yansıyor ve sonuçta enflasyonla mücadeleye de zarar veriyor. Markalar, kârlılığı tamamen ikinci plana atarak sadece nakit akışını sürdürmeye ve ayakta kalmaya çalışıyor, ancak bu "kısır döngü", sektörün sağlıklı yapısını her geçen gün daha fazla bozuyor.

Gözler ekonomi yönetiminde: 'maliyetleri düşürün' çağrısı

İçinde bulunduğu bu derin krizden tek başına çıkamayacağını anlayan markalı perakende sektörü, şimdi gözünü ekonomi yönetimine çevirmiş durumda. BMD Başkanı Sinan Öncel, hükümetten acil destek beklediklerini belirterek, çözüm önerilerini de sıraladı. Öncel, "Ekonomi yönetiminin özellikle kira ve hammadde başta olmak üzere maliyetleri düşürecek politikalarla destek vermesi yönündeki beklentimizi bir kez daha yinelemek istiyorum" dedi.

Özellikle ticari kiralardaki fahiş artışların önüne geçecek yasal bir düzenlemenin hayata geçirilmesi, sektörün en öncelikli talebi. Aksi takdirde, artan maliyetler ve düşen satışlar nedeniyle birçok markanın kepenk indirmek zorunda kalabileceği, bunun da binlerce kişinin işsiz kalması ve AVM'lerin "hayalet binalara" dönüşmesi anlamına geleceği uyarısında bulunuluyor. Markalı perakende sektörünün bu yardım çığlığı, ekonomi yönetiminin önümüzdeki dönemde atacağı adımların ne kadar kritik olacağını bir kez daha gösteriyor.