Rojda DOLGUN/ İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, meslekte 70, 60, 50, 40 ve 25 yılını tamamlayan üyeleri için düzenlenen törenle mühendislik tarihine tanıklık eden isimleri aynı çatı altında bir araya getirdi. Kuşaklar arası deneyimin, ortak mücadelenin ve mesleki dayanışmanın öne çıktığı törende plaketler, yalnızca birer teşekkür değil, aynı zamanda güçlü bir meslek duruşunun sembolü olarak takdim edildi.

Törende konuşan İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Bengi Atak, İzmir Şubesi’nin 71. yılına özel hazırlanan videonun sadece bir görsel arşiv değil, aynı zamanda bir meslek hafızası olduğunu vurguladı. Atak, izlenen görüntülerde yalnızca eski şantiyelerin, projelerin ya da siyah beyaz fotoğrafların değil; umutların, hayal kırıklıklarının, mücadelelerin ve en önemlisi dayanışmanın yer aldığını söyledi.

İzmir'de konut satışları azaldı
İzmir'de konut satışları azaldı
İçeriği Görüntüle

Dijitalleşmeyle büyüyen, sorunlarla ağırlaşan yıllar

Meslekte 25 yılını dolduran mühendislerin hafızasında bilgisayarın hızla mesleğe girdiği, çizimlerin dijitalleştiği ve yazılımların hesap makinelerinin yerini aldığı bir dönüşüm dönemi olduğunu belirten Atak, bu yılların aynı zamanda meslek etiği ile piyasa gerçekleri arasındaki gerilimin daha görünür hale geldiği bir süreç olduğuna dikkat çekti. “Bir yandan çağ atlıyoruz denirken, diğer yandan mesleki itibar ciddi sınavlardan geçti” sözleriyle bu kuşağın yaşadığı çelişkilere işaret etti.

Deprem gerçeğiyle yüzleşen kuşak

40 yılını dolduran üyelerin meslek hayatında ise büyük kırılmaların iz bıraktığını ifade eden Atak, Erzincan, Gölcük ve Düzce depremlerini hatırlattı. Bu kuşağın, depremin bu ülkeye defalarca aynı dersi verdiğini ancak her seferinde bu dersin eksik alındığını yaşayarak öğrendiğini söyledi.

Meslekte 50 yılını geride bırakan mühendislerin, İnşaat Mühendisleri Odası’nı yalnızca bir meslek odası değil, aynı zamanda bir duruş olarak benimsediğini belirten Atak, geçmişte oda görüş bildirdiği için eleştirilirken dahi geri adım atılmadığını vurguladı. Eski toplantı fotoğraflarının, meslek örgütü olmanın gerektiğinde sözünü sakınmamayı göze almak anlamına geldiğini hatırlattığını söyledi.

2-400

Kentlerin hikâyesini yaşayanlar

60 yıllık meslek büyüklerinin, köyden kente göçü, gecekondudan apartmana geçişi ve planlı kent hayallerinin plansız büyümeye savruluşunu birebir yaşadığını dile getiren Atak, bugün konuşulan altyapı yetersizliklerinin ve riskli yapı stokunun temellerinin o yıllarda atıldığını belirtti. “Bunu en iyi bilenler yine sizlersiniz” diyerek deneyimin önemine vurgu yaptı.

Meslekte 70 yılını tamamlayan üyelerin, mühendisliğin bir kamu görevi olarak görüldüğü ve “önce insan” anlayışının hakim olduğu yıllardan geldiğini söyleyen Atak, bu isimlerin bugün hâlâ salonda olmasının başlı başına güçlü bir mesaj taşıdığını ifade etti. “Bu meslek hâlâ ayakta ve hâlâ onuruyla ayakta” sözleri salonda alkışlandı.

3-235

Değişen yıllar, değişmeyen sorumluluk

Konuşmasında kadın mühendislerin yıllar içindeki artan görünürlüğüne de dikkat çeken Atak, araçların, yöntemlerin ve alışkanlıkların değiştiğini ancak sorumluluk duygusu ile örgütlü mücadeleye olan inancın hiç değişmediğini vurguladı. İMO’nun dün söylediği sözle bugün söylediği söz arasındaki bağın kopmadığını belirterek, bilimden uzaklaşıldığında bedelin toplum tarafından ödendiğini hatırlattı.

Atak şu ifadeleri kullandı:

Az önce hep birlikte şubemizin 71. Yaşına özel olarak yayın ekibimizin hazırladığı videoyu izledik. Aslında bir videodan çok bir meslek hafızasını, bir ülkenin yapı serüvenini, biraz da hepimizin kendi gençliğini izledik. O görüntülerde sadece eski fotoğraflar, şantiyeler, çizimler yoktu.
Orada; umut vardı, mücadele vardı, hayal kırıklıkları vardı... Ama en çok da birliktelik, dayanışma ve iş birliği vardı. Bugün 25 yılını dolduran meslektaşlarımızın hafızasında; bilgisayarın mesleğe hızla girdiği, çizimlerin dijitalleştiği, hesap makinelerinin yerini programların aldığı sektörün büyüdüğü ama sorunların da aynı hızla arttığı yıllar var.

Bir yandan "çağ atlıyoruz" denirken, bir yandan meslek etiğiyle piyasa gerçekleri arasındaki gerilimi ilk kez bu kadar yakından hissettiğimiz, zaman zaman da itibar kaybıyla karşı karşıya kaldığımız dönemler...
Bu kuşak mezun olduktan hemen 2 yıl sonra yaşanan Afyon Depremi ve sonrasında birkaç yılda bir gerçekleşen ve afete dönüşen her bir deprem gösterdi ki, depremi artık sadece bir ders başlığı değil, bir yaşam gerçeği olarak ele almak zorundayız. 40 yılını dolduran üyelerimizin hafızasında ise yine çok ağır kırılmalar var. Erzincan, Gölcük, Düzce...
Bu kuşak çok iyi biliyor: Deprem bu ülkeye defalarca aynı dersi verdi. Ama biz o dersi her seferinde eksik aldık. Sanıyorum en çok da meslekte 40 yılını dolduran meslektaşlarımız özellikle de son depremlerden sonra adaletsiz yargılanma sorunlarıyla karşı karşıya kalıyorlar.

50 yılını mesleğe vermiş büyüklerimiz, İMO'nun yalnızca bir meslek odası değil, bir duruş olduğunu yaşayarak öğrenmiş bir kuşak. Odanın görüş bildirdiği için eleştirildiği, bazen yalnız bırakıldığı ama geri adım atmadığı yıllar… Videodaki eski toplantı fotoğraflan bize şunu hatırlattı: Meslek örgütü olmak, gerektiğinde sözünü sakınmamayı göze almaktır.

60 yıllık meslek büyüklerimiz, köyden kente göçü, gecekondudan apartmana geçişi, planlı kent hayallerinden plansız büyümeye savruluşu yaşayan kuşak… Bugün konuştuğumuz pek çok sorunun; altyapı yetersizliğinin, riskli yapı stokunun, kentlerin nefes alamaz hale gelmesinin temelleri belki de ilk kez o yıllarda atıldı.
Ve bunu en iyi bilenler, yine sizlersiniz.

Ve 70 yıl...
Bu yalnızca bir meslek süresi değil, neredeyse bir ülke tarihi.
70 yılını mesleğe adamış üyelerimiz, mühendisliğin bir kamu görevi olarak görüldüğü, "Önce insan" denilen yıllardan geliyor. Bugün burada olmaları bile başlı başına bir mesajdır: Bu meslek hala ayakta. Ve hâlâ onuruyla ayakta.

Az önce izlediğimiz videoda beni en çok etkileyen şey şuydu: Yıllar değişmiş, fotoğraflar siyah beyazdan renkli fotoğraflara, videolara evrilmiş araçlar değişmiş, saç modelleri giyim kuşam alışkanlıkları değişmiş hesap yöntemleri karmaşıklaşmış...
İlk fotoğraflarda istisnai sayılarda gördüğümüz kadın mühendisler bugün sayıca artmış, odamızın tüm organlarında çok daha aktif hale gelmiş. Ama bir şey hiç değişmemiş: Sorumluluk duygusu ve örgütlenme mücadelemize duyduğumuz inanç.

Denetim olmazsa enkaz konuşur

IMO'nun dün söylediği sözle, bugün söylediği söz arasındaki bağ kopmamış. Bugün hâlâ şunu söylüyoruz: Bilimden uzaklaşırsak bedelini toplum öder. Bu memleket bizim, o halde söz de bizim olmalıdır. Denetim olmazsa enkaz konuşur. Meslek etiği zayıflarsa, rakamlar değil insanlar çöker. Biz bu sözleri söylerken gücümüzü, işte bu salonda bulunan sizlerden, meslektaşlarımızdan alıyoruz.

İnşaat mühendisleri odamızın İzmir Şubesi olarak bizler, bu güçlü geçmişin sorumluluğuyla bugünü de boş bırakmıyoruz.
Sadece son bir yıl içerisinde bile; deprem ve yapı güvenliği panellerinden, su krizi ve altyapı sorunlarına, meslek etiğinden genç mühendislerin sorunlarına kadar pek çok başlıkta söz söyledik, etkinlikler düzenledik, raporlar ürettik.

Ve bu hafta sonu gerçekleştirdiğimiz 2. İnşaat Mühendisliği Kurultayı, tam da bu çizginin güncel bir ifadesi oldu.
Orada konuşulan her başlık şunu gösterdi: Bu meslek hala düşünüyor, hala itiraz ediyor ve hala geleceği tartışıyor. Birazdan takdim edeceğimiz onur belgeleri geçmişe bir teşekkür, bugüne bir saygı, geleceğe ise güçlü bir hazırlıktır. Bugün onur belgesi verdiğimiz her bir üyemiz bize şunu hatırlatıyor Meslek, sadece yapılan iş değildir; alınan tavırdır. İyi ki varsınız. İyi ki bu mesleğin ve güzel İzmir’imizin hafızasısınız. İyi ki birlikteyiz.”

Muhabir: Rojda Dolgun