İran, 2015 yılında imzalanan ancak ABD'nin 2018'de tek taraflı çekilmesiyle askıya alınan Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) çerçevesindeki nükleer müzakereler için yeniden harekete geçiyor. İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Kazım Garibabadi, Almanya, İngiltere ve Fransa'nın da dahil olduğu yeni bir toplantının 13 Ocak'ta gerçekleştirileceğini duyurdu.
"Bu bir müzakere değil, görüşmedir"
İran resmi haber ajansı IRNA’nın aktardığı bilgilere göre, Garibabadi, Tahran’da düzenlenen bir etkinlikte yaptığı açıklamada, görüşmenin müzakere anlamına gelmediğini vurguladı. Garibabadi, "Bu toplantı, müzakerelerin yeniden başlaması durumunda hangi çerçeve ve yöntemle ilerleyeceğimizi belirlemek için yapılacak," ifadelerini kullandı.
Garibabadi, daha önceki müzakerelerden farklı bir yaklaşım izleneceğine dikkat çekerek, artık öngörü peşinde olmadıklarını belirtti.
Nükleer anlaşma sürecinde yaşananlar
2015 yılında İran ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) beş daimi üyesi (ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa) ile Almanya arasında imzalanan KOEP, İran'ın nükleer programını sınırlama karşılığında ekonomik yaptırımların kaldırılmasını öngörüyordu. Ancak, ABD'nin eski Başkanı Donald Trump'ın Mayıs 2018'de anlaşmadan çekilmesiyle süreç durma noktasına geldi.
Bu dönemde İran, uranyum zenginleştirme oranını yüzde 60’a kadar çıkararak uluslararası baskıları artırdı. Bu durum, müzakerelerin yeniden başlaması için daha karmaşık bir zemin oluşturdu.
UAEA: Yeni bir yol gerekiyor
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü Rafael Mariano Grossi de konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Aralık 2024’te İran Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı ile yaptığı görüşmelerin ardından Grossi, "KOEP artık yok. İran'ın nükleer gelişim düzeyi, askeri seviyeye yakın bir noktaya ulaştı. Bu nedenle farklı bir yol bulmalıyız," dedi.
Grossi, UAEA’nın süreçte daha etkin bir rol oynaması gerektiğini ifade etti.
Yeni görüşmelerden beklenti ne?
İran ve Avrupa ülkeleri arasındaki bu görüşme, uzun süredir askıda kalan nükleer müzakerelere yönelik belirsizlikleri ortadan kaldırma amacı taşıyor. Ancak tarafların farklı önceliklere sahip olması, sürecin yeniden rayına oturmasını zorlaştırabilir. İran’ın zenginleştirilmiş uranyum seviyesi ve ABD’nin anlaşmaya geri dönüş konusundaki tutumu, görüşmelerin gidişatını belirleyecek temel faktörler arasında yer alıyor.