Türkiye'de çalışma hayatının en acı gerçeği olan iş cinayetleri, 2025 yılının Ekim ayında da korkunç bilançosunu gözler önüne serdi. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi'nin yayımladığı rapora göre, Ekim ayı içerisinde en az 169 işçi, önlenebilir kazalarda yaşamını yitirdi. Bu son veriyle birlikte, yılın başından bu yana geçen on aylık sürede hayatını kaybeden emekçilerin sayısı endişe verici bir şekilde 1737'ye ulaştı. Rapor, ölümlerin sektörel dağılımından nedenlerine, hayatını kaybeden çocuk işçilerin yürek yakan hikayelerinden sendikasızlık gerçeğine kadar birçok kritik detayı içeriyor. Her ay güncellenen veriler, tablonun vahametini ve acil önlem alınması gerektiğini bir kez daha kanıtlıyor.
Sektörler ve ölüm nedenleri mercek altında
Ekim ayında en fazla can kaybının yaşandığı sektör, bir kez daha tarım ve orman işkolu oldu. Bu sektörde çalışan 22'si işçi, 24'ü çiftçi olmak üzere toplam 46 emekçi hayatını kaybetti. Tarımı, 43 ölümle inşaat sektörü takip ederken, 25 can kaybıyla taşımacılık sektörü üçüncü sırada yer aldı. Ölüm nedenleri incelendiğinde ise ilk sırayı ezilme ve göçük olayları aldı. Özellikle tarımda devrilen traktörler ve sanayide makineye kapılma gibi olaylar bu kategoride öne çıktı. İkinci en yaygın ölüm nedeni ise trafik ve servis kazaları oldu. Özellikle tarım işçilerinin uygun olmayan koşullarda taşınması ve taşımacılık sektöründeki yoğun çalışma baskısı bu kazaların ana kaynağını oluşturdu. İnşaat sektörünün adeta bir simgesi haline gelen yüksekten düşme vakaları ise 29 işçinin hayatına mal oldu. Bu ölümlerin büyük çoğunluğunun, uygunsuz iskeleler ve alınmayan basit önlemler nedeniyle gerçekleşmesi, denetimsizliği ve ihmalleri gözler önüne serdi.
En acısı çocuk işçiliği: 8 çocuk daha çalışırken can verdi
Raporun en sarsıcı bölümünü ise yine çocuk işçi ölümleri oluşturdu. Ekim ayında yaşları 9 ile 17 arasında değişen 8 çocuk, okul sıralarında olması gerekirken çalıştığı işlerde can verdi. Bu çocuklardan altısı işçi, ikisi ise ailesine yardım eden çiftçiydi. Kahramanmaraş'ta orman işçisi olarak çalışan 17 yaşındaki Miraç Sağlam'ın 80 metrelik uçuruma düşerek hayatını kaybetmesi ve cansız bedenine bir gün sonra ulaşılması, bu trajedilerden sadece biriydi. Kütahya'da 9 yaşındaki ilkokul öğrencisi Hüseyin Başkan, tarlada traktöre bağlı tohum makinesinin üzerine düşerek can verdi. İzmir Kiraz'da 17 yaşındaki Adem Kaygısız, şalgam tarlasında otları temizlerken kolunu rotovatöre kaptırdı. Şanlıurfa'da 17 yaşındaki Abdülkadir Toktimur'un ise tarlada çalışırken intihar etmesi, çocuk işçiliğinin yarattığı psikolojik yıkımı da gözler önüne serdi.
Göçmen işçiler ve sendikasızlık gerçeği
Rapor, çalışma hayatındaki en savunmasız gruplardan olan göçmen işçilerin durumunu da ortaya koydu. Ekim ayında en az 7 göçmen işçi (üçü Suriyeli, biri Azerbaycanlı, biri Mısırlı, biri Türkmenistanlı, biri Ukraynalı) hayatını kaybetti. Bu ölümlerin inşaat, tarım ve tersane gibi ağır ve tehlikeli işkollarında yoğunlaşması dikkat çekti. İş cinayetlerinin bir diğer değişmez gerçeği ise sendikasızlık oldu. Hayatını kaybeden 169 işçiden sadece 3'ünün sendika üyesi olduğu, geriye kalan 166 işçinin ise tamamen örgütsüz ve korumasız koşullarda çalıştığı tespit edildi. Bu durum, sendikal örgütlenmenin işçi sağlığı ve güvenliği üzerindeki hayati rolünü bir kez daha kanıtladı.
Kara leke İstanbul'un: En çok ölüm megakentte
İş cinayetlerinin coğrafi dağılımına bakıldığında, en fazla ölümün yaşandığı şehir 19 can kaybıyla yine İstanbul oldu. Sanayi, inşaat ve hizmet sektörlerinin yoğunlaştığı megakenti, 10 ölümle Mersin, 9 ölümle Ankara ve 7 ölümle Bursa izledi. Hatay, İzmir, Ordu, Çanakkale, Sakarya gibi tarımsal üretimin ve inşaat faaliyetlerinin yoğun olduğu şehirler de listenin üst sıralarında yer aldı. Toplamda Türkiye'nin 54 farklı şehrinde ve yurt dışında çalışan 6 Türk işçinin hayatını kaybetmesi, sorunun ülkenin dört bir yanına yayıldığını gösterdi.