Filistin'in İşgali ve Başlangıçlar

Filistin'in modern tarihinde, 20. yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşüyle başlayan bir dizi olay ve müdahalelerle şekillenmiştir. I. Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle birlikte, bölge İngilizler tarafından yönetilmeye başlandı ve 1917'de Balfour Deklarasyonu ile Yahudi yerleşimciliği için destek verilmesiyle Filistin toprakları üzerinde Yahudi göçleri arttı.

1947'de Birleşmiş Milletler, Filistin topraklarının bölünmesini öneren bir plan sundu; ancak bu plan Filistin toplumunun çoğunluğu tarafından kabul edilmedi ve İsrail Devleti'nin kurulması ve bağımsızlık ilanıyla sonuçlandı. 1948 Arap-İsrail Savaşı'nın ardından, İsrail Devleti topraklarını genişletti ve Filistinlilerin büyük çoğunluğu mülteci durumuna düştü, komşu Arap ülkelerine kaçmak zorunda kaldılar.

1967 Altı Gün Savaşı ve İşgal

1967'de, İsrail'in Mısır, Ürdün ve Suriye'ye karşı kazandığı Altı Gün Savaşı, İsrail'in kontrolü altında bulunan toprakları genişletti. Batı Şeria, Gazze Şeridi ve Doğu Kudüs gibi önemli Filistin bölgeleri bu savaşın ardından İsrail işgali altına girdi. Bu durum, uluslararası toplumda büyük tartışmalara yol açtı ve BM Güvenlik Konseyi kararları ile İsrail'in işgal altındaki topraklardan çekilmesi istendi; ancak bu çağrılar genellikle sonuçsuz kaldı.

Süregelen Çatışmalar ve Barış Çabaları

İsrail ve Filistin arasındaki çatışmalar, terör saldırıları, savaşlar, intifadalar ve barış girişimleriyle dolu bir tarihe sahiptir. Oslo Anlaşmaları (1993 ve 1995) gibi barış girişimleri, geçici çözümler getirse de kalıcı bir barış sağlanamadı. Son yıllarda, Gazze Şeridi'ndeki İsrail ablukası, Batı Şeria'daki yerleşim birimleri genişlemesi ve Kudüs'ün statüsü gibi meseleler çatışmanın tırmanmasına neden oldu.

Discord üzerinden zorbalığa gözaltı! Discord üzerinden zorbalığa gözaltı!

İsrail-Filistin çatışması, bölgedeki istikrarı tehdit eden karmaşık ve derin köklere sahip bir sorundur. Uluslararası toplum, iki devletli çözüm gibi çeşitli önerilerle çatışmanın sona ermesini desteklemektedir; ancak taraflar arasındaki derin güven bunalımı ve çatışma dinamikleri, barış sürecini zorlaştırmaktadır. Gelecekteki barış çabaları, bölgedeki barış ve istikrar için kritik önem taşımaktadır.

Kaynak: Haber Merkezi