POLİTİKA

İZBETON davasında bugün neler yaşandı?

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin eski üst düzey yöneticilerinin de tutuklu yargılandığı davada ifade veren kooperatif yöneticileri ve müteahhitler, suçlamaları reddederek asıl mağdurun kendileri olduğunu iddia etti.

Abone Ol

Kamuoyunda "kooperatif davası" olarak bilinen, İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraki İZBETON A.Ş. üzerinden yürütülen kentsel dönüşüm projelerinde yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla açılan davanın ikinci gün duruşması, yine Aliağa Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde özel olarak hazırlanan salonda yapıldı. İzmir 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, aralarında İzmir Büyükşehir Belediyesi önceki dönem Başkanı Tunç Soyer, mevcut CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ve İZBETON'un eski Genel Müdürü Heval Savaş Kaya'nın da bulunduğu 11'i tutuklu, toplam 65 sanık katıldı.

Duruşma salonundaki atmosfer, sadece hukuki değil, aynı zamanda siyasi bir gerilimi de yansıtıyordu. Duruşmayı izleyenler arasında, CHP İzmir Milletvekili Rıfat Nalbantoğlu'nun yanı sıra, tutuklu sanıkların aileleri de vardı. Şenol Aslanoğlu’nun eşi Duygu Aslanoğlu ile Tunç Soyer’in eşi Neptün Soyer ve kızı Duygu Soyer, en ön sıralarda yerlerini alarak yakınlarına destek oldular. Mahkeme başkanı, duruşmanın ikinci gününe tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam edileceğini açıkladı ve sanıklar bir bir kürsüye gelerek ifade vermeye başladı.

Kooperatif yöneticisinden şok iddialar: 'Beceriksiz müteahhit konumuna düşürüldüm'

İkinci günün ilk savunmasını, S.S. Egeli İş İnsanları Kooperatifi'nde yönetici olarak görev yapan tutuksuz sanık Abdullah Aydemir yaptı. Aydemir, savunmasında projenin nasıl bir bürokratik ve siyasi engele takıldığını iddia ederek, yaşadıkları süreci bir "mobbing" olarak nitelendirdi. İddianamede adı geçen 6 kooperatifin durumunun birbirinden farklı olduğunu belirten Aydemir, kendi kooperatifinin en son kurulan olduğunu ve en başından itibaren sorunlarla karşılaştığını anlattı. "2 Temmuz 2024’te Kentsel Dönüşüm Daire Başkanı Arzu Özçelik ile görüştük. Israrlı sorularımızdan sonra projedeki yüklenicinin, yani İZBETON'un değişeceğini ve işin Ege Şehir'e verileceğini öğrendik," diyerek bu belirsizlik ortamında çalıştıklarını söyledi.

Aydemir'in iddiaları bununla da sınırlı kalmadı. "İZBETON’un asıl işi inşaat olmadığı için denetmenleri yetkin değildi. Kentsel Dönüşüm Daire Başkanlığı tarafından yapılan denetimlerde sürekli baskıya maruz kaldık," diyerek belediye bürokrasisini suçladı. En çarpıcı iddiası ise denetimler sırasında yaşanan keyfi uygulamalardı: "Daire başkanlığı, dökülmüş bir betonun rengini beğenmediği için karot (beton numunesi) alınmasını istedi ve bu yüzden inşaat tam 45 gün durduruldu. 45 gün boyunca tek bir çivi çakılmadı. Ayrıca, kayma olduğu söylenen binalardan karot almak için kolonları kırmamızı istediler. Literatürde böyle bir şey yok. İzmir’de yarım santim kayma olan binaları yıksak, şehirde bina kalmaz. Arzu Hanım’la da konuştum ama nafile. Sonuçta ben, beceriksiz bir müteahhit konumuna düşürüldüm." Aydemir, üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek beraatını talep etti.

İmza yetkisi ve yüzde 1'lik hisse: CHP'li başkanın oğlunun savunması

Duruşmada en çok merak edilen savunmalardan birini de, CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol’un oğlu Fırat Erkol yaptı. 'ARES' isimli şirketin ortağı olduğu iddiasıyla tutuksuz yargılanan Erkol, duruşmaya SEGBİS ile katıldı. Şirketin ortağı değil, sadece bir çalışanı olduğunu savunan Fırat Erkol, "İmza yetkisi kullanabilmem için bana sembolik olarak yüzde 1’lik hisse verdiler. İşten ayrılırken de o hisseyi karşılığında hiçbir para almadan devrettim. Çalıştığım süre boyunca şirketten maaşım dışında bir ödeme almadım," dedi.

Şirket olarak Yeni Yaşam Kooperatifi ile bir işe girdiklerini ancak 8 ay sonra zarar edeceklerini anlayarak projeden çekildiklerini belirten Erkol, "Sözleşme yapıldı ama bize söylenen sürede kazı yapılmadı ve ruhsat teslim edilmedi. Mevcut bütçeyle bu işin altından kalkamayacağımızı ve zarar edeceğimizi anladık. İşin ticari detaylarıyla bir bilgim yoktur, bana verilen imza yetkisiyle sadece sözleşmeyi imzaladım," diyerek ticari sorumluluğu reddetti.

'Protokolde imzam yok, bilgim geneldi'

Duruşmada ifade veren bir diğer önemli isim ise, İZBETON'un eski Yönetim Kurulu Üyesi ve aynı zamanda ESHOT Genel Müdürlüğü'nde Daire Başkanı olan Belma Özeş oldu. Üzerine atılı suçlamaları anlamadığını ve kabul etmediğini belirten Özeş, operasyonel süreçlerin hiçbirine dahil olmadığını savundu. "İZBETON ile kooperatifler arasında sözleşmelerin imzalandığı süreçte yönetim kurulu üyesiydim. Ancak 30 Mart 2023 tarihli, bahsi geçen protokolde benim imzam bulunmamaktadır," diyen Özeş, kooperatifler veya taşeron şirketlerle hiçbir bağlantısı olmadığını söyledi.

Mahkeme Başkanının, "Protokol yetkisi kime aitti?" sorusuna, "İZBETON Genel Müdürü olarak Heval Bey’e (Heval Savaş Kaya) aitti" yanıtını verdi. Başkanın, "Genel müdür size bu konuda bilgi vermiyor muydu?" şeklindeki sorusunu ise Özeş, "Kısa toplantılarda genel olarak bahsediyordu. Ancak detaylı, genel bir bilgim yoktu," diyerek yanıtladı. Bu ifade, İZBETON yönetim kurulu içinde bile bilgi akışının ne kadar sınırlı olduğunu ve kararların nasıl alındığını sorgulatan bir detay olarak kayıtlara geçti. Dava, İzmir'in en büyük yolsuzluk iddialarından birinin karmaşık ve çok katmanlı yapısını ortaya çıkarmaya devam ediyor.

Sanatçı Yücel Erten tekerlekli sandalyeyle ifade verdi

Davanın ikinci gününde dikkat çeken bir diğer an ise, Türk tiyatrosunun duayen isimlerinden, 79 yaşındaki Yücel Erten'in savunması oldu. Sağlık sorunları nedeniyle tekerlekli sandalye ile duruşmaya katılan ve ifadesi öne çekilen Erten, İZBETON yönetim kurulu üyeliği suçlamasına yanıt verdi. 60 yıldır tiyatroya hizmet ettiğini ve sayısız ödül aldığını belirten Erten, "70 yıl sürüncemede kalmış İzmir Şehir Tiyatroları'nın kuruluşu için Tunç Soyer döneminde göreve çağrıldım. Kuruluşu tamamladım ve görevde olduğum 3 yıl boyunca eserlerimin telif haklarından feragat ettim, Şehir Tiyatroları'ndan kör kuruş gelirim olmadı," dedi.

İZBETON yönetim kurulu üyeliğinden aldığı huzur hakkının, kendisine bağlı çalışanlardan daha az "masum" bir ücret olduğunu belirten Erten, suçlamaya konu olan sözleşme döneminde ise zaten yönetim kurulu üyesi olmadığını vurguladı. "Tanımadığım, konuşmadığım, yazışmadığım birileriyle suç işleme imkanım yoktur. Beraatimi istiyorum," dedi.