Gökçe ADAR ÇUBUKÇUOĞLU- İzmir Büyükşehir Belediyesi Ekim ayı olağan meclis toplantısının 3. oturumu büyük bir tartışmaya sahne oldu. AK Parti ve CHP üyeleri sık sık karşı karşıya geldi ve en dikkat çekici tartışma, İZBETON'un sermaye artışı talebi üzerine yaşandı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Ekim ayı olağan meclis toplantısının 3. oturumu gerçekleşti. Oturuma İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in olmaması nedeniyle Başkan Vekili Mustafa Özuslu başkanlık yaptı. Komisyonlardan gelen çok sayıda madde oy çokluğuyla kabul edildi ve bu oturumda AK Parti ve CHP üyeleri sık sık karşı karşıya geldi.
İZBETON'a 200 Milyon TL Sermaye Artışı Oy Çokluğuyla Kabul Edildi
İZBETON'un mevcut sermayesi 986 milyon 550 bin TL iken, olağanüstü genel kurul toplantısı ile sermaye artışı kararı alındı. Bu karar sonucunda, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yüzde 98 hissedarı olarak, 197 milyon 584 bin TL kaynak aktarımı Plan ve Bütçe-Şirketler Komisyonları tarafından oy çokluğuyla kabul edildi.
AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Hızal, "Şu anki noktada İzmir'in bütçesinden 400 milyon kaynak aktarıldı. Kimileri sizi arayıp inşaatın seviyesini anlatabilir. Ancak buraya gelip 200 milyon TL'lik sermaye artışı yapılmaz. Bu, sermayeyi artıramaz, şehrin siyasetini etkilemeye çalışır. Bu söylemlerle işimiz yok! İZBETON'un katıldığı ihalelere hiçbir firma katılmıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi bir ihale açıyor, İZBETON geliyor ve istediği miktarı alıyor. Sonuç? Olmayan araçların ihalesi yapıldı. Yaklaşık 500 milyon TL değerindeki 149 aracın ihalesi yapıldı. İZBETON'un bu araçları elinde bulunmuyor. Araçları teslim etmeden 90 gün sonra teslim ediyor. Gelecekte İzmir Büyükşehir Belediyesi, İZBETON'dan hak ediş alamayacak. İZBETON'u kentsel dönüşümde kurtarıcı olarak tanıttınız ancak inşaatları zamanında bitirmediği için cezalandırılacak ve hiçbir bürokrat cezayı kaldırmak için imza atmamak konusunda ısrarlı olacak." şeklinde konuştu.
AK Parti Grup Sözcüsü Hakan Yıldız ise "İlkesel Karar" söylemine tepki göstererek, "Grup sözcüsü olarak komisyona geldiğimde, bu kararların meclis öncesinde elimize ulaştığını gördük. Hangi mülkiyetlerin hangi bölgelerde olduğunu inceledik. Eğer bir ilkesel bir kararınız varsa, bu karar belediye arazisi ya da vatandaş arazisi olsun, her zaman aynı olmalıdır. Eğer Urla'da bir kişi kendi alanında bir şey yapabiliyorsa, Foça'da tarım arazisinde bir vakfa eğitim amaçlı bir yer sunabiliyorsa, Torbalı'da turizm planı yapabiliyorsa... Orada ilkesel bir karar yok, ancak burada var. Alanın tamamında yapılaşma var. Bir vadi hayal edin... Orman alanı, yapılaşma bölgesi olmuşken, sadece bir bölümde vatandaşlar var, geri kalan tamamen yapılaşma haline gelmiş, parseller oluşmuş. Zaten bir plan yaparsanız hazırda bekleyenleri alacaksınız. Hazırda bekleyenleri alırsanız, yapılaşmayı göreceksiniz. Bu kadar sıkışmış bir yerde vatandaşa hayır diyemezsiniz. İzmir'de Seferihisar'a girdim, orası da aynı. Neredeyse tüm alanlar tamamlanmış durumda. İnanın, bu parseller yüzde 45 zararla imar değişikliği yapmıştır. Bu ilkesel kararı Torbalı'daki otele uygularken neden vermediniz? Bu şehirdeki insanların önüne engel çıkarıyorsunuz. Bir vatandaş bir vakfın üyesiyse olur, bazı grupların üyesiyse olur, ama hiç tanımadığınız insanlar için geçerli değil mi? Ben 4 farklı yeri sordum ve bu 4 yerin dosyasını sunmalarını istedim. 4 yerde bütünsel planlara göre yapıldıysa, ben meclis üyeliğinden istifa ederim" dedi.