Türkiye'nin sağlık hizmetlerinde önemli bir yere sahip olan Bayraklı Şehir Hastanesi'nin hikayesi, iç karartıcı bir şekilde gelişiyor. Genel Sağlık-İş İzmir Şube Başkanı Derya Pekel, hastane ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Kamu ve özel sektör işbirliğiyle işletilen 15 şehir hastanesi sonrasında son iki yılda birçok kez açılış tarihi açıklanıp ardından ertelenen İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi, Sağlık Bakanının apar topar yaptığı Twitter açıklamasıyla açıldığını ifade eden Pekel, Hastanenin açılışından önce Sağlık Bakanlığı'ndan apar topar yapılan bu açıklama, personel planlamasının eksikliğiyle ve hizmet binasının sağlamlığının yeterince sorgulanmadan gerçekleştirilmiş gibi göründüğünü dile getirdi.
Diğer Hastaneler Gözden Çıkarıldı mı?
Pekel, 21 Ağustos - 1 Eylül arasında İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi elektif vakaları kabul etmeyerek sadece acil ameliyatları gerçekleştirirken, hastane personelinin büyük bir kısmı Bayraklı Şehir Hastanesi'nde klinikler ve birimler hazırlamak üzere görevlendildiğini ifade ederken, İzmir'deki üç Eğitim ve Araştırma Hastanesi personelinin resmi bir tebligat almadan Bayraklı Şehir Hastanesi'ne gönderildiğini söyledi.
Pekel sözlerini şöyle sürdürdü;
"İzmir Bozyaka ve Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanelerinde görevli personel, özellikle kliniklerdeki öğretim görevlisi, uzman doktor, asistan doktor mevcudu, neredeyse yarı yarıya Bayraklı Şehir Hastanesine çekilmiş, bu iki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde göstermelik olarak, - asgari düzeyde - sağlık personeli bırakılmıştır.
Sadece personel ile yetinilmemiş, hemodiyaliz- anjiografi gibi hayati önem arz eden girişimsel işlem yapılan birimler de şu an bu iki hastanede yapılamaz durumdadır.
Özetle; Kamu Sağlık Hizmetinin verildiği bu iki Eğitim ve Araştırma Hastanesinin ‘’içi boşaltılmıştır.’’
Bu uygulama ile, halen tam kapasite çalışan hastanelerde, kalan personelin sağlık hizmeti sunumu zorlaştırılmıştır, nöbetten çıkan sağlık çalışanları nöbeti devredecek kişi bulamaz halde kalmışlardır. Bu gidişat, önümüzdeki günlerde vatandaşın sağlık hizmetine ulaşımında sıkıntılar olacağının göstergesidir.
Uzunca bir süredir açılması beklenen Bayraklı Şehir Hastanesi’nde çalışacak personelin planlaması dahi yapılamayıp, apar topar iki Eğitim ve Araştırma Hastanesinin ‘’ ATIL’’ hale getirilmesi, Sağlıkta Dönüşüm Programının sağlık hizmeti bekleyen halkımıza KAOS dışında bir şey sunmadığının en bariz örneğidir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün; tedavi edici sağlık hizmetlerinin maksimum 400 yataklı hastaneler ile yürütülmesi gerektiği, bu yöntemin en akılcı sürdürülebilir, herkes için ulaşılabilir bir yöntem olduğu ve Şehir Hastaneleri planı sunulan tüm ülkelerin, sağlık hizmet sunumuna uygun bulmadıkları tespitleri ışığında, ayrıca ülke olarak son 3 yılda yaşadıklarımız, doğal afet ya da salgın durumlarında tek merkezin yetmeyeceğini, ortaya koymuş olmasına rağmen Şehir Hastaneleri noktasında siyasi iktidarın ısrarının akılcı olmadığı ortadadır.
Piyasacı anlayışla, Sağlık hizmetlerinde - bilgi işlem, güvenlik, yemek, temizlik hizmetleri, otopark, cenaze işlemleri gibi - kamu tarafından verilebilecek birçok hizmetin taşeron şirketlere verilmesiyle kamu zararı oluşturacağı gün gibi ortadadır.
Her yıl yayınlanan Sayıştay raporları ve bu raporları değerlendiren sendikamızın açıklamaları Şehir Hastanelerinin halkın sırtına yüklediği ağır yükü gözler önüne sermektedir.
Sağlık Bakanlığının uhdesinde olan, Sağlık Hizmeti sunumunun aşama aşama çok uluslu şirketlere devrediliyor olduğunu öngörüyor,“sağlık hizmeti yabancı insafına terkedilemez” sözümüzü yineliyoruz.
Genel Sağlık-İş, Halkın ve sağlık çalışanlarının mağduriyet yaşamaması için sürecin takipçisi olmaya devam edecektir. Yurttaşların ulaşılabilir, nitelikli ve ücretsiz sağlık hizmetine erişebilmesi için mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir."