ÖMER CEYLAN- İzmir Enternasyonal Fuarı’nın (İEF) doğuşu, Cumhuriyet’in ekonomik bağımsızlığını simgeleyen tarihi bir döneme denk gelir. 17 Şubat 1923’te, Cumhuriyet henüz ilan edilmemişken, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde İzmir’de düzenlenen İzmir İktisat Kongresi, yeni Türkiye’nin ekonomik kalkınma vizyonunu belirledi. Bu kongre kapsamında bir ürünler sergisi kuruldu; o sergide Anadolu’nun yerel üretim gücü ve küçük sanayinin yetkinliği gözler önüne serildi. Sergi, Osmanlı Bankası’nın deposu olarak kullanılan Hamparsumyan Binası’nda açılmıştı ve Isparta halısından Ege üzümüne, yerli tarım aletlerinden tütün ve sabuna kadar yüzlerce ürün ziyaretçilerin ilgisine sunuldu. Bu gelenek, 1927’de Mithatpaşa Sanat Enstitüsü’nde “9 Eylül Mahalli Sergisi” adıyla devam etti; zamanla milli ve uluslararası katılımcılarla büyüyen bu hareket, 1936’da Kültürpark’ın doğuşuyla birlikte yeni bir boyuta taşındı.
Cumhuriyet’in simgesi Kültürpark’ta başlıyor
İzmir’i 1922’deki büyük yangından sonra küllerinden doğuran projelerin başında, eski panayır ve sergi kültürünü büyük bir kamu parkına, yani bugünkü Kültürpark’a taşımak fikri geldi. Dönemin ileri görüşlü isimlerinden olan Belediye Başkanı Behçet Uz, harabe ve acı hatıralardan yeni bir yaşam, kültür ve ticaret merkezi yaratmak için kolları sıvadı. 1 Eylül 1936’da Kültürpark açıldı ve İzmir’in simgesine dönüştü. Artık fuarların kalıcı ve profesyonel bir adresi vardı: Konser salonlarından tiyatrolara, tenis kortlarından göletlere, paraşüt kulesinden hayvanat bahçesine kadar İzmir’in toplumsal belleğinde yer eden onlarca yapı ve anı burada yükseldi.
Açılışındaki hedef, yeni Türk ekonomisini dışarıya tanıtmak ve yabancı yatırımı, modernliği teşvik etmekti. Özellikle 1935’teki “Arsıulusal İzmir Panayırı”, dönemin Ekonomi Bakanı Celal Bayar ve Vali Kazım Dirik’in rehberliğinde uluslararası arenaya açılan ilk büyük adım oldu. Bir yıl sonra Mısır, Yunanistan ve Sovyetler Birliği’nden 48 kuruluşun katılımı, fuarın dünyadaki karşılığını da artırdı. 1947’de UFI (Uluslararası Fuarcılık Endüstrisi Birliği) üyeliğiyle de resmen uluslararası prestije kavuştu.
Amerika ve Sovyetler burada rekabet etti…
İzmir Fuarı, yalnızca ticaretin buluşma noktası değil; ülkenin toplumsal ve kültürel atılımında öncü bir rol üstlendi. Osmanlı döneminden itibaren fuar ve panayır kültürü vardı, ama Cumhuriyet sonrası İzmir Fuarı, memleketin dört bir yanından gelen üreticilerle alıcıların buluştuğu, iş anlaşmalarının yapıldığı, yeni icatların sergilendiği bir arena oldu. Otomotiv, tekstil, makine, tarım, elektronik ve bilişim gibi Türkiye ekonomisinin gelişen tüm sektörleri burada tanıtıldı. Özellikle 1970’ler ve 80’ler boyunca, Soğuk Savaş döneminde fuar alanında ABD ve Sovyetler Birliği pavyonlarının uzay programlarıyla rekabet ettiği özel anlar yaşandı.
Aynı zamanda fuar, İzmir ve Türkiye için sosyal hayatın merkezi haline geldi. İlk açıldığı yıllardan itibaren Kültürpark'taki lunaparklar, tiyatrolar, kuğulu göl ve paraşüt kulesi gibi mekânlar kent halkının eğlence ve sosyalleşme noktalarıydı. Yıllarca Türkiye'nin en çok beklenen panayır havasındaki açık alan etkinliklerinden biri oldu.
En ünlü sanatçılar burada sahne aldı…
İzmir Fuarı’nı özel yapan en önemli unsurlardan biri, belki de ülke eğlence hayatına damgasını vuran gazinolardır. Özellikle 1950’lerden itibaren Fuar Göl Gazinosu, Mogambo, Manolya Bahçesi ve birçok sahne, Türk müziğin dev sanatçılarıyla özdeşleşti. Zeki Müren, gazinoya ismini vererek unutulmaz bir katkıda bulundu ve Müzeyyen Senar, Safiye Ayla, Emel Sayın Bülent Ersoy, Gönül Yazar, Tanju Okan, Sezen Aksu, Muazzez Abacı gibi dev isimler fuarla adeta bütünleşti. Her yıl fuarın açıldığı dönemde bir yıldızlar geçidi yaşanır, İzmir geceleri müzikle, kahkaha ve alkışla yankılanırdı. Bu gazinolarda sergilenen gösterilerin kalitesi ve izleyici kitlesi, İstanbul’un gece hayatıyla yarışacak noktaya geldi; fuar dönemi hem sanatçılar hem müzikseverler için bir festival havasıydı.
MÜZEYYEN SENAR, İHSAN ALYANAK
Sonraki yıllarda televizyonun ve dijital eğlencenin yükselişiyle birlikte klasik gazino kültürü ekranlara çekilse de, İzmir Fuarı açık hava konserleri ve etkinlikleriyle kentin sanat mirasını yaşatmayı sürdürdü. Son dönemde, Çim Konserleri ve çeşitli tematik festivallerle binlerce gencin buluştuğu adres yine hep fuar oldu. En güncel dönemlerde de Kenan Doğulu, Sıla, Haluk Levent, Yıldız Tilbe, Koray Avcı gibi sanatçılar fuarda sahne alarak geleneği devam ettiriyor.
Başbakan ve Cumhurbaşkanları her sene katılırdı…
İzmir Fuarı, yalnızca bir ticaret veya kültür etkinliği olmanın ötesinde, kentte bir hayat tarzı ve toplumsal hafıza yarattı. Fuar dönemlerinde okullar daha erken açılır veya tatiller fuar günlerine denk getirilirdi. Üniversite gençliği için konserler, lunapark eğlenceleri, fuar kıyakları bir İzmir geleneği olurdu. Fuar’ın sıcak gecelerinde ortaya çıkan aşklar, dev pavyonların süslediği fotoğraflar ve hatıra treniyle yapılan gezintiler, kentte büyüyen her neslin ortak hafızasında yer aldı.
Fuar, birçok yeniliğin Türkiye’de ilk uygulandığı yerlerden biriydi. Örneğin, minyatür tren ilk kez 1964’te fuar alanında dolaşmaya başladı. 1956’da devletin zirvesinden sanayicilere kadar toplumu bir araya getiren açılış törenlerinde, Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes’in konuşmalarında fuarın önemi vurgulanırdı.
Ulusal yatırımcıya katkıda bulunmaya devam ediyor
Başlangıçta temel motivasyon, Anadolu’nun üretim gücünü hem ülkeye hem dünyaya göstermekti. Fuar’da yıllar içinde gıda, tarım, otomotiv, tekstil, elektronik, makineler, enerji, bilişim, savunma sanayii gibi onlarca sektörden binlerce firma yer aldı—Türkiye’nin ekonomik ufkunu dünyaya açtı. 1979 ve 1986’da süresi kısalan, 2000’lerde on günlük döneme indirilen fuar, hızla değişen fuarcılık ortamına kendini uydurdu. 2004’te, ticari ihtisas fuarlarının sayısı da artınca İzmir’in Gaziemir ilçesindeki Fuar İzmir binası ayrı bir fuarcılık üssü haline geldi. Buna rağmen, Kültürpark’taki İzmir Fuarı hâlâ kentin sosyal, kültürel ve ticari hayatında kalıcı bir vitrin olmayı sürdürüyor.
Her yıl yenilenen temalarıyla da günümüzün problemlerine, yeniliklerine uyum sağladı. 2022 yılında “Terra Madre Anadolu” sloganıyla sağlıklı besleme ve sürdürülebilirlik öne çıkarılırken, 2024 ve 2025 yıllarında ise teknoloji ve inovasyon başrolde olacak şekilde fuar organize ediliyor. Fuar, girişimcileri, start-up’ları, ulusal ve uluslararası yatırımcıları da ağırlayarak Türkiye’nin geleceğine katkıda bulunmaya devam ediyor.
Bugün, İzmir Fuarı yalnızca ticari bir buluşma noktası değil; kültürel bir marka, geçmişin anılarıyla geleceğe yolculuk yapan İzmir'in en köklü etkinliği olarak yaşatılıyor. Fuar günlerinde kentte trafikten esnaf hareketliliğine, konserlerin yankısından gençliğin coşkusuna kadar İzmir’in her köşesinde bu büyük buluşmanın enerjisi hissediliyor. Bir asrı aşan yolculuğunda binlerce yerli-yabancı sanatçıyı ağırlamış, milyonlarca ziyaretçiye kapılarını açmış olan İzmir Enternasyonal Fuarı, bugün hâlâ “dünyaya açılan pencere” olarak Anadolu’nun ruhunu ve vizyonunu yansıtmaya devam ediyor.