Ceyhan DEMİR/‘İzmir’in Aşk Asansörü’ adlı kitabımın Mart 2018 tarihli son baskısının 233-24’üncü sayfalarında; bu tarihi eserin yapım süreci, kaya düşmesi afeti sonunda kapatılarak yıkılmaya terk edilmesi ve yıkılmaktan kurtarılarak tekrar işletmeye açılmasıyla ilgili bilgiler, belgeler, fotoğraflar ve gazete haberlerine yer vererek ayrıntılı olarak anlatmıştım. Bu bilgiler kitaptaki aslına sadık kalınarak aşağıda bölümlerde okuyucu bilgisine sunulmuştur. Asansörün onarım işleri devam ederken, konuştuğum bazı kişilerden önemli bir bölümü, hidrolik basınçla çalışan bu asansörün bir benzerinin İspanya’da bulunduğunu ısrarla belirttiklerinden, kitabın 234. sayfasında, “Türkiye’de başka bir örneği yok. Sadece İspanya’da benzeri olduğu söyleniyor” ifadesine yer vermiştim. Çünkü bunun kanıtı olacak herhangi bir belge veya fotoğraf yoktu. İyi ki söylenenlere dayanarak, “benzeri sadece İspanya’da var” diye yazmamışım. Aradan geçen uzun zaman içinde kitabı okuyanlardan, görüştüğüm kişilerden herhangi bir bilgi edinemedim. Bir tur şirketinin düzenlediği İspanya gezisinde gördüğüm kentler ve yerel rehberlerden de araştırdığımda böyle bir asansör bilgisine ulaşamadım. 

Whatsapp Image 2024 10 04 At 10.31.36

BİR ÖRNEĞİ LİZBON’DA

Asansörün tekrar çalışmaya başladığı 1984 yılından bu yana 40 yıl geçti. Gezi tutkum nedeniyle bu süre içerisinde yeryüzündeki bence görülmeye değer yabancı ülkelerin çoğunu gezdim. Gittiğim her ülkede İzmir’deki Tarihi Asansör’e benzeyen bir asansör olup olmadığını soruşturdum ama bulamadım. Sosyoloji profesörü kızım İpek Demir, 29 Haziran 2024 tarihinde Lizbon’daki mesleki konferansı için Portekiz’e gideceğini bildirdi. Portekiz, İspanya ile İber Yarımadası’nda komşu olduğundan izini bulmayı inatla sürdürdüğüm asansörün Lizbon’da olabileceğini belirterek araştırmasını istedim. İpek, 6 Temmuz 2024 tarihinde bana telefon edip aradığım asansörü Lizbon’da bulduklarını bildirdiğinde çok sevindim. Lizbon 2024 Yılı Turizm Rehberi’ndeki bilgilerden bu asansörle ilgili olanları bana gönderen İpek ile eşi Andy’ye çok teşekkür ediyorum. Lizbon’da buldukları asansörün adı Elevador de Santa Justa. Lizbon’un alt şehri merkezi olan Baixa’yı, tepedeki Largo do Carmo’ya bağlıyor. 45 metre yüksekliğinde ve parayla insan taşıyor. Fransa’daki Eyfel Kulesi inşaatını yapan Gustave Eiffel’in yanında çalışan Portekiz doğumlu Fransız Mühendis Raul Mewnier de Pondard tarafından tasarlanmış. 1902 yılında halka açıldığında buhar gücüyle çalışmaya başlamış, 1907 yılında elektrik enerjisiyle çalışması sağlanmış. Yukarıya çıkıldığında Lizbon kenti, Kale ve denizin panoramik görüntüsünü seyretmek için daha çok turistler tarafından kullanılıyor. 

Whatsapp Image 2024 10 04 At 10.31.36 (1)

Başkan Tugay Aliağa liman bölgesini inceledi Başkan Tugay Aliağa liman bölgesini inceledi

PARAYLA YOLCU TAŞIYORDU

İzmir’deki Tarihi Asansör, Mithatpaşa Caddesi ile üst taraftaki Halil Rıfat Paşa Caddesi arasında parayla yolcu taşımak amacıyla iş insanı Nesim Levi tarafından yaptırılarak 1907 yılında çalışmaya başlamış. Yüksekliği 44 metre. Asansörde yükselirken ara pencerelerden ve yukarıdaki kulesinin etrafında dolaşırken İzmir kenti ve Körfez’in panoramik görüntüsüne doyum olmuyor. Üst bölümde İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı şirketin işlettiği kafetarya ve restoranda konuklara kaliteli hizmet sunuluyor. Her iki asansöre ait kısa bilgiler bunlar. Ayrıntılı bilgileri de okuduğunuzda, iki asansör arasındaki benzerlikleri daha iyi anlayacaksınız.
Lizbon’daki asansör İzmir’deki asansörden 5 yıl önce işletmeye açıldığına göre, Nesim Levi adlı iş insanının bu asansörü gördükten sonra İzmir’deki asansörü yaptırmaya karar verdiğini düşünüyorum.

DÜŞME TEHLİKESİ VARDI

19’uncu yüzyıl başlarında asansörler maden ocaklarında ve fabrikalarda yük taşıma amacıyla kullanılmaya başlanmış. Asansör arıza yaptığında düşme tehlikesi olduğundan ilk yıllarda insan taşıyan asansörler tercih edilmemiş. Ta ki, Elisha Graves Otis adlı Amerikalı iş insanı tarafından 1854 Mayıs ayında, Otis New York Crystal Palace’da, geliştirilmiş asansörünü sergilemesine kadar bu korku devam etmiş. Tanıtım sırasında, platforma yükleme yapılıp yükseltildikten sonra askı halatı kesilerek, yüklü platform düşmeye bırakılmış. İzleyen kalabalığın heyecanlı bakışları altında, platformun düşmediği, asansörün kendisini frenlediği, sonuç olarak sistemin emniyetle kullanılabileceği kanıtlanmış. New York Tribüne Gazetesi bu deneyi, “İlim, endüstri ve buluş” başlığı atarak haber yapınca yolcu asansörü kullanımı artmış. 

Konutlarda buharla çalışan ilk asansör 1857 yılında kurulmaya başlanmış, elektrikle çalışan ilk asansör 1878 yılında Werner Von Siemens tarafından üretilmiş. 1880 yılında, elektrik enerjisiyle çalışan hızlı asansörler devreye girmiş. Fransız İhtilali’nin 100’üncü yıldönümünü simgelemesi amacıyla Paris’te yapılıp, 1889 yılında hizmete giren Eyfel Kulesi’ne monte edilen elektrikli hızlı asansör bunun ilk örneklerinden biridir. 

Türkiye’de ilk asansör; İstanbul’da Pera Palas Oteli ile Hidiv Kasrı’ndaki, İzmir’de ise Karataş’taki Tarihi Asansördür. Asansörler hakkında yaptığım tarama da göstermiştir ki; bir sokaktan, yüksekteki diğer sokağa parayla yolcu taşıyan iki kabinli asansör ve yeryüzünde sadece iki kentte bulunmaktadır. Biri İzmir Karataş’taki Tarihi Asansör, diğeri ise Lizbon’daki Santa Justa Asansörü’dür. 

Whatsapp Image 2024 10 04 At 10.31.36 (3)

KURTARILMASINI İSTİYORDU

İzmir Belediye Başkanlığı’na atandığım 18 Nisan 1983 tarihinde aldığım kutlama mesajlarının bir tanesi, üzerinde Tarihi Asansör’ün fotoğrafı bulunan bir kartpostaldı. Kartpostalı gönderen Aleksander Tahinci, yeni görevimde başarı dilemekle kalmıyor, yıkılmak üzere olan bu eserin kurtarılması için ilgilenmemi istiyordu. İlgimi çekti ve kartpostalı gönderen Aleksander Tahinci’yi buldurdum. Muhasebeciydi. Bu simge eserden özel bir kartpostal yaptırmıştı. İzmir’de yöneticilik yapanlara gönderip herkesin dikkatini bu eser üzerinde toplayarak kurtarılmasını istiyordu. Arabaya atlayıp birlikte Karataş’a gittik. Asansörün yanında, 305 Sokak No:75 35280 Asansör Karataş/İZMİR adresinde, küçük bir evde oturuyordu. Bitişikte oturan ve aklen biraz malul ağabeyi kuyudan kova ile su çekip ağaçları suluyordu. Asansör tüm güzelliğiyle karşımıza çıktı. Görür görmez hayran oldum ve böylesine güzel bir tarihi esere daha önce sahip çıkılmamasına şaşırdım.
Karataş henüz yerleşim bölgesi olmadan önce, İzmir’de yapılan inşaatlar için burada bir taş ocağı işletilmiş. Çıkarılan taşlar nedeniyle şimdiki Mithatpaşa Caddesi ile üst taraftaki Halil Rıfatpaşa Caddesi arasında büyük yükseklik farkı oluşmuş. 1900’lü yılların başında Karataş bölgesinde bulunan deniz kenarındaki evlerden üst taraftaki evlerin bulunduğu sokağa çıkmak için 200’e yakın, çok dik taş basamaktan tırmanmak gerekiyormuş. İnişi daha zor ve tehlikeli… Kendinizi burada yaşayan yaşlı veya özürlü insanların yerine koyarak bir düşünün. Sanırım şimdiden soğuk terler dökmeye başladınız.

‘İzmir’in Aşk Asansörü’ yazısı sürecek…

Kaynak: Ceyhan Demir