İzmir'in sıfır otomobil pazarında, Haziran ayında markalar arasında kıyasıya bir rekabet yaşandı. TÜİK tarafından açıklanan ve merakla beklenen verilere göre, Alman otomotiv devi Volkswagen, kentte trafiğe kaydı yapılan 4 bin 676 yeni otomobil içinde yüzde 8,3'lük bir pazar payı elde ederek zirveye oturdu. Bu sonuç, markanın İzmirli tüketiciler nezdindeki güçlü imajını ve sadık müşteri kitlesini bir kez daha teyit etti.

Ancak zirvedeki bu liderlik, rahat bir birincilikten ziyade, zorlu bir mücadelenin ürünü. Volkswagen'i, yüzde 7,4'lük pay ile İtalyan markası Fiat ve yüzde 6,5'lik pay ile Fransız rakibi Renault yakından takip etti. Bu üç markanın pazarın önemli bir bölümünü domine etmesi, geleneksel Avrupa markalarının İzmir'deki hakimiyetinin sürdüğünü gösteriyor.

Bu rekabette asıl dikkat çeken ve pazarın geleceğine dair önemli ipuçları veren gelişme ise, Çinli markaların yükselişi oldu. Elektrikli ve hibrit modelleriyle dikkat çeken BYD, yüzde 5,5'lik pazar payıyla beşinci sıraya yerleşerek, Peugeot gibi köklü bir markanın hemen arkasında konumlandı. Bu başarı, Çinli üreticilerin artık sadece fiyat avantajıyla değil, aynı zamanda teknoloji ve tasarım özellikleriyle de Türk tüketicisinin radarına girdiğini ve pazarın geleneksel oyuncularını zorlamaya başladığını kanıtlıyor. Listenin devamında ise Toyota, Hyundai, Opel ve Skoda gibi tanıdık markalar yer aldı.

İki tekerlek devrimi: İzmirli neden otomobilden vazgeçiyor?

Haziran ayı verilerinin en çarpıcı sonucu, şüphesiz ki motosiklet satışlarında yaşanan patlama oldu. İzmir'de ay boyunca trafiğe yeni kaydı yapılan taşıtların yüzde 48'ini motosikletler oluşturdu. Bu oran, yüzde 40,2'de kalan otomobil satışlarını ezici bir üstünlükle geride bırakarak, kentte bir "iki tekerlek devrimi" yaşandığını gözler önüne serdi.

Peki, İzmirlileri otomobilden uzaklaştırıp motosiklete yönlendiren nedenler neler? Bu trendin arkasında, birbiriyle bağlantılı birden fazla sosyo-ekonomik faktör yatıyor. İlk sırada, artan akaryakıt fiyatları ve otomobillerin yüksek bakım maliyetleri geliyor. Motosikletlerin sunduğu düşük yakıt tüketimi ve ekonomik işletme maliyetleri, özellikle dar ve orta gelirli vatandaşlar için cazip bir alternatif oluşturuyor.

İkinci önemli faktör ise, kentteki trafik yoğunluğu ve otopark sorunu. İzmir gibi büyük bir metropolde, sabah ve akşam saatlerinde yaşanan trafik sıkışıklığında motosikletlerin sağladığı mobilite ve kolay park imkanı, zamanını verimli kullanmak isteyenler için büyük bir avantaj sağlıyor. Ayrıca, sıfır otomobil fiyatlarındaki fahiş artışlar ve kredi faiz oranlarının yüksekliği de, birçok kişiyi daha ulaşılabilir bir seçenek olan motosiklete yönlendiriyor.

Piyasada yavaşlama sinyalleri: Satışlar neden düştü?

Haziran ayı verileri, genel olarak İzmir araç piyasasında bir önceki aya göre bir yavaşlama yaşandığını da ortaya koyuyor. Trafiğe kaydı yapılan toplam taşıt sayısı, mayıs ayına göre yüzde 6,8 azalarak 11 bin 638'e geriledi. Bu düşüş, sadece sıfır araç pazarında değil, ikinci el piyasasında da kendini gösterdi.

Bu yavaşlamanın temelinde, Türkiye ekonomisindeki genel gidişat yatıyor. Yüksek enflasyonun alım gücünü düşürmesi, bankaların kredi musluklarını kısması ve tüketici güvenindeki zayıflama, vatandaşların araç gibi yüksek bütçeli alımlarını ertelemesine neden oluyor. Sektör temsilcileri, bu düşüş trendinin, faiz oranlarında bir gevşeme yaşanmadığı ve ekonomik belirsizlikler ortadan kalkmadığı sürece devam edebileceği yönünde endişelerini dile getiriyor.

Buna rağmen İzmir, haziran ayında trafiğe kaydı yapılan toplam araç sayısında İstanbul ve Ankara'nın ardından Türkiye'de üçüncü sırada yer alarak, dinamik bir pazar olma özelliğini korudu.

Özel okullarda fahiş fiyat terörüne KDK freni
Özel okullarda fahiş fiyat terörüne KDK freni
İçeriği Görüntüle

İkinci el piyasası nabzı: Güvenli liman olmaya devam ediyor

Sıfır araç pazarındaki yavaşlamaya ve fiyat artışlarına rağmen, ikinci el araç piyasası, İzmirli vatandaşlar için "güvenli liman" olmaya devam ediyor. Haziran ayında noterler aracılığıyla toplam 51 bin 171 adet taşıtın devri yapıldı. Bu rakam, aynı ayda trafiğe yeni kaydı yapılan araç sayısının yaklaşık 4,5 katı. Bu durum, İzmirlilerin büyük çoğunluğunun araç ihtiyacını hala ikinci el piyasasından karşıladığını net bir şekilde gösteriyor.

İkinci el piyasasının yapısı da ilginç detaylar sunuyor. Sıfır pazarının aksine, devri yapılan taşıtların yüzde 66,7'sini otomobiller oluşturuyor. Bu veri, insanların hala öncelikli olarak otomobil sahibi olmak istediğini, ancak bütçeleri nedeniyle ikinci el seçeneklere yöneldiğini kanıtlıyor. İkinci el satışlarında kamyonetler yüzde 14,6, motosikletler ise yüzde 13,5'lik bir paya sahip.

Ancak ikinci el piyasasında da bir önceki aya göre yüzde 12,6'lık bir düşüş yaşanması, ekonomik yavaşlamanın bu pazarı da etkilemeye başladığının bir işareti olarak yorumlanıyor.

İzmir'in toplam araç parkı 2 milyonu aştı

Aylık verilerdeki dalgalanmalara rağmen, İzmir'in toplam araç parkı büyümeye devam ediyor. TÜİK verilerine göre, 2025 Haziran ayı sonu itibarıyla kente kayıtlı toplam taşıt sayısı, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7,9'luk bir artış göstererek 2 milyon 20 bin 832'ye ulaştı.

Bu rakam, İzmir'in trafik yoğunluğunun ve altyapı üzerindeki baskının artmaya devam ettiğini gösteriyor. Bir yanda soğuyan bir piyasa, diğer yanda ise sürekli artan bir araç sayısı... Bu paradoks, kent yöneticilerinin ulaşım planlaması ve altyapı yatırımları konusunda daha proaktif ve yenilikçi çözümler üretmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Yolların yeni hakimi olan motosikletler için ayrılmış yollar, güvenli park alanları ve şarj istasyonları gibi konular, önümüzdeki dönemin en önemli gündem maddelerinden biri olacak gibi görünüyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ