Artık miras kalan bir ev, arsa ya da tarla için kardeşler aralarında sadece bir kâğıt imzalayarak paylaşım yapabilecek. Notere gitmek, onay almak zorunda değiller. Hükümet, bu değişikliğin işleri “kolaylaştırdığını” söylüyor. Ama kadınlar uyarıyor: “Bu sistemle bizden rızamız gibi gösterilen imzalarla hakkımız alınıyor. Bu, sessizce mirastan vazgeçirmektir.”
Tapu işlemlerinde noter onayı şartı kaldırıldı, hisseli tapu sahiplerinin yalnızca yazılı bir arabuluculuk anlaşmasıyla taşınmaz devri yapabilmesinin önü açıldı. Uygulama, miras paylaşımında süreci hızlandırmayı ve aile içi çatışmaları azaltmayı hedeflediğini öne sürse de kadın örgütleri bunun büyük bir tehlike barındırdığı görüşünde. Bu düzenleme, eşit miras ilkesini kağıt üstünde bırakırken, kırsaldaki binlerce kadını mülkiyet hakkından sessizce dışlayabilir.
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu İzmir Temsilcisi Avukat Figen Merder kadınlar için risk oluşturabilecek durumların altını çizerek uyardı:
“İşlemler daha hızlı olacak” adı altında bir düzenleme geliyor. Elbette uygulamada pratiklik sağlanması olumlu olabilir, ancak bu konu karmaşık ve hassas bir alan. Şimdi, noter bizim için nedir? Aslında bir nevi imzanın tasdik edildiği, kişilerin kimliklerinin kontrol edildiği, imzalarının inkar edilemediği resmi bir makamdır. Bugüne kadar miras sözleşmeleri de bu güvenli çerçevede noterde yapılmaktaydı. Biliyorsunuz, zaten miras payı yasal olarak eşittir ve farklı şekilde uygulanması mümkün değildir. Ancak şimdi gelen yeni düzenleme, şöyle bir durumu ortaya çıkarıyor: Taraflar kendi aralarında bir araya gelerek noter onayı olmadan, adi yazılı bir sözleşmeyle mirası paylaşabilecek. Örneğin, üç kız ve üç erkek kardeş olduğumuzu düşünelim. Annemiz veya babamızdan kalan bir ev için 'bu ev Ahmet’in, bu arsa Mehmet’in olacak' şeklinde yazılı bir anlaşma yapabileceğiz. Ancak bu durumda noter kontrolü, imza tetkiki, kimlik doğrulaması ve devletin kişiye sağladığı hukuki güven ortadan kalkıyor.
Toplumda genellikle baskıya açık, şiddete maruz kalan kadınlar. Demokrasi bilincinin düşük olduğu birçok bölgede kadınlar oy kullanamazken, miras konusunda eşit davranıldığını nasıl garanti edebiliriz? Aile meclisi toplanıp “Bu ev abinizin olacak” dediğinde kaç kadın buna karşı çıkabilir? Kaçı o imzayı atmaz? Ya da gerçekten o imzayı atan kişi midir? Bize “İmzalamadıysa sonra dava açar” deniyor ama Türkiye’de yargı süreçlerinin ne kadar uzun ve yıpratıcı olduğunu düşünürsek, bir kadın sahte imzayla karşılaştığında hakkını nasıl arayacak?
Bize deniyor ki, “Bu sadece işlemleri kolaylaştırmak için.” Ama biz bu uygulamaya ister istemez farklı bir gözle bakıyoruz. Kasıtlı yapılıyor demiyorum ama toplumda toplumsal cinsiyet eşitliğini tam olarak sağlayamadığınızda bu tür düzenlemelerde zarar gören her zaman kadınlar ve çocuklar olur.
Kadınlara haklarını daha sıkı öğrenmelerini öneririm. Bizler elimizden geldiğince her alanda kadınlara haklarını anlatmaya çalışıyoruz. Ama ne kadar bilinçlenirlerse o kadar az zarar görürler. En temel tavsiyem, bir hukukçuya danışmadan hiçbir belgeyi imzalamasınlar. Ama bu tavsiyem, ulaşabildiğimiz insanlar için geçerli. Türkiye’nin birçok bölgesinde ne bizim sesimizi duyabiliyorlar, ne de bu konuda uyarılabiliyorlar. Mesele bu zaten.
“Miras hakkımız hedef alınıyor”
Kadınlar, bu düzenlemeyle eşit miras paylaşımının yalnızca kâğıt üzerinde kalacağı görüşünde. Eşitlik İçin Kadın Platformu tarafından yapılan açıklamada, uygulamaya sert tepki gösterildi:
“Genelge’nin uygulama örnekleri, kadınların miras hakkından yararlanmada eşitsizliğe, baskıya ve hak kayıplarına uğradığını ve daha da kitlesel olarak uğrayacağını göstermektedir. Adalet Bakanı’nın kadınların ev içi emeklerine, nafakasına ve maddi-manevi tazminat haklarına yönelik davalarda arabuluculuk getirileceği açıklaması da korkunç bir tehdittir. Kadınlara yönelik aile içi ekonomik şiddetin devlet eliyle kurumsallaşması anlamına gelecektir. Bu girişimden derhal vazgeçilmelidir. Devletin yükümlülüğü kadınların ekonomik güvencelerini pazarlık masasına koymak değil, kadınların eşit yurttaşlık hakkını korumaktır. Eşit miras hakkından kesinlikle vazgeçmeyeceğiz. Boşanma hukukundan kaynaklı haklara dokundurtmayacağız.”
CHP’li Taşçıer: “Sessizce gaspın altyapısı”
Düzenlemeye tepki gösteren isimlerden biri de CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşçıer oldu. Taşçıer, uygulamanın kadınları mülkiyet hakkından sessizce dışladığını ifade etti:
“Kamuoyuna, 'işlemlerin hızlandırılması' gibi sunulan bu değişiklik, gerçekte kadınların miras hakkını sessizce gasbetmenin hukuki altyapısını oluşturmaktadır. Kısacası 'gönüllü devir' adı altında 'mecburi feragat' dayatması yapılmaktadır. Türkiye’de halihazırda özellikle kırsal bölgelerde kadınlara yönelik sosyal, ekonomik ve duygusal baskıyla yürütülen taşınmaz devri pratiklerine şahit olmaktayız. Kadınların, 'Zaten seni evlendirdik', 'aile malı bölünmesin', 'erkek kardeşine ayıp olur' gibi gerekçelerle ailenin erkek fertleriyle 'uzlaşmaları' yönünde maruz kaldığı baskılar ortadadır. Açık biçimde ataerkil tahakkümün ürünü olan bu pratiklerin ortadan kaldırılması gerekirken, iktidar bu pratiği meşrulaştırmanın önü açmak için çaba göstermektedir. Bu eşitsizlik düzenine karşı mücadeleyi büyüteceğimizi ilan ediyoruz. Kadınların mülkiyetten dışlandığı değil; eşit, özgür ve hak sahibi bireyler olarak geleceği birlikte inşa ettiği bir Türkiye idealini kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz.”