Kadına yönelik şiddet, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve istismar gibi kritik sorunların tartışıldığı "Sesimiz Bir" paneli, Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Vakfı Kadınlar Birliği’nin ev sahipliğinde düzenlendi. "Sağlıklı bir toplum için önce kadın" sloganıyla gerçekleştirilen etkinlikte, alanında uzman konuşmacılar kadına yönelik şiddetin toplumsal, psikolojik ve hukuki boyutlarını ele aldı. Panel, yoğun bir katılımla gerçekleşirken, şiddetle mücadelede çözüm odaklı öneriler ön plana çıktı.
Panele, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) Müdürü Güliz Kuli, Psikiyatrist ve Psikoterapist Dr. Arzu Erkan, Avukat Aslı Karataş, Kadın Hakları Koruma Derneği İzmir Şubesi Başkanı Hülya Gültekin ve Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu İzmir Temsilcisi Avukat Figen Özler sahne aldı. Kadına yönelik şiddetle mücadelede çözüm odaklı yaklaşımların öne çıktığı panel, katılımcılardan yoğun ilgi gördü.
“Kadınlar, şiddeti tanımlayamıyor”
Psikiyatrist ve Psikoterapist Dr. Arzu Erkan, şiddetin nesiller boyu süren etkilerine dikkat çekerek, çocukluk çağında şiddet gören ya da şiddete tanık olan bireyler, ileriki yaşamlarında genellikle benzer ilişki dinamiklerine çekildiğini belirtti.
Ekonomik, psikolojik ve cinsel şiddetin toplumda yeterince tanımlanmadığını belirten Erkan psikiyatristlere ve psikologlara başvuran bireylerin sorunlarının temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yattığını dile getirdi. Erkan, pandemi dönemine ait bir araştırma sonucunu paylaşarak
"Yaklaşık 10 bin kadının katıldığı bir çevrimiçi anket çalışmasında, pandemi döneminde kadınların %34.2’sinin en az bir tür şiddete maruz kaldığı belirlendi. Bu kadınların büyük bir çoğunluğu (%80’i), yükseköğrenim görmüş bireylerdi. Bu da şiddetin sadece eğitimsiz ya da dezavantajlı grupları değil, toplumun her kesimini etkilediğini ortaya koyuyor. Anketin dikkat çeken bir bulgusu da şu: Katılımcılar, anketin sonunda ‘Şiddet görüyor musunuz?’ sorusuna büyük oranda ‘hayır’ cevabını verdiler. Ancak partnerlerinden gördükleri şiddeti (bağırma, küfür etme, maaşa el koyma, cinsel ilişkiye zorlama gibi) sorulara tik atarak kabul ettiler. Bu, gördükleri şeyin şiddet olarak adlandırılmadığını ve bu tür davranışların normalleştirildiğini gösteriyor. Bu kadınların %92.2’si, yaşadıkları durumları şiddet olarak tanımlamıyor” diye konuştu.
Erkan, şiddet mağduru bireylerin ekonomik ve psikolojik olarak güçlendirilmesinin önemine vurgu yaptı ve toplumsal bilincin artırılmasının şiddeti önlemedeki kritik rolünü hatırlattı.
"Medyanın kadın iradesini yok sayan anlatıları"
Avukat ve aynı zamanda ‘Sen bu kadınların avukatı mısın?’ adlı sosyal medya platformu kurucusu olan Aslı Karataş, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadın hakları konularındaki eksikliklere dikkat çekerek “Ne yazık ki kadına yönelik şiddet ve ekonomik eşitsizlik gibi sorunları halen tartışıyoruz. Şirketlerin ve toplumsal kuruluşların bu konuda daha aktif sorumluluk alması gerekiyor” dedi. Karataş, medya ve popüler kültürün kadınların iradesini yok sayan romantize edilmiş anlatılarla toplumsal cinsiyet rollerini inşa ettiğini şu sözlerle vurguladı:
“Yeşilçam filmlerinde Ferit’in kapılarda beklemesi, bacadan içeri girmesi, fedakarlık gibi gösterilir. Oysa bunlar kadının iradesini yok saymaktır. Kadın ‘hayır’ dediğinde, bu cevaba saygı duymayan bir anlayışın normalleştirilmesi tacizdir. Bu tür davranışlar romantize edilerek sunuluyor ve kadınların sınır koyma becerisini etkiliyor.”
Karataş ayrıca, kadınların bireysel sınırlarını çizemediği durumlarda şiddet dolu ilişkiler yaşamaya eğilimli olduğunu belirtti. Medyada ve dizilerde "iyi adam" karakterlerinin şiddet içeren davranışlarının mazur gösterildiğini ifade ederek, "Bu tür anlatılar, kadına bakım verme ve rehabilite etme yükü bindiriyor. Oysa birey olarak herkes kendi davranışlarının sorumluluğunu almalıdır" dedi.
ŞÖNİM’in Çalışmaları ve KADES’in Rolü
ŞÖNİM Müdürü Güliz Kuli, ŞÖNİM'in 2012 yılında İstanbul ve İzmir’de pilot uygulama olarak başlatıldığını, şu anda ülke genelinde hizmet verdiğini belirtti. Kuli “ŞÖNİM’in sunduğu hizmetler arasında kadın sığınma evleri ve danışmanlık hizmetleri yer alıyor. Sığınma evlerinde barınma imkanı sağlanan kadınlar, aynı zamanda güvenliklerini artıracak tedbir kararları da alabiliyor. ŞÖNİM’e başvurular beyana dayalıdır, bu yüzden şiddet mağduru olduğunu düşünen herkes başvurabilir" diye konuştu. Ayrıca, KADES uygulamasının kadınlar için hayati bir öneme sahip olduğunu, acil durumlarda konum belirleyip en yakın kolluk birimine ilettiğini vurguladı.
“Şiddetten arınmış bir yaşam mümkün”
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu İzmir Temsilcisi Avukat Figen Merder, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın kadına yönelik şiddeti suç olarak tanımlamada önemli bir kazanım olduğunu belirtti. Ayrıca iş yaşamında kadınların şiddet ve tacizden korunması gerektiğine işaret ederek "Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 190 sayılı sözleşmesi, iş hayatında şiddet ve tacizi önlemeye yönelik önemli bir belge. Türkiye henüz bu sözleşmeye taraf değil, ancak bu konuda ilerleme kaydedilmeli. Daha adil ve şiddetten arınmış bir yaşam mümkün kılınabilir" diye konuştu.
Merder, kadınların istihdamda daha görünür hale getirilmesi ve eğitim yoluyla güçlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
“Amacımız medyanın dilini değiştirmek”
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Şiddete Karşı İletişim Projesi Koordinatörü Reyhan Şenay, etkinlikte yaptığı konuşmada, medyanın şiddetle mücadeledeki rolünü vurgulayarak “Kadının etkinliğinin ve yetkinliğinin daha fazla görünür olması gerektiğinden bahsedildi. İzmir Gazeteciler Cemiyeti olarak bu konuya uzun yıllardır önem veriyoruz. Cemiyetimiz, yıllardır kadınlar tarafından yönetilen bir yapıya sahiptir” dedi.
Şenay, medyada kadına yönelik şiddetin haberleştirilme biçimine dikkat çekerek, İzmir Gazeteciler Cemiyeti olarak "Nar Projesi"ni başlattıklarını belirtti. “Şiddet haberleri, genellikle gerekçelendirilerek sunuluyor, bu da şiddeti normalleştiriyor. Amacımız, medyada kullanılan dili değiştirmek ve şiddeti doğru bir şekilde ele almak,” dedi. Şenay, İzmir ve çevresindeki mahallelerde şiddet haritaları çıkararak bu konuda yerel halkla birlikte projeler geliştirdiklerini belirtti ve şiddete karşı bir olmanın önemini vurguladı.