Futbol tarihinin en büyüleyici figürlerinden biri olan Diego Armando Maradona, ölümünün beşinci yılında tüm dünyada özlemle anılıyor. 25 Kasım 2020’de geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Arjantinli efsane, geride bıraktığı hikâyeyle hâlâ milyonların duygularına dokunmaya devam ediyor. Onun adı, futbolda tutkunun, öfkenin, mucizenin ve trajedinin bir arada vücut bulduğu ender sembollerden biri olarak anılıyor.
Fakir bir mahalleden zirveye uzanan yolculuk
1960 yılında Buenos Aires’in yoksul semtlerinden biri olan Villa Fiorito’da dünyaya gelen Maradona, henüz sekiz yaşındayken keşfedildi. Mahalle takımında parlayan yeteneği, onu kısa sürede Argentinos Juniors altyapısına taşıdı. Daha 16 yaşına gelmeden profesyonel olan genç Diego, Arjantin futbolunun görünüşte sıradan ama ruhu büyük sokaklarından doğan bir yıldızdı.
Futbolun kader çizgisi onu 1981’de Boca Juniors ile şampiyonluğa, ardından 1982’de Barcelona kapılarına götürdü. Barcelona’daki iki sezonda çıktığı 58 maçta attığı 38 gol, yeteneğinin sınırlarını zorladığını gösteriyordu. Ancak onun gerçek efsanesi, henüz sahnenin gerisindeydi.
Napoli’de bir şehrin kalbine kazınan destan
Maradona’nın futbol tarihine altın harflerle yazılan dönemi, 1984’te Napoli ile başladı. Güney İtalya’nın ekonomik sıkıntılar içindeki kentini yalnızca futbolla değil, aidiyet ve onur duygusuyla ayağa kaldırdı. 258 maçta attığı 115 golün ötesinde, Maradona Napoli’ye iki lig şampiyonluğu, bir UEFA Kupası, bir İtalya Kupası ve bir Süper Kupa kazandırarak kulübe tarihin en parlak yıllarını yaşattı.
Saha dışındaki çalkantılar, uyuşturucu bağımlılığı, sağlık sorunları ve vergi borçları, efsanenin hayatına gölge düşürse de Napoli’nin dar sokaklarında hâlâ tek bir ses duyulur: “D10S.”
Maradona onlar için yalnızca bir futbolcu değil, bir kurtarıcıydı.
1986 Dünya Kupası: Futbolun görkemli sahnesi
Maradona’nın kariyerinin zirvesi kuşkusuz 1986 Meksika Dünya Kupası oldu. İngiltere’ye attığı iki unutulmaz gol —biri tarihe “Tanrının Eli”, diğeri “yüzyılın golü” olarak kazındı— futbol tarihinin dönüm noktaları arasına girdi. Arjantin’i finalde Batı Almanya’ya karşı zafere taşıyan Maradona, kupayı kaldırdığında artık spor dünyasının ölümsüzleri arasındaki yerini çoktan almıştı.
Milli formayla çıktığı 91 maçta 34 gol atan yıldız; tutkusu, asi ruhu ve yaratıcılığıyla yalnızca bir oyuncu değil, futbolun duygusal hafızası oldu.
Çalkantılar ve düşüşler: Uçurumun kıyısındaki bir efsane
Maradona’nın masalsı kariyeri aynı zamanda çalkantılarla doluydu.
1991 yılında uyuşturucu kullanımı nedeniyle futboldan men edildi.
1994 Dünya Kupası’nda yasaklı madde nedeniyle turnuvadan ihraç edildi.
2004 ve 2007’de yaşadığı ciddi sağlık krizleri ise onu ölümün eşiğine getirdi.
Arjantin Milli Takımı’nın başında 2010 Dünya Kupası’na çıkan Maradona, Almanya’dan alınan 4-0’lık ağır yenilgi sonrası görevden alındı. Teknik direktörlük kariyerinde asla futbolculuk dönemindeki etkisine ulaşamadı; yine de futbola olan tutkusu onu hep sahada tuttu.