TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen yasa teklifiyle, aile hekimliğinde önemli bir değişim süreci başlıyor. Yeni düzenlemeye göre, sahada görev yapan sözleşmeli aile hekimlerinin uzmanlık eğitimi almasının önü açıldı. 1 Ocak 2025’e kadar aktif olarak görev yapan aile hekimleri, Tıpta Uzmanlık Kurulu tarafından belirlenecek esaslara göre, merkezi yerleştirme şartı olmadan aile hekimliği uzmanlık eğitimi alabilecek.
Uzaktan ya da yarı zamanlı şekilde yürütülecek bu eğitimler en az 6 yıl sürecek. Beş yılını doldurmuş hekimler için ise eğitim süresi en az 4 yıl olarak uygulanacak. Eğitim süresince döner sermaye ek ödemeleri hariç diğer ödemelerden faydalanacak olan hekimlerin, bu dönemi daha yüksek motivasyonla tamamlaması hedefleniyor.
Yardımcı sağlık unvanları kaldırılıyor
Düzenlemeyle birlikte hemşire yardımcısı ve ebe yardımcısı unvanlarına da veda ediliyor. Sağlık meslek liselerinde bu alanlara dair yeni programlara öğrenci kaydı yapılmayacak. Mezunların statüsü ise bundan böyle sağlık bakım teknisyeni olarak tanımlanacak. Bu adım, sağlık alanındaki unvan karmaşasını gidermek ve mesleki standartları netleştirmek amacıyla atıldı.
Tıbbi ürünlerin izlenmesine sıkı denetim geliyor
Kanunla birlikte beşeri tıbbi ürünler ve özel tıbbi amaçlı gıdalar için yeni bir takip sistemi devreye giriyor. Ruhsat ve izin sahiplerinin, bu ürünlerin tedarik zincirindeki hareketlerini Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği kurallara uygun şekilde bildirmesi zorunlu olacak.
Bildirim yükümlülüğüne uymayan firmalara, aykırılığa konu ürünlerin depo satış bedelinin iki katı tutarında para cezasıkesilecek. İhlalin aynı yıl içinde tekrar edilmesi durumunda ceza bir kat daha artırılarak uygulanacak. Bu düzenleme, sahte veya izinsiz ürünlerin piyasaya sızmasını önlemeyi hedefliyor.
Kenevir özlü ürünler sadece eczaneden satılacak
Kapsamlı değişikliklerden biri de kenevirden elde edilen tıbbi ürünler konusunda yapıldı. Yeni yasaya göre, bu ürünlerin ruhsatlandırılması ve izlenmesi yalnızca Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülecek. Ürünler yalnızca eczanelerde satışa sunulabilecek.
Kenevirin işlenmesi, ihzarı ve ihracına dair tüm kurallar ise Sağlık Bakanlığı’nın çıkaracağı bir yönetmelikle belirlenecek. Bu süreçte İçişleri Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı’nın görüşleri alınarak, ürünlerin yasal ve güvenli şekilde toplumla buluşması sağlanacak.
Organ bağışında dijital dönüşüm başlıyor
Yeni yasa ile organ bağışı süreçleri de köklü biçimde dijitalleştiriliyor. Vatandaşlar, e-Devlet veya Sağlık Bakanlığı'nın sistemleri üzerinden, organ ve doku bağışı beyanında bulunabilecek. Kişiler, dilerlerse bu iradeyi vasiyet yoluyla da açıklayabilecek.
Bağışçının beyanı bulunmadığı durumlarda, ölüden organ alınabilmesi için eş, çocuk, anne-baba ya da kardeş gibi yakınlarından onay alınacak. Bu kişilerin yokluğunda ise yanında bulunan herhangi bir yakının onayı yeterli olacak. Amaç, bağış sürecini daha hızlı ve hukuki zemine oturtarak organ teminini kolaylaştırmak.
Organ bağışçısının yakınlarına nakilde öncelik verilecek
Yasa ile birlikte organ bağışında bulunan kişilerin birinci derece yakınlarına, ileride nakil ihtiyacı doğması halinde, acil hastalardan sonra gelmek üzere öncelik hakkı tanınacak. Bu düzenlemeyle, toplumda organ bağışını teşvik etmek ve gönüllü bağışçı sayısını artırmak hedefleniyor.
Organ bağışı beyanları kişisel veri kapsamında değerlendirilecek ve sadece bağışçının belirlediği kişilere bildirilebilecek. Beyanlar, beyin ölümü gerçekleşmeden önce herhangi bir üçüncü kişiyle paylaşılamayacak. Bu durum, bağışçı mahremiyetini güvence altına alacak.
Sağlıkta veri güvenliği güçlendiriliyor
Yeni düzenlemelerle, vatandaşların sağlıkla ilgili verdiği tüm beyanlar ve kayıtlar, Kişisel Verilerin Korunması Kanunukapsamında koruma altına alınacak. Sağlık Bakanlığı, bu verileri merkezi kayıt sisteminde toplayacak ve yalnızca yasal yetkililer erişebilecek. Özellikle organ bağışına dair verilerde gizlilik en üst düzeyde tutulacak.