Ekonomi ve hukuk dünyasının bir süredir odaklandığı 11. Yargı Paketi, yasalaşma sürecini tamamlayarak toplumun geniş bir kesimini ilgilendiren kritik bir affı beraberinde getirdi. Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilmesinin ardından, karar vakit kaybetmeden Resmi Gazete sayfalarında yerini aldı. Bu gelişmeyle birlikte, özellikle dar gelirli vatandaşların sırtında büyük bir kambura dönüşen geçmiş dönem sağlık primi borçları, devletin tek taraflı feragatiyle tarihe karışmış oldu. Düzenleme, yıllardır ödeme zorluğu çeken ve sağlık hizmetlerine erişimde sorun yaşayan kitleler için yeni bir sayfa açıyor.
Gss yükü altında ezilenler için beyaz sayfa
Yeni kanuni düzenlemenin en çarpıcı kısmını, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na eklenen geçici madde oluşturuyor. Bu kritik dokunuşla birlikte, 1 Ocak 2016 tarihinden önceki dönemi kapsayan tüm ödenmemiş GSS primleri, bu borçlara bağlı olarak biriken gecikme cezaları ve faiz niteliğindeki gecikme zamları tamamen silindi. Borçların tahsilinden vazgeçilmesi, daha önce yapılan yapılandırma fırsatlarını çeşitli sebeplerle kaçırmış ya da ekonomik imkansızlıklar nedeniyle ödeme iradesi gösterememiş vatandaşları kapsıyor. Devlet, bu kararla birlikte vatandaşın kamuya olan borç yükünü hafifletirken, sağlık sistemine olan erişimi de daha demokratik ve kolay bir zemine taşımayı hedefliyor.
Milyarlarca liralık alacaktan tek seferde vazgeçildi
Peki, bu düzenleme rakamsal olarak ne ifade ediyor? Yapılan analizlere göre, af kapsamına giren kişi sayısının yaklaşık 1,5 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Bu devasa kitlenin üzerinde biriken ve kamu alacağı olarak kayıtlarda duran tutar ise dudak uçuklatıyor. Yaklaşık 3 milyar 258 milyon lira değerindeki prim, ceza ve zam yükü, bu yasal düzenleme ile devletin alacak hanesinden silindi. Özellikle gelir testi yaptırmamış olması nedeniyle sistem tarafından en üst perdeden borçlandırılan veya düşük gelirli olmasına rağmen yapılandırma süreçlerinde taksitlerini ödeyemeyen bireyler, bu kararın asıl kazananı oldu. Sosyal devlet anlayışının bir gereği olarak sunulan bu imkan, piyasalarda da pozitif bir yankı uyandırdı.
Sağlık sistemindeki büyük şemsiyenin detayları
Türkiye’de ikamet eden ve sosyal güvencesi bulunmayan herkesi kapsayan Genel Sağlık Sigortası, aslında oldukça geniş bir ağa sahip. Geliri asgari ücretin belirli bir oranının üzerinde olanlar, kendi primlerini dışarıdan yatıran isteğe bağlı sigortalılar, öğrenciler ve işsizlik ödeneği alanlar bu sistemin temel taşlarını oluşturuyor. Mevcut verilere bakıldığında, Türkiye’de yaklaşık 8 milyon kişinin GSS kapsamında olduğu görülüyor. Bu kitlenin içinde 2 milyondan fazla vatandaş primlerini bizzat kendisi öderken, geri kalan büyük çoğunluğun primleri devlet tarafından sübvanse ediliyor. Ancak ödeme yükümlülüğü kendisinde olan kesimin ekonomik dalgalanmalardan etkilenmesi, borç sarmalını tetikleyen en önemli unsurlardan biri olarak dikkat çekiyordu.
Yeni dönemde prim tutarlarında yeni denge
Af haberiyle sevinen vatandaşları bekleyen bir diğer önemli detay ise güncel prim tutarlarındaki değişim oldu. Geçtiğimiz aylarda yapılan yasal düzenlemelerle, brüt asgari ücret üzerinden hesaplanan GSS prim oranları yüzde 3’ten yüzde 6’ya çıkarılmıştı. Bu artışla birlikte prim yükü önce 780 TL seviyelerinden 1560 TL’ye tırmanmış, 1 Ocak itibarıyla asgari ücretin yeniden belirlenmesiyle de 1981 TL seviyesine ulaşmıştı. Geçmiş borçların temizlenmesi her ne kadar büyük bir ferahlama yaratsa da, yeni dönemin yüksek prim maliyetleri vatandaşların ödeme takvimini yakından takip etmesini gerektiriyor. Bu yasal hamle, geçmişin tozlu raflarındaki borçları temizlerken, gelecekteki sağlık güvencesi için de yeni bir milat niteliği taşıyor.





