Serdar YILMAZ/Türkiye, Tuluhan Tekelioğlu’nu gazete yazıları ve televizyon programlarıyla, fark yaratan gazetecilerden olma yolunda ilerlerken tanıdı. Ancak o da Türkiye şartlarında işsiz gazeteciler arasına katıldı. Yaşananlar onu yıldırmadı, yaşanan krizi, mücadeleci ruhu ortaya koyma fırsatı olarak değerlendirdi. Kadınlar başta olmak üzere kabuğuna sıkışmış birçok insana ilham veren içerikler ortaya koyan, yaşamlarını değiştiren ve çok sayıda kişinin cesareti, umut ışığı olan çalışmalarına geçmeden önce, Tuluhan Tekelioğlu'na ilham veren, bu yönde kendisini yüreklendiren etkileri dinleyelim kendisinden:
“Kendinizi, güçlü yönlerinizi her şey yolunda giderken tanıyamıyorsunuz. Bu nedenle zamanın ruhuna, 22 yıldır ülkeyi yöneten siyasi erke teşekkür ediyorum. 2013 Gezi kırılması, birçok insanın hayatında milattır. Benim de öyle oldu. İşsiz bırakılan 10 bin gazeteciden biriyim. Bu öyle bir kırılmaydı ki, sadece işinizden olmuyorsunuz. İki kitabım iktidar yanlısı bir yayınevinden çıkmıştı. O yayınevi kitaplarımı depolarında sakladı, üzerine kilitler vurdu. Kitaplarımı yıllarca satmadı. Sözleşmemiz sona erdiğinde yeni bir yayınevi ile anlaştım. O yayınevini bastılar, yayınevine dava açtılar, kitaplarımı toplattılar. Zor zamanlarda içimden bir amazon kadının çıktığına tanık oldum. Ananemin hayata karşı geliştirdiği yılmaz mücadele geni, teyzemin cesareti ve annemin iyimserliği bana bulaşmış olmalı! “Karanlığa küfretmek yerine, karanlığa karşı bir mum yak” diyor Tolstoy. İşte ben bunu yaptım. Belgeselcilik tutkumdu. Ona tutundum. Ve mücadeleci ruhumun aslında her kadının içinde olduğunu fark ederek, bunu kadınlara anlatmaya başladım. Anlatım dilim, yine belgeseldi. “Yapabilirsin” belgeselimle Anadolu’da, birçok kadına dokundum. Uçan Sbpürge Kadın Filmleri Festivali’nde ödül aldım bu belgeselle. Kitaplaştırdım. 13. baskısına ulaştı. Hala birçok insana dokunmaya devam ediyor. Kitabı okuyan, filmi izleyen kadın erkek fark etmez, birçok insan eğer yolunda gitmeyen bir şeyler varsa, hayatını değiştirme kararını cesaretle alıyor.”
Birçok belgeseli hayata geçiren Tekelioğlu’nun toplumsal cinsiyet eşitliğini öne çıkaran "Yapabilirsin" belgeseli toplumda önemli bir etki yarattı, övgü ve destek aldı. Yapabilirsin’in fikrinin nasıl oluştuğunu ve kendisini yönelten etkenleri şöyle açıklıyor Tekelioğlu:
“Kadınların ve gençlerin değiştirme gücü olduğuna inanıyorum. Yeter ki kendilerine inansınlar. Yapabilirsin çok güçlü bir kelime. Milyonlarca sinir hücresini yapabilme hedefine odaklıyor. Ben kadınların üzerine bir Karabulut gibi çöken karanlığı kaldırmak istedim. Yapabilirsin belgeseli böyle bir farkındalık yarattı. Nedense bir kurtarıcı bekliyoruz. Gelsin beni kurtarsın, hayatımı değiştirsin, güzelleştirsin. Oysa kurtarıcı aradığımız dünyada kurban olmaya mahkumuz. O kurtarıcı kendimiz olmalıyız. Değişim o adımı atmakla başlar. Korku çok soyut bir kavram. Korkudan kurtulduğumuzda, korkunun yerine cesareti koyduğumuzda dikenli yollar kendiliğinden açılıyor. O dikenli yolları çiçekli yollar haline dönüştüren kadınlara doğru bir yolculuğa çıktım. Anadolu’nun bambaşka yerlerinde yaşayan, bambaşka hayat zorluklarını bertaraf eden, birbirine benzemez 9 kadının hikayelerinden Yapabilirsin belgeseli doğdu. O kadınlardan milyonlarca var bu ülkede. Yeter ki cesareti korkunu önüne koymayı öğrensinler. Ben kendi hayat tecrübemden bu cesareti göstererek nelerin değiştiğini anlatmaya çalışıyorum.”
2 bin bağışçı kazandırdı
Yapabilirsin sonrasında etkili belgeseller, toplumsal bilinci arttırmaya yönelik çalışmalar devam etti. Bunlardan biri olan "Yeni hayat" belgeselini ve bu belgeselin gösteriminin ardından nasıl bir etki yarattını da konuştuk Tekelioğlu ile. Yeni Hayat Belgeseli için bakın neler aktardı:
“Yeni Hayat belgeseli, Dostoyevski’nin şu cümlesi ile başlar; “Başkaları için kendinizi unutursanız, o zaman sizi daima hatırlarlar”. Başkaları için kendilerini unutanların gerçekleştirdiği organ nakli mucizesini anlattım. Yeni hayat Türkiye’ye 2 bin organ bağışçısı kazandırdı. Mutluyum. Ben, ailem, arkadaşlarım, hepimiz organlarımızı bağışladık. Organ nakli mucizesinin kahramanlarından Prof. Dr. Alper Demirbaş, böbrek ve karaciğer naklinde dünya rekorunu kırmış bir hekimdir. Onu yakın zamanda kaybettik. Büyük bir değerdi Türkiye için. İyi ki tanımışım onu. İyi ki bu filmi onunla ve ekibiyle hayata geçirmişim. Türkiye’nin ilk organ nakli belgeselidir. Bir tabuya sevgiyle çomak sokmuştur. Tüm önyargıları kırmıştır”.
Gelecek için üretim
Son çalışmalarında kuraklık, gıda krizi gibi tehditlere dikkat çekmeye çalışıyor Tuluhan Tekelioğlu. Geleceğimiz için daha fazla gecikilemeyeceğine vurgu yapan "Geleceğimiz İçin Üretmeye Değer" belgeseli de gösterime girdi. Kendisi için çok özel bir kişinin de yer aldığı bu belgesel hakkındaki sorularımız üzerine Tekelioğlu şu açıklamaları yapıyor:
“Dünyayı hep birlikte tüketme hızımız, dünyanın kendi kendini yenileme hızının önünde gidiyor. Çocuklarımız için, geleceğimiz için harekete geçme zamanı. Gezegenimizin üzerindeki toprakların 1/3’ü gıda üretilemeyecek şekilde tahribata uğramış durumda. İnsanoğlu gıdasını sağladığı toprağa ihanet etti ne yazık ki…İklim değişikliği yüzünden Türkiye yüzde 23 “Yüksek Çölleşme” riski altında. Modern tarım toprağımızı yordu, hasta etti. Topraklarımız alarm veriyor. Organik madde miktarı çok düşük. Böyle giderse gelecek nesiller gıdaya erişemeyecek.
İşte tüm bu kaygılarla, harekete geçip elini taşın altına koyan insanlarla konuşmak için yola çıktım. Axa Sigorta ile birlikte hayata geçirdiğimiz belgeselimiz, her yaştan insana, topluma, STK’lara, karar vericilere, “Çok geç olmadan sen de artık geleceğin için bir şey yap” diyor. Benim için belgeselimizi değerli kılan bir başka nokta ise, babamın da taşın altına elini koyanlar bilim insanlarından biri olarak belgeselimizde yer alması. Bu film insanoğluna bir uyarı”.
Galası Ekim’de yapılacak
İklim krizi, su krizi gibi gelecekte dünyayı ve ülkemizi bekleyen tehditlerin de yer aldığı belgesel hakkında açıklamalarına şöyle devam ediyor:
“Ayrıca şu an yakın gelecekte bizi vuracak “Su Krizi”ne dikkat çekiyorum. Çok ciddi bir su kıtlığı yaşayacağız. Bir ay boyunca Türkiye’nin farklı bölgelerinde, su havzalarına çekimler yaptım. Karşılaştığım şey ürkütücüydü. Üretici iklim krizinin etkilerini çok daha önceden fark etmiş durumda. Türkiye’de son 20 yıldır uygulanan yanlış tarım politikaları nedeniyle canlıların yaşaması ve hayatın devam için en gerekli olan tatlı suyu kaybetmek üzereyiz. Su kıtlığı ve kirliliği Türkiye’nin yakın gelecekteki en önemli sorunu olacak. Belgeselimizin çekimlerini tamamladık. Eylül sonu, Ekim gibi galasını İstanbul’da yapacağız.
Anneannemin şifacı eli bana geçmiş
Çalışmalarında insanlara dokunuyor, hayatlarının değişebileceğini gösteriyor. Onları, kendileri için, çevresindekiler için, toplum için bir adım atmaya cesaretlendiriyor. Tekelioğlu'na bu konudaki ilham kaynadığını sorduk:
“Hayata karşı doymaz bir merakım var. “İnsan insanın pasını alır” derdi anneannem. İnsan hikayelerini merak ederim. Anneannem gibiyim sanırım. Sonsuz bir iyimserlikle insanın insana iyi geldiğini düşünüyorum. İyi insanları iyi insanlarla buluşturuyorum. İnsani değerlerini koruyan insanların şifacı etkisi olduğuna inanıyorum. Ananem şifacı gibiydi. Komşular açmayan çiçeklerini ona getirirdi. Küsleri barıştırırdı. İşi olmayanlara iş bulurdu. Sanırım onun şifacı eli bana geçmiş. Ben de belgesellerim aracılığıyla insanı insana anlatmaya çalışıyorum. Ve hep umutlu bitiriyorum sonunu”.
Bedel ödetilen kitaplar
5 yılı aşkın süredir piyasaya sürülmeden depolarda saklanan kitapları var Tuluhan Tekelioğlu’nun. Yıllar sonra bazılarının artık raflarda yerini alması üzerine duygularını şöyle aktarıyor:
“40’ında 40 kadın” kitabım, sanki suçlu biri gibi yıllarca depolarda saklı tutuldu. Kitabımı mahkeme kararıyla kurtarmayı başardım. Bu cesaret emsal karar olarak hukuk tarihinde yerini aldı. Diğer yazar dostlarım da bu kararı emsal göstererek kitaplarını kurtarabilirler. Telif hakları avukatım İlker Akbulut’un azmi ve kararlığının davayı kazanmamızda büyük etkisi var. Sıra “50’sinde Erkek” adlı kitabımı kurtarmaya geldi. O da depolarda saklı. Nadir Kitabevi’nde bulmuş bir arkadaşım sahaflarda. Bana getirdi. Şaka gibi. Diğerleri depolarda çürümüş olsa gerek. Gerçeklerden yana bir gazeteci olduğunuz için kitabınıza bedel ödetiyorlar, inanılır gibi değil. “50’sinde Erkek” kitabımın belgeseli hazırlandı ve şu an bu belgesel kendi YouTube kanalımda yer alıyor”.
102 öğrenciye burs oldu
Çektiği belgesellerle hem cesaret ve umut aşılayan hem de ülkemizin ve dünyanın geleceği için atılması gereken adımlara dikkat çeken Tuluhan Tekelioğlu, “Yapabilirsin” Belgeseli ile 102 kız öğrenciye burs sağladı. Tekelioğlu bu projeyi şöyle anlatıyor:
“Bugüne kadar çektiğim belgesellerimin gösterimleri çeşitli festivallerde ödüller aldım, farklı ülkelerde gösterildi. Yapabilirsin’in ABD’deki gösterimleri ile Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin belirlediği 102 kız öğrenciye burs sağladık. İyi ki belgeselcilik yolunda devam ediyorum. TV ekranında boş kameraya bakıp bir şeyler anlatmaktansa, insanların hayatına dokunan belgesel filmlere imza atmak beni daha çok mutlu ediyor”.