9 Eylül Gazetesi'nden Fevzi Efe Sekitmez'in haberine göre; Yenidoğan bebekleri kasten tehlikeye atarak özel hastanelere sevk eden ve SGK üzerinden haksız kazanç sağlayan Yenidoğan Çetesi ile gündeme gelen ‘sağlıktaki ticari hırsın’ ölmek üzere olan yaşlıları da kapsamına aldığı öne sürüldü. Türkiye'nin dört bir yanında açılan palyatif servislerin ticari hedeflerin peşinden gittiğine dikkat çeken Birlik Sağlık-Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol, "Palyatif servislerde ölümü bekleyen yaşlılar üzerinden para kazanıyorlar. Bu konunun araştırılıp, yaşatılan mağduriyetlerin önüne geçilmesi gerekiyor" diye konuştu.

Türkiye daha önce görmediği olaylarla sarsıldı. Gündeme bomba gibi düşen Yenidoğan bebek çetesi, bazı 112 Acil Servis ekipleriyle ortak hareket ederek birçok bebeğin ölümüne neden olduğu soruşturmada ortaya çıktı. Bu olay sonrası aralarında hastane sahibi, başhekim, doktor ve hemşirenin bulunduğu birçok kişi tutuklandı. Sağlıktaki ticari hırsın ağır faturası bu olayla gün yüzüne çıkarken, palyatif servislere ilişkin de iddialar gündeme geldi. Birlik Sağlık-Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol özel palyatif servislerde de yaşlı hastalar üzerinden para kazanıldığı konusunun ciddi şekilde araştırılması gerektiğini vurgularken, İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Nuri Seha Yüksel de bazı sağlık hizmetlerinin devlet eliyle yürütülmesinin önemine dikkat çekerek “Özel sektör işin içine girince bunu ranta çeviren, rant için kendisine devşiren bir sistemi görüyoruz” ifadesini kullandı.

YAŞLILAR DA TİCARETE KURBAN


Birlik Sağlık-Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol, yaşlı insanların ve ölmek üzere olan kişilerin, yoğun bakımdaki yatak kapasitesi yetersizlikleri nedeniyle özel hastane ve bakım bölümlerine sevk edildiklerini, buralarda hem hasta yakınından hem de SGK'dan para alındığını belirti. 
Özel hastanelerdeki palyatif servislerin ödemelerinin yüksekliğini vurgulayan Doğruyol, “Palyatif servisler ölümü bekleyen hastaların yattığı yerlerdir. Palyatif servislerinde bir gecelik yatış ortalama 6-7 bin lira. Hepinizin bildiği hastanelerimiz birer ticarethaneye dönüştü. Somut örnek veremesem de İzmir'de de Türkiye'de de bunun yapıldığını düşünüyorum; Burada yatan hastaların özel hastanelere sevki gerçekleştirilerek SGK'dan para alması durumu söz konusu. Önceden bu çok sık yapılıyordu hala daha yapıldığını düşünüyorum” ifadesini kullandı.


Sağlık hizmetlerinde paranın ön planda olmasının yanlışlığını vurgulayan Doğruyol, “Bebeklerin sevk edilmesi, hastane enfeksiyonu alması, hayatlarını kaybetmesi… Tüm bunlar para hırsıyla bu işi gerçekleştirenler için birer gelir. Amaç para almak, sağlık hizmeti sunmak değil. Onların can olduğunu unutmamak gerekiyor. Yaşam hakkı temel haktır. İnsanların ticarethanelerde hayatlarını kaybetmesi kabul edilebilecek bir durum değil. Yenidoğan ünitelerinde can veren bebeklerde de böyle, palyatif servislerde ölümü bekleyen yaşlılarda da" dedi.

BAŞARI PARAYLA ÖLÇÜLÜYOR


Devlet hastanelerinde de para kazanmanın başarı ölçütü sayıldığının altını çizen Doğruyol "Devlet hastanelerimiz de maalesef yöneticilerin başarıları hastanelerinin kazandığı parayla borç ve gelir seviyesiyle ölçüdür hale geldi. Devletin elindeki hastanelerin bu şekilde değerlendirmesi kesinlikle doğru değil. Sonuçta devletin asli görevi vatandaşların eğitim, sağlık, güvenlik, yardım gibi hizmetleri ücretsiz ve tüm vatandaşlar eşit olarak vermesi" görüşünü aktardı.

'SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM ÖLDÜRDÜ'


Yenidoğan ünitelerini kamunun kendi elleriyle hazırlaması gerektiğini vurgulayan İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Nuri Seha Yüksel de, yenidoğan bebeklere ilişkin gündeme gelen olayları “kabul edilemez” olarak değerlendirdi. Bu konunun uzantısının İzmir'e uzandığına ilişkin henüz bir veri olmadığını ifade eden Yüksel “Yeni doğan ünitelerinin kamunun kendi elleriyle hazırlanması gerekiyor. Özel sektör işin içine girince bunu ranta çeviren, rant için kendisine devşiren bir sistemi görüyoruz. Bu aslında özelleştirme politikalarının sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Daha çok kar etmek ve para kazanmak için bir bebeğin hayatına kast edecek bir sistem var. Bunun hazırlıkları aslında çok eskiye dayanıyor. Bu sistemin geldiğini çok öncelerden gördük ve dedik ki; 'Sağlıkta dönüşüm öldürür'. Ne yazık ki bugün bebek ölümlerini içimiz acıyarak konuşuyoruz" dedi.

Gülten Kışanak’tan 29 Ekim’e Öcalan Çağrısı Gülten Kışanak’tan 29 Ekim’e Öcalan Çağrısı

'İZMİR İL SAĞLIK MÜDÜRÜ AÇIKLAMAK ZORUNDA!'


Sağlık sisteminin 'arızalı' olduğunu belirten Yüksel şunları söyledi;

"Burada sistemsel bir hata var. Kar amacı güden bir sistem yarattılar. Kar amacı güdüldüğü zaman vahşi ve kana susamış, para kazanmak için her yolu mübah gören bir mekanizma yaratılıyor. Ancak kamuoyu eli ile verilen bir sağlık hizmetinde hem planlama, hem denetleme mekanizmasındasınız. İşin içinde para yok, kamuoyu sorumluluğu devlet insanı sorumluluğu var. İşin içinde kar olduğu zaman bütün dünyada olayın rengi değişiyor. Gözünü para bürümüş insanların can almaktan çekinmediği bir noktadayız. Özelleştirmenin sonucunu en acı şekilde yaşadık. Bu konuda ailelerin haklı kaygılarının giderilebilmesi adına İzmir Sağlık Müdürlüğü'nden bir açıklama yapılması önemli. Bu sağlık hizmetini özenle veren, mesleki ve etik değerlere sıkı sıkıya bağlı olan tüm sağlık kurumlarını, hekim ve sağlık çalışanlarını açıklaması aileleri de rahatlatacaktır."

Muhabir: Fevzi Efe Sekitmez