Doğum gününde cüce çalıştıran Lamine Yamal’a soruşturma
Doğum gününde cüce çalıştıran Lamine Yamal’a soruşturma
İçeriği Görüntüle

Türk edebiyatının tabu yıkan kalemi, 82 yaşında hayata veda eden Pınar Kür, ardında fırtınalar koparan eserler ve aydın bir miras bıraktı. Sadece romanlarıyla değil, edebiyatın köklü bir ailesinden, Halide Nusret Zorlutuna'nın yeğeni olmasıyla da dikkat çeken Kür'ün, yasaklanan kitabı "Asılacak Kadın"dan postmodernizmin öncüsü olmasına uzanan hayatı, bir dönemin entelektüel ve toplumsal mücadelesinin adeta bir özetidir.

55Ea6846F018Fbb8F87De613

Pınar kür kimdir kısaca hayatı?

Türk edebiyatı, en cesur ve en özgün seslerinden birini, Pınar Kür'ü 15 Temmuz 2025'te kaybetti. 82 yıllık yaşamına sayısız roman, öykü, çeviri ve akademik çalışma sığdıran Kür, sadece yazdıklarıyla değil, duruşuyla, entelektüel birikimiyle ve edebiyat dünyasında açtığı derin izle de her zaman hatırlanacak bir isim oldu. 15 Nisan 1943'te Bursa'da, kelimelerin ve fikirlerin her zaman başrolde olduğu bir ailede dünyaya gözlerini açan Kür'ün kaderi, daha o günlerden çizilmiş gibiydi. Azeri kökenli, yetenekli bir matematik ve Fransızca öğretmeni olan babası Behram Kür ile öğretmen ve yazar annesi İsmet Kür, ona sadece bir soyadı değil, aynı zamanda sorgulayan, araştıran ve korkusuzca ifade eden bir karakter mirası bıraktı.

P1C Ux V3 R T0 C Ah M Xc2 Eui A

Eğitim hayatı, onun entelektüel kimliğini şekillendiren en önemli basamak oldu. Robert Kolej'i bitirdikten sonra lisans eğitimi için önce New York'taki Queens College'a, ardından İstanbul'daki Boğaziçi Üniversitesi'ne devam etti. Ancak onun akademik tutkusu burada durmadı. Edebiyatın kalbinin attığı Paris'e giderek, dünyaca ünlü Sorbonne Üniversitesi'nde karşılaştırmalı edebiyat alanında doktorasını tamamladı. Türkiye'ye döndüğünde, 1971-1973 yılları arasında Ankara Devlet Tiyatrosu'nda dramaturg olarak görev alması, onun edebiyatın sahne sanatlarıyla olan ilişkisini de ne kadar önemsediğini gösteriyordu. Daha sonraki yıllarda ise bu birikimini genç nesillere aktarmak için İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde yüzlerce öğrenciye ışık tutan bir öğretim görevlisi olarak kürsüye çıktı. 1984 yılında, "Akışı Olmayan Sular" adlı öykü kitabıyla Sait Faik Hikâye Armağanı'nı kazanması, onun sadece roman türünde değil, öyküde de ne kadar yetkin bir kalem olduğunun bir göstergesiydi.

Pınar kür kimin yeğeni?

Pınar Kür'ün edebiyatla olan bağı, sadece kişisel bir tercih veya eğitimle sınırlı değildi; bu, adeta genlerinde taşıdığı bir mirastı. Annesi İsmet Kür, kendi başına başarılı bir yazar olmasının yanı sıra, Cumhuriyet döneminin en önemli kadın şair ve yazarlarından, "Git Bahar" şiiriyle hafızalara kazınan Halide Nusret Zorlutuna'nın kız kardeşiydi. Bu bağ, Pınar Kür'ü doğrudan doğruya Türk edebiyatının en köklü ve üretken ailelerinden birinin parçası yapıyordu. Pınar Kür, büyük teyzesi Halide Nusret'in yeğeniydi. Bu aile ağacı, bir başka önemli romancı olan Emine Işınsu'nun da onun kuzeni olduğu anlamına geliyordu. Böyle bir çevrede büyümek, evdeki sohbetlerin bile edebi tartışmalarla geçtiği bir atmosferde yetişmek, onun kaleminin neden bu kadar güçlü ve entelektüel olduğunun da bir açıklamasıdır. O, kelimelerin gücünü ve sorumluluğunu daha çocuk yaşta öğrenmişti.

Pınar kür hangi akıma aittir?

Pınar Kür, sadece ele aldığı konularla değil, aynı zamanda kullandığı anlatım teknikleriyle de Türk edebiyatına yenilikler getiren bir yazardı. Eserleri, edebiyat eleştirmenleri tarafından genellikle postmodern akım içinde değerlendirilir. O, klasik romanın doğrusal anlatı yapısını kırmaktan çekinmedi. Zaman ve mekân algısıyla oynadı, farklı anlatıcı seslerine yer verdi ve okuru kurgunun bir parçası haline getiren üstkurmaca gibi teknikleri ustalıkla kullandı. Kür'ün eserlerinin merkezinde her zaman kadın ve onun bireysel varoluş mücadelesi yer aldı. Bu yenilikçi tavrının en belirgin örneği, onun polisiye türüne getirdiği özgün yorumdu. "Bir Cinayet Romanı", "Sonuncu Sonbahar" ve "Cinayet Fakültesi" adlı eserlerinden oluşan polisiye üçlemesi, sıradan birer katil kim hikayesi değildir. Kür, bu romanlarda polisiye türünün bilinen kalıplarını alır ve onları ters yüz ederek bireyin iç dünyasındaki karanlığı, toplumun ikiyüzlülüğünü ve entelektüel dünyanın çekişmelerini sorgulayan felsefi metinlere dönüştürür.

Pınar kür asılacak kadın kaç sayfa?

Eğer Pınar Kür'ün kariyerinde tek bir eser öne çıkarılacaksa, bu şüphesiz ki 1979'da yayımlanan ve adeta bir bomba etkisi yaratan "Asılacak Kadın" olurdu. Bu roman, kendisinden yaşça büyük, zengin ve sadist bir adamla evlendirilen genç bir kadının, maruz kaldığı fiziksel ve psikolojik şiddete karşı isyanını ve sonunda kocasını öldürmesini anlatır. Yayımlandıktan kısa bir süre sonra, dönemin sıkıyönetim mahkemeleri tarafından "müstehcenlik" gerekçesiyle toplatıldı ve hakkında dava açıldı. Bu yasaklama kararı, Pınar Kür'ü bir anda Türkiye'nin en çok konuşulan yazarı haline getirdi. Bugün bile okurların en çok merak ettiği konulardan biri, bu kült romanın kaç sayfa olduğudur. Kitabın sayfa sayısı, basıldığı yayınevine göre farklılık göstermektedir. Örneğin, Everest Yayınları baskısı 134 sayfa iken, Can Yayınları tarafından yapılan bazı baskıları 151 ile 200 sayfa arasında değişebilmektedir.

Kaynak: haber merkezi