Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, uluslararası güvenliği tehdit eden kritik bir karara imza attı. Yeni doktrin, Rusya’nın balistik füze saldırısına uğraması durumunda nükleer silahlarla yanıt verilmesine olanak tanıyor. Bu karar, dünya genelinde büyük bir endişeye yol açtı.

İnsansız hava araçları ve savaş uçakları da kapsamda

Yeni doktrine göre, Rusya’ya yönelik sadece balistik füze saldırıları değil, aynı zamanda insansız hava araçları veya savaş uçaklarıyla yapılan saldırılar da nükleer yanıt kapsamında değerlendirilecek. Bu durum, askeri operasyonların stratejik denklemini daha karmaşık hale getiriyor.

İttifaklar hedefte

Putin’in onayladığı belgede, bir ittifak üyesi tarafından Rusya’ya yapılan saldırı durumunda, sadece saldırıyı gerçekleştiren ülkenin değil, o ittifakın tüm üyelerinin saldırgan taraf olarak değerlendirileceği ifade edildi. Bu hüküm, uluslararası ilişkilerdeki gerilimi daha da artırabilecek nitelikte.

Güvenlik Konseyi’nden dikkat çeken açıklamalar

25 Eylül’de Güvenlik Konseyi üyeleriyle yaptığı toplantıda Putin, değişen askeri-politik koşullara dikkat çekerek şunları söylemişti:
“Durumun gelişimini tahmin etmek ve stratejik planlama belgelerini güncel gerçeklere uyarlamak önemli.”

Netanyahu’ya suikast iddiası! Özel konutuna işaret fişeği atıldı Netanyahu’ya suikast iddiası! Özel konutuna işaret fişeği atıldı

Bu açıklama, yeni doktrinin sinyallerini önceden vermişti.

Küresel etkiler ve nükleer gerilim

Rusya’nın bu adımı, özellikle Ukrayna savaşıyla gerilen uluslararası ilişkilerde tansiyonu daha da yükseltti. Batılı devletler, Rusya’nın bu hamlesini yakından takip ederken, NATO ve diğer ittifakların tepkileri merakla bekleniyor.

Uzmanlar, bu kararın nükleer caydırıcılığı artırabileceğini ancak aynı zamanda küresel bir nükleer kriz riskini de beraberinde getirebileceğini belirtiyor.

Dünya diken üstünde

Putin’in bu kararı, uluslararası toplumu nükleer savaş olasılığı konusunda bir kez daha düşündürdü. Özellikle ittifakların hedef alınması, olası bir krizin bölgesel sınırların ötesine taşınabileceği endişesini doğuruyor. Diplomatik girişimlerin bu süreçte nasıl bir rol oynayacağı ise belirsizliğini koruyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ