Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu, AKP Samsun Milletvekili Mehmet Muş'un başkanlığında toplandı. Adalet Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesinin görüşülmesi amacıyla toplanan komisyonda, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç bir sunum yaptı.

‘ANAYASASI FİİLEN ASKIYA ALINMIŞ BİR ÜLKENİN MECLİSİNDE UTANMADAN ADALET KONUŞUYORUZ’

TİP Sözcüsü Sera Kadıgil de Adalet Bakanlığı bütçe görüşmelerinde bir konuşma yaptı.

AKP'li Saygılı'dan Özel'e: Festivallerden başını kaldırıp İzmir’e vakit ayırdı! AKP'li Saygılı'dan Özel'e: Festivallerden başını kaldırıp İzmir’e vakit ayırdı!

“Sözlerime başlamadan önce 9 yıl önce aydınlatılamayan değil, aydınlatılmayan bir cinayette katlettikleri Diyarbakır Baro Başkanımız Tahir Elçi'yi rahmetle ve özlemle anmak istiyorum. Gündem Adalet Bakanlığı'nın bütçesi, bu benim 6’ıncı bütçem, artık kendimi tekerlekteki bir hamster gibi hissediyorum. Siz de vekillik yaptınız, siz de öyle hissediyorsunuz ve bence bakarken de öyle hissediyorsunuz. Rejim tarafından anayasası fiilen askıya alınmış bir ülke Meclis’inde utanmadan adalet konuşuyoruz. Sunumunuzun giriş bölümünde ‘Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru getirdik, insan hakkı ihlallerinde etkin bir yol açtık’ deyip, sonra Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamayan Akın Gürlek’i önce yardımcısı sonra İstanbul'a başsavcı atayan bir bakanla adalet konuşuyoruz.

‘ANAYASAYI ASKIYA ALMIŞ REJİMLE YENİ ANAYASA TARTIŞMAK SİYASET DEĞİL VATANA İHANETTİR’

Anayasa Mahkemesi’nin 2 temel görevi var: Biri norm denetimi, biri bireysel başvuru. İptal edilen sözde maddelerini dalga geçer gibi evirip çevirip getirdiğiniz bir Meclis’te biz oturduk adalet konuşuyoruz. 3, ihlal kararına rağmen vekilliğini düşürdüğünüz Can Atalay şu an Silivri'de siyasi bir esir olarak tutulurken siz bunu sunuma yazmaya gerçekten hiç utanmıyor musunuz? Sadece size değil bütün bürokratlara soruyorum, bir değil, 2 değil, 3 adet Anayasa Mahkemesi kararı var, seçilmiş bir milletvekili şu an Silivri'de esir, siz burada oturmuşsunuz, ‘Anayasa Mahkemesi’ne etkin başvuru yolu açtık’ diye masal anlatıyorsunuz. Bir de şunu söyleyeceğim, yatıp kalkıp yeni anayasa duasına çıkıyorsunuz. Bunu sadece size söylemeyeceğim, Meclis’te temsil edilen tüm siyasi partilere söylüyorum: Anayasayı fiilen askıya almış bir rejimle oturup yeni anayasa tartışmak siyaset değil benim gözümde vatana ihanettir.

‘SARAY REJİMİ’NİN SUÇLARINI FİNANSE ETMEK İÇİN VERGİLERİMİZDEN 355 MİLYON LİRA AYIRIYORUZ’

Anayasa Mahkemesi’ni geçtik Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gelelim. Kararlarını uygulamamakla övünüp sonra da yaptığınız hukuk katliamlarının bedelini vergilerimizle ödemeye kalktığınız bir bütçede biz adalet konuşuyoruz. Arkanızdadır muhtemelen İnsan Hakları Daire Başkanı, 355 milyon lira bütçesi var, biz bununla ne yapacağız Sayın Tunç? Sizin hukuka aykırılıklarınızı tespit eden AİHM’in tazminatlarını ödeyeceğiz. Niye biz bunu vergilerimizden ödüyoruz? Çocuklara bir öğün yemek veremezken, Saray Rejimi’nin suçlarını finanse etmek için vergilerimizden 355 milyon lira ayırıyoruz.

‘NE KADAR KADIN DÜŞMANI VARSA SOKAĞA SALDIĞINIZ, SONRA DA ÇIKIP ‘CEZASIZLIK ALGISI YARATIYORLAR’ DİYE SIZLANDIĞINIZ BİR ORTAMDA ADALET KONUŞUYORUZ’

Bilinçli adımlarla ‘infaz düzenlemesi’ adı altında ne kadar kadın düşmanı varsa sokağa saldığınız, sonra da çıkıp ‘Cezasızlık algısı yaratıyorlar’ diye sızlandığınız bir ortamda adalet konuşuyoruz. Eşi ölümle tehdit eden erkeğin yatarı yok bu ülkede, yaralayan bir erkeğin yatarı yok bu ülkede, ısrarlı takipte bulunan bir erkeğin yatarı yok, cinsel tacizde bulunan bir erkeğin yatarı yok, peki sonuç ne oluyor? 19 yaşında 26 sabıkası olan biri İstanbul'un göbeğinde bir kadın polisi katledebiliyor. Eylül'de İzmir'de 34 kadın öldürülmüş, 31’inin evvelden sabıkası var. Ya daha evvel 2 tane evli olduğu kadını öldürdüğü için ceza evinde olan ve pandemiyle salıverdiğiniz bir erkek çıkıp 3’üncü kadın cinayetini işliyor, siz burada bize ‘Kadına yönelik şiddetle sıfır tolerans’ diye masal anlatmaya devam ediyorsunuz. Adaletin nadiren tesis edildiği örneklere de gelmek istiyorum. Artık tek bir ihtimal var çünkü, sosyal medyada o ya da bu şekilde gündem olabilmek. Hani böyle bağımsız ve aşırı tarafsız bir yargımız var ya, mesela Beyoğlu'nda sokak ortasında 2 tane cani bir kadına tecavüz girişiminde bulunuyor, gözaltına bile alınmadan serbest bırakılıyor. Sosyal medyada ses çıkınca bir anda tutuklanabiliyorlar. Ya da gencecik bir kadın teğmen, eğer bağlılığı Saray’a değil bu ülkenin kurucu liderine ise tecavüzle tehdit edilebiliyor. Ne oluyor? ‘İfade özgürlüğü’ diye karar alınıyor. Sosyal medyada laf olunca Adalet Bakanlığı devreye giriyor. Soruşturma bir anda açılıveriyor. Ne kadar bağımsız ve ne kadar da tarafsız bir yargımız var… Böyle utanç verici bir ortamda biz şu anda adalet arıyoruz!

‘SUNUMA HADİSLE BAŞLADINIZ, BİN YIL İBADET ETSENİZ BU GÜNAHLARDAN ARINAMAYACAKSINIZ’

Her Allah'ın günü adliyelerde skandal haberler patlayan bir ortamda adalet arıyoruz. Hakkında on yıllardır süren davalar olan insanlar belediye başkanı seçilince bir anda, bir günde kararları çıkıp yerlerine kayyuma tanıyor, biz bu ortamda adalet konuşuyoruz. Son olarak şunu söyleyeceğim, niye böyle oluyor biliyor musunuz? 65 yaşına gelen hakim ve savcılar bu ülkede yaş haddinden zorunlu olarak emekli oluyor değil mi? Ya da 70 yaşında bir yurttaş kendine ait bir evi satmak istese ne yapıyor? Akli melekeleri yerinde mi diye gidip heyetten rapor alması gerekiyor. Ama biz 70 yaşındaki Erdoğan'ın, 76 yaşındaki Bahçeli’nin desteğiyle, tek imzayla, kendisine değil bu halka ait ormanları, nehirleri, madenleri, fabrikaları satıp savabildiği bir rejimde hukuk konuşuyoruz. Yani sunumunuza bir hadisle başladınız, demişsiniz ki ‘Bir saat adaletle hükmetmek bir sene ibadetten hayırlıdır’. Ben buradan üzülerek söylüyorum, bin yıl ibadet etseniz bu günahlardan arınamayacaksınız.”

Kaynak: BÜLTEN