ÖMER CEYLAN- Armağan Çağlayan, yeni tek kişilik gösterisi "Seyfi Bey" ile sahnelere bambaşka bir derinlik getiriyor. İzleyiciyi, Türkiye'nin kahkahalarla hatırladığı Huysuz Virjin'in, yani Seyfi Dursunoğlu'nun hiç bilinmeyen, hüzünlü ve bir o kadar da isyan dolu dünyasına taşıyor. Bu, sadece bir anma değil; kahkahaların ardına gizlenmiş bir dramın, uygulanan anlamsız sansürlerin ve bir ustanın kimsenin bilmediği sırlarının cesurca sahneye konulduğu, seyirciyi ağlama krizlerine sokan bir saygı duruşu.

4A0Eead0 11E1 47E5 9B99 A53Da28C8539

Otizmli gençler İZMAR’da iş başı yaptı: İzmir’den örnek bir istihdam modeli
Otizmli gençler İZMAR’da iş başı yaptı: İzmir’den örnek bir istihdam modeli
İçeriği Görüntüle

Televizyon dünyasının sivri dilli jüri üyesi, YouTube'un merak edilenlerini soran başarılı programcısı Armağan Çağlayan, bu kez tüm kimliklerini bir kenara bırakıp, ustası ve dostu Seyfi Dursunoğlu'na olan vefa borcunu ödemek için sahnede. "Size Anlatacaklarım Var" isimli ilk gösterisinin ardından, "Seyfi Bey" ile bambaşka bir limana demir atan Çağlayan, izleyiciyi kahkahalarla hatırlanan Huysuz Virjin'in parlak ışıklarının ardındaki karanlık kulise, Seyfi Dursunoğlu'nun ta kendisine götürüyor. Bu bir komedi oyunu değil; aksine, bir ikonun son yıllarında yaşadığı çaresizliğin, uğradığı acımasız sansürün ve sadece en yakınına anlattığı sırlarının bir dökümü. Seyirciyi şaşırtan, sarsan ve en nihayetinde gözyaşlarına boğan bu performans, bir tiyatro oyunundan çok daha fazlası; bir dostun, ustasına sunduğu hüzünlü bir teşekkür mektubu.

Sahnede Armağan değil, Seyfi Dursunoğlu var

Oyun, 2007 yılında Günay Gazinosu'nun kulisinde başlıyor ve bizi doğrudan Seyfi Dursunoğlu'nun dünyasına çekiyor. Armağan Çağlayan'ın bir oyuncu olmamasına dair ilk baştaki tereddütler, dakikalar ilerledikçe yerini büyük bir hayranlığa bırakıyor. Çağlayan, sahnede öylesine bir metamorfoz geçiriyor ki, bir süre sonra seyirci karşısındakinin Armağan Çağlayan olduğunu unutup, sanki yıllardır sahnelerde izlemeye alıştığı usta bir aktörün canlandırdığı Seyfi Dursunoğlu'nu görmeye başlıyor. Bu, sadece iyi bir ezber veya başarılı bir taklitten ibaret değil; ustasının ruhunu anlama, onun acısını hissetme ve bu duyguyu seyirciye geçirebilme yeteneğinin bir sonucu. Çağlayan, bu performansıyla sadece iyi bir anlatıcı değil, aynı zamanda duyguları bedeniyle ve sesiyle aktarabilen güçlü bir sahne insanı olduğunu da kanıtlıyor.

5F1294D52Af1070E1019D276 602F44D653B0F

Kimsenin bilmediği sırlar oyunda anlatılıyor

Gösteriyi bu kadar özel ve sarsıcı kılan en önemli unsurlardan biri de, içeriğinin büyük ölçüde Seyfi Dursunoğlu'nun bizzat Armağan Çağlayan'a anlattığı, hiçbir gazete veya magazin programının bilmediği çok özel anılara dayanması. Bu sırlar, Huysuz'un kamusal kişiliğinin ardındaki gerçek Seyfi Bey'i, onun kırılganlıklarını, korkularını ve hayal kırıklıklarını ortaya koyuyor. Çağlayan, bu sırları bir dedikodu malzemesi olarak değil, ustasının insanı yönünü daha iyi anlatabilmek için bir araç olarak kullanıyor. Oyunda, bu iki farklı dünyanın insanının yollarının nasıl kesiştiğini, aralarındaki dostluğun nasıl filizlendiğini öğrenmek ise gösterinin en dokunaklı anlarından birini oluşturuyor.

B46F553D 51Df 4595 8F55 547227Ef384A

Gözyaşlarıyla biten bir saygı duruşu

"Seyfi Bey", hazırlıklı olmayan seyirciyi finalde adeta bir duygu seline boğan bir etkiye sahip. Kahkahalarla girilen salondan, durdurulamayan bir ağlama kriziyle çıkmak işten bile değil. Oyun bittiğinde, arkalara dönüp bakıldığında birçok seyircinin aynı durumda olduğunu görmek, anlatılan hikayenin ne kadar evrensel ve dokunaklı olduğunun bir kanıtı. Usta sanatçı Cemal Kadri Kınoğlu'nun rejisi ve sahnede Çağlayan'a eşlik eden Sedat Bilenler'in de katkısıyla, "Seyfi Bey" sadece bir tiyatro oyunu olmaktan çıkıp, vefanın, dostluğun ve bir sanatçının onur mücadelesinin unutulmaz bir manifestosuna dönüşüyor. Armağan Çağlayan, bu gösteriyle sadece ustasına olan borcunu ödemiyor, aynı zamanda Türkiye'nin kültürel belleğine de silinmez bir not düşüyor.

S 5Faa98C132Dc19B7Fccf0Afe76F23A616264E4F3

“Ben hiç risk almıyor muyum?!
Tam 35 yıldır bu ülkede kadın kılığında sahneye çıkıyorum!
Allah aşkına çocuklar;
ben hiç risk almıyor muyum?”

2007 yılında bir kış gecesi, Günay Restoran’da Seyfi Dursunoğlu’nun kulisi…

Seyfi Bey birazdan sahne almak için, hayatının yarısı boyunca hemen her gece yaptığı gibi Huysuz Virjin’e dönüşmek
Ne var ki, gelen bir telefon haberi sadece o gecenin değil; zamanın seyrini değiştirir.

165800 1

Kaynak: ÖMER CEYLAN