Gece yarısı perdeler takıldı, peyzaj düzenlemeleri sessizce ilerliyor, binada yavaş yavaş yapılan düzenlemelerle hazırlık yapılıyor. İzmir Çiğli’nin Güzeltepe Mahallesi’nde Süleymancılar tarikatına bağlı olduğu belirtilen Kuran İlimlerine ve Milli Kültüre Hizmet Vakfı tarafından açılmak istenen yurda, mahalle halkı tepkili. Hafta sonu Çiğli Halk Temsilcileri Meclisi çağrısıyla cemaat ve tarikatların mahalleye yerleşmesine karşı ”Gericiliğe Karşı Mahalle Kürsüsü” başlıklı bir etkinlik düzenlendi.
Veliler, öğretmenler, mahalle sakinleri, demokratik kitle örgütlerinden temsilcilerin de katılımıyla düzenlenen buluşmada “Tarikatın kapatılması için suç duyurusunda bulunduk, dilekçeler verdik. Bunların tamamı cumhuriyet zeminini yerle bir etmek, laiklik kavramının içini boşaltmak için yapılıyor. Buna karşı birlikte mücadele etme sorumluluğumuz var. Gerici bir müfredatla karşı karşıyayız. Sermaye-tarikat seferberliğiyle karşı karşıyayız.” Denilerek mahalle halkıyla birlikte mücadele vurgusu yapıldı.
Dokuzeylül.com’dan Özge Uyanık’ın sorularını yanıtlayan Çiğli Halk Temsilcileri Meclisi sözcüsü Avukat Emel Diril, yurda ilişkin verdikleri dilekçeler ve yapılan suç duyurularıyla ilgili henüz bir dönüş almadıklarını belirtti. Diril, "Verilen dilekçelerle ilgili henüz bir gelişme yok. Savcılıktan yapılmış bir işlem ya da bize ulaşan bir tebliğ henüz yok. Hâlâ bekliyoruz" dedi.
Buna rağmen yurt binasında bazı faaliyetlerin gece saatlerinde gerçekleştirildiğini gözlemlediklerini belirten Diril, şu ifadeleri kullandı:
“Örneğin yurdun perdeleri kısa bir süre önce takıldı, ancak bunu açıktan yapmıyorlar. Daha önce bu perdeler yoktu. Büyük ihtimalle, Çiğli Halk Temsilcileri Meclisi’nin çağrısı ve mahalle halkının tepkisini bildikleri için işleri gece yapıyorlar. Mahalle sakinleri olarak, eve giderken bu yolu kullandığımızda bazı değişiklikleri fark edebiliyoruz. Örneğin, yurt çevresinde bir hazırlık süreci var. Büyük bir toprak çalışması ve peyzaj düzenlemeleri yapıldığını görüyoruz. Ancak şu ana kadar herhangi bir öğrenci giriş çıkışı görmedik.
Halk hâlâ tepkili. Orada böyle bir yurt inşa edilmiş olmasından ve faaliyete geçme ihtimalinden dolayı tepkiler var. Çiğli Belediyesi'ne bu konuda dilekçe de verdik ancak hâlâ bir yanıt alamadık. İnşaatın başlatılması için öncelikle yapı ruhsatı alınması gerekiyor. Çiğli Belediyesi, bu yurt için 2020 yılında yapı ruhsatı vermiş. Şu anda binanın dışarıdan bakıldığında tamamlanmış olduğu ve kullanıma hazır hale geldiği görünüyor. Sadece dış peyzaj düzenlemeleri sürüyor. Ancak buranın kullanılabilmesi için oturma ruhsatının da alınması gerekiyor ve bu da yine Çiğli Belediyesi tarafından verilmek zorunda. Projeyi görmeden buranın imara aykırılıklarını tespit etmek zor. Yangın merdiveni gibi unsurların olup olmadığını da göremiyoruz. Yönetmelik değiştiği için bazı düzenlemeler içeride yapılabiliyor. Doğal olarak, bu yapının imara aykırı olduğunu düşünerek başvuruda bulunduk, ancak henüz bir dönüş almadık."
“Mahallede ATM bile yok”
Diril, Güzeltepe Mahallesi'nin eğitim ve kamu hizmetleri bakımından ciddi eksiklikleri olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu:
“Güzeltepe Mahallesi, Çiğli’nin nispeten yoksul mahallelerinden biri. Çiğli, Anadolu Caddesi ile ikiye bölünüyor. Caddenin alt kısmındaki mahallelere daha fazla yatırım yapılıyor. Ancak Güzeltepe’de lise yok, devlet yurdu yok, kreş yok. Buna rağmen Süleymancılar cemaatine ait bir yurt yapılıyor.
Seçim dönemlerinde kapalı pazar yeri, lise, kreş gibi sözler verildi ancak bunlar hâlâ gerçekleşmedi. Örneğin, Ataşehir’de bir pazar yerine mescit sözü verilmiş ve iki hafta içinde tamamlanmış. Ancak Güzeltepe’de halkın ihtiyacı olan yatırımlar yapılmıyor. Mahallede ATM bile yok, insanlar para çekmek için Çiğli merkeze gitmek zorunda kalıyor. Yani halkın günlük yaşamını kolaylaştıracak yatırımlar eksikken, buraya bir tarikat yurdu yapılması halkta tepki yaratıyor."
Bu yurt hangi öğrenciler için yapılıyor?
Diril, yurdun hangi öğrenciler için yapıldığına dair soru işaretleri olduğuna vurgu yaparak
“Burada lise yok, üniversiteye yakın bir bölge de değil. Güzeltepe’ye en yakın yükseköğretim kurumu Katip Çelebi Üniversitesi, ancak burası yurt için de o kadar yakın bir mesafede değil. Yürüyerek veya tek vasıtayla gidilebilecek kadar kısa değil. Yani mahallede devlet okulu, lise, kreş gibi temel ihtiyaçlar karşılanmamışken, kime hizmet edeceği belli olmayan bir tarikat yurdu yapılması kabul edilemez.” Dedi.
“Güzeltepe bilinçli olarak seçiliyor”
Eğitim Sen 2 No'lu Şube Başkanı Zeliha Danyeli ise bölgede devlet okulları ve yurtlar yerine cemaat yurtlarının açılmasını eleştirerek şu ifadeleri kullandı:
“Güzeltepe, yoksul ailelerin yoğun olarak yaşadığı bir bölge. Buraya bir cemaat yurdu yapılması da bilinçli bir tercih gibi görünüyor. Çünkü çok iyi biliniyor ki, bu bölgelerde aileler çocuklarının eğitim masraflarını karşılamakta zorlanıyor. Burada açıkça bir fırsatçılık söz konusu. Ailelerin çaresizliğinden faydalanılarak, çocukların cemaat yurtlarına yönlendirilmesi sağlanmaya çalışılıyor.
Halbuki, bu bölgede tam donanımlı devlet okulları inşa edilerek, mevcut okullar iyileştirilerek, öğrencilere sağlıklı bir eğitim ortamı sunulabilir. Böylece tüm çocuklar eşit eğitim hakkına kavuşabilir. Ama burada bilinçli bir şekilde yoksul ailelerin yaşadığı bölgelerin seçildiğini düşünüyoruz."
Aileler çocuklarının barınma, ısınma, beslenme, eğitim ve öğretim masraflarını karşılamakta gerçekten ciddi sorunlar yaşıyor. Bu sorunlar bazen aileleri çaresizliğe itiyor ve bu çaresizlik, onları cemaat yurtlarına yönlendirebiliyor. Bu çaresizliği fırsata çeviren cemaat yurtları, etkinlikler ve genç zihinleri istedikleri şekilde yönlendirme fırsatı elde ediyorlar. Oysa sosyal bir devletin, çocukların tüm eğitim ve öğretim ihtiyaçlarını karşılaması gerekir. Ancak ne yazık ki, Türkiye’de böyle bir sosyal devlet anlayışı tam anlamıyla hayata geçirilmediğinden, çocuklarımız bu tür cemaat yurtlarının kurbanı olabiliyor."
“Devlet okullarına bütçe ayrılsın”
Milli Eğitim Bakanlığı’nın sorumluluğunu hatırlatan Danteli şu ifadelerle çağrı yaptı:
"Biz hâlâ Karaman’da, Aladağ’da yaşanan olayları unutmadık. Bu tür yurtlarda kalan çocuklar, yaşları gereği kendilerini koruyamayacak kadar küçük olabiliyorlar. Ayrıca yaş farkları ve denetimsizlik, çocukları istismara ve şiddete açık hale getiriyor. Bu nedenle her zaman vurguladığımız gibi, çocukların eğitim ve öğretim masraflarını karşılamak, sosyal devletin en temel görevlerinden biridir. Bu sorumluluk hem Türkiye’nin anayasasında hem de imzacısı olduğu uluslararası sözleşmelerde devlete verilmiştir. Bu sorumluluk bir an önce yerine getirilmelidir."
Ne yazık ki, devlet okullarına yeterli bütçe ayrılmadığı için her geçen gün altyapı ve donanım açısından daha da geri gidiyorlar. Bununla birlikte, eğitim sisteminin her geçen gün daha da dinselleştirildiğini gözlemliyoruz. Bu nedenle özellikle seküler aileler, çocuklarını özel okullara yönlendirme eğiliminde. Eğitim hem piyasalaştırılıyor hem de dinselleştiriliyor. Devlet, bir an önce kendi sorumluluğunu yerine getirerek, tüm çocukların demokratik, laik, bilimsel, kamusal ve toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı bir eğitim hakkına erişmesini sağlamalıdır. Bunun için gerekli bütçeyi ayırmalı ve somut adımlar atmalıdır."