Türkiye ekonomisinde son dönemde art arda yaşanan iflas haberlerine bir yenisi daha eklendi. Tekstil sektörünün köklü ve önde gelen firmalarından biri olan Atak Kumaş Tekstil, konkordato sürecinin ardından resmen iflas ettiğini açıkladı. "Dev üretici" olarak bilinen ve sektörde önemli bir yere sahip olan şirketin iflası, piyasalarda şok etkisi yaratırken, ekonomistlerden de kritik uyarılar gelmeye başladı. Özellikle ekonomist İris Cibre, bu iflasın basit bir olay olmadığını, uygulanan sıkı para politikasının bir sonucu olduğunu ve zincirleme bir etkiyle daha büyük bir krizi tetikleyebileceğini söyledi.

Atak Kumaş Tekstil'in iflası, sadece bir şirketin ticari faaliyetlerini sonlandırması anlamına gelmiyor. Bu gelişme, arkasında yüzlerce işsiz kalan çalışanı, alacaklarını tahsil edemeyecek onlarca tedarikçi firmayı ve sektörde giderek artan bir güvensizlik ortamını bırakıyor. Cibre'nin "domino etkisi" olarak nitelendirdiği bu süreç, bir şirketin batışının, kendisiyle iş yapan diğer firmaları da nasıl peşinden sürükleyebileceğini gözler önüne seriyor.

Cibre'den çarpıcı analiz: "sistemden yanlış zamanda çıkarıldılar"

Yaşanan bu sarsıcı gelişmenin ardından ekonomist İris Cibre, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımla dikkatleri uygulanan ekonomi politikalarına çekti. Cibre, bu tür iflasların "zombi şirketlerin ayıklanması" olarak görülmesinin büyük bir yanılgı olduğunu belirterek, mevcut sıkı para politikasının zamanlamasını sert bir dille eleştirdi.

Memurun sofrası ateş pahası
Memurun sofrası ateş pahası
İçeriği Görüntüle

Cibre'ye göre, finansal olarak zor durumda olan ve "zombi" olarak nitelendirilebilecek şirketlerin sistemden çıkarılması, ekonominin sağlığı için gerekli olsa da, bu operasyonun doğru zamanda yapılması hayati önem taşıyor. Ekonomist, "Bu tür firmalar, talep koşullarının güçlü olduğu dönemlerde sistemden kontrollü şekilde çıkarılmalıydı. Şimdi batmaları domino etkisi yaratabilir" ifadelerini kullanarak, mevcut daralma ortamında yaşanan bir iflasın, ekonominin geneline yayılma riskinin çok daha yüksek olduğunu vurguladı.

Ekonominin canlı olduğu, talebin yüksek seyrettiği ve kredi koşullarının daha gevşek olduğu bir dönemde yaşanacak bir iflasın, diğer firmalar tarafından daha kolay absorbe edilebileceğini belirten Cibre, "Zombi şirket, kredi koşullarının bu kadar sıkı olmadığı, talep koşullarının iyi olduğu dönemde batırılır. Domino etkisinin sınırlı kalacağı dönemde. Bugünlerde değil..." diyerek zamanlama hatasına dikkat çekti.

Domino etkisi nedir ve neden tehlikeli?

İris Cibre'nin ısrarla vurguladığı "domino etkisi", bir ekonomik sistemde bir şirketin iflasının, zincirleme bir reaksiyonla kendisiyle ticari ilişkisi olan diğer firmaları da iflasa sürüklemesi anlamına geliyor. Atak Kumaş gibi büyük bir üreticinin iflası, bu etkiyi tetikleyebilecek potansiyele sahip.

Süreç şu şekilde işliyor: Atak Kumaş'a mal veya hizmet sağlayan onlarca, hatta yüzlerce küçük ve orta ölçekli tedarikçi firma bulunuyor. Bu firmalar, Atak Kumaş'tan alacaklarını tahsil edemeyecekler. Milyonlarca liralık bu alacaklarını alamayan tedarikçi firmalar, kendi borçlarını (maaş, kira, vergi, banka kredisi vb.) ödemekte zorlanacak. Bu durum, bazı tedarikçi firmaların da nakit akışını bozarak iflas etmesine neden olabilir. Onların iflası da kendi tedarikçilerini etkileyecek ve bu zincirleme reaksiyon, bir domino taşı gibi devrilerek devam edecektir.

Cibre, bu tehlikeye, "Sonucuna bakalım; yüzlerce işsiz, alacağını tahsil edemeyecek onlarca firma ve ilk 6 ayda buna benzer irili ufaklı 96 iflas eden şirket. Domino etkisi diye anlattığım bu" sözleriyle dikkat çekti. Bu tablo, tek bir iflasın aslında ne kadar geniş bir ekonomik ve sosyal yıkıma yol açabileceğini gösteriyor.

Faiz politikaları ve reel sektör üzerindeki baskı

İris Cibre'nin analizi, doğrudan isim vermese de, mevcut yüksek faiz politikasının reel sektör üzerindeki yıkıcı etkilerine işaret ediyor. Sıkı para politikası, enflasyonu kontrol altına almak için kredi maliyetlerini artırır ve piyasadaki para arzını daraltır. Bu durum, şirketlerin finansmana erişimini zorlaştırır ve işletme sermayesi ihtiyacını artırır.

Özellikle Atak Kumaş gibi büyük ölçekli ve yüksek borçlulukla çalışan şirketler, faiz oranlarındaki artışlardan doğrudan etkilenir. Artan kredi maliyetleri, şirketin borç çevirme kapasitesini zayıflatır ve kârlılığını eritir. Talebin de daraldığı bir ortamda, şirketler hem satış yapamaz hem de borçlarını ödeyemez hale gelerek iflasa sürüklenir.

Cibre, bu noktada para politikasının zamanlamasına bir kez daha vurgu yaparak, "O faiz 2024 Eylülde inmeye başlamalıydı" diyerek, faiz indirimlerinin çok daha önce başlaması gerektiği yönündeki görüşünü yineledi. Bu ifade, sıkı para politikasının dozunun ve süresinin iyi ayarlanmaması durumunda, enflasyonu düşürmek yerine ekonomiyi bir resesyona sürükleme riski taşıdığına dair bir uyarı niteliğindedir.

Sektörde endişe hakim: sırada kim var?

Atak Kumaş Tekstil'in iflası, özellikle tekstil ve hazır giyim sektöründe büyük bir endişe yarattı. Benzer finansal zorluklarla mücadele eden diğer firmalar, "sırada kim var?" korkusunu yaşamaya başladı. Sektör temsilcileri, artan enerji maliyetleri, hammadde fiyatlarındaki yükseliş ve iç talepteki daralmanın birçok firmayı iflasın eşiğine getirdiğini belirtiyor.

Bankaların kredi verme konusundaki isteksizliği ve yüksek faiz oranları, sektördeki bu daralmayı daha da derinleştiriyor. Hükümetin ve ekonomi yönetiminin, reel sektörü destekleyecek ve bu domino etkisini kıracak acil önlemler alması bekleniyor. Aksi takdirde, önümüzdeki aylarda iflas haberlerinin artarak devam etmesinden endişe ediliyor. Bu durum, sadece ekonomik bir kriz değil, aynı zamanda kitlesel işsizlik ve sosyal sorunları da beraberinde getirme potansiyeli taşıyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ