9 Eylül Gazetesi'nden Fevzi Efe Sekitmez'in haberine göre; İsrail’in, Lübnan’da aynı anda yüzlerce cep telefonunu patlatarak gerçekleştirdiği siber saldırı, dikkatleri elektronik harp konusuna çevirdi. Gelişen teknolojiyle hayatımızın vazgeçilmezleri olan elektronik cihazların, şirketler ve devletler tarafından nasıl silaha dönüştürüldüğü sorulan ve tartışılan bir konu haline geldi. Konuyu tartışan uzmanlar, Lübnan'daki saldırıların, cep telefonu yaygınlaşmadan önce kullanılan çağrı cihazlarıyla gerçekleştirildiğini kaydetti. Çağrı cihazlarının özellikle Hizbullah tarafından örgüt içi haberleşmede kullanıldığı öğrenildi. Net bir açıklama yapılmamış olmakla birlikte birçok siber savunma uzmanı, saldırının telefon şirketinden yapılan alım esnasında cihazın içerisine yerleştirilmiş bir patlayıcı ve bu patlayıcıyı tetikleyen sinyal sistemi ile gerçekleştirilmiş olabileceğini ifade etti.
'TELEFONLARIN İÇİNE PATLAYICI KONMUŞ OLABİLİR'
Lübnan'da gerçekleşen saldırının arka planını tarif eden siber güvenlik uzmanı Gökhan Say, "Burada birden fazla olası senaryo var. Bu senaryolardan biri, siber-fiziksel saldırılar kategorisine giriyor. Bunun bir tarafında tedarik zincirinde yapılan, yani cihazın üretimi sırasında yapılan bazı değişiklikler var. Üretici şirketin hacklenmesi söz konusu olabilir. Üretim sırasında cihaza bir zararlı yazılım sızdırılabilir ve bu, pillerin aşırı ısınmasına ya da aşırı yüklenmesine neden olabilir. Diğer bir olasılık ise Çin'deki üretim yerindeyken bir cihazların içerisine sinyallerle aktif hale gelecek patlayıcılar yerleştirilmiş olabilir. Tabii ki bu tür senaryoları doğrulamak mümkün değil. Ancak bazı uzmanlar, 'Bir pil bu kadar güçlü bir patlamaya neden olamaz' diyorlar. Öte yandan, bu uzaktan kontrol edilen sinyallerle harekete geçen bir patlayıcıyla mümkün olabilir" dedi.
DEVLETLERİN SİBER SAVAŞLARI!
Gelişen teknolojilerle birlikte güvenlik önlemlerinin azaldığını, cebimizdeki akıllı telefonlarla herkesin erişilebilir olduğunu belirten Gökhan Say, "Açık konuşuyorum, hiçbirimiz güvende değiliz. Bu durumun aynısı bizim de başımıza gelebilir. Cep telefonları basit cihazlar olduklarından sinyallerin yakalanması zor değil. Bu sinyalleri tersine çevirip komutlar vererek, aşırı yüklemeye veya kısa devreye neden olunabilir ve pil patlayabilir. Cep telefonlarımız zaten üretim hatalarından dolayı cebimizde patlayabiliyor, bu durumu biliyoruz. Uzaktan müdahaleyle de bu çok kolay gerçekleşir. Devlet sponsorluğundaki saldırılar, siber savaş kapsamına girer. Bir devlet bir bireye saldırdığında, bireyin yapabileceği çok fazla bir şey yok. Bu yüzden vatandaşın kendi devletinin koruması altında olması lazım. Ülkemizde de bu anlamda ciddi bir siber savunma birliği var. Ancak bireysel olarak da önlemler almamız gerekiyor. Güvenlik yazılımlarını kullanmak ve hangi risklere dikkat etmemiz gerektiği konusunda bilgi sahibi olmak çok kritik. Bir yandan sokakta karşıdan karşıya geçerken dikkat ediyoruz ama dijital dünyada yeterince önlem almıyoruz. Sokaktaki insanların bilmesi gereken bir şey daha var: Sadece telefonlar değil, evimizdeki televizyonlardan çamaşır makinelerine kadar her şey akıllı hale geliyor. Bu cihazların sinyallerini yakalamak bile gerekmiyor çünkü bu cihazlar internete bağlı. Artık sinyal yakalamak için özel cihazlara ihtiyaç bile yok; bu cihazlar ele geçirilmeye çok müsait hale geldiler" diye konuştu.
'ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI SİBER SAVAŞ OLARAK BAŞLADI'
Siber saldırılarıın yalnızca patlamalarla değil kişisel verileri kullanarak zarar verebileceğini hatırlatan Say şunları söyledi;
"Hackerlar da bilgilerinizi çalabilirler. Kameranızı ele geçirip, evinizdeki uygunsuz görüntüleri kayıt altına alabilirler. Bu yüzden bireysel olarak çok fazla önlem almalıyız. Ancak bir kişinin, devlet sponsorluğundaki örgütlerle savaşması mümkün değil. İstihbarat sistemi, devletlerin kontrolündedir ve ulusal savunma kapsamına girer. Devlet sponsorluğundaki saldırılar karşısında, bireyler kendilerini korumakta zorlanabilir.Tesla gibi akıllı arabalar, internete bağlı teknolojiler kullanıyor ve bu da onları savunmasız hale getiriyor. Fren sistemlerine ya da gaz sistemlerine ulaşmak mümkün. Elektrikli arabalarla sınırlı değil, günümüzde pek çok araba internete bağlı ve elektronik sistemlere sahip. Bu yüzden yüzde yüz güvenlik diye bir şey yok. Üçüncü Dünya Savaşı, siber savaş olarak başladı bile. Devletler, siber ordularını güçlendirmeye çalışıyorlar ve bu alanda yatırım yapıyorlar. Dijital dünya oldukça yeni ve hızla ilerliyor. Özellikle akıllı telefonların hayatımıza girmesiyle birlikte, sadece 20 yılda inanılmaz değişimler yaşandı. Ancak dijital dünyayla ilgili yeterli bilgiye sahip olmadan bu cihazları kullanıyoruz. Bu da bizi savunmasız hale getiriyor."