12 Eylül 1980 darbesi, Türk siyasi tarihinde büyük bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Bu darbeyle birlikte, Türkiye'deki demokratik süreç kesintiye uğradı ve ülke askeri bir yönetime teslim edildi. Darbeyi gerçekleştiren Milli Güvenlik Konseyi (MGK), 1980-1983 yılları arasında ülkeyi yönetirken, kapsamlı anayasal ve yasal değişikliklere imza attı. Bu dönemde, sivil yönetime geçiş 1983 yılında gerçekleşse de askeri yönetimin izleri uzun yıllar boyunca hissedildi.

12 Eylül Darbesi 1

Darbenin ardından, milyonlarca kişi gözaltına alındı ve 517 kişi idam cezasına çarptırıldı. Bu idam cezalarından 50'si infaz edildi. Özellikle 17 yaşındaki Erdal Eren'in idamı ve Kenan Evren'in bu konudaki ünlü "Asmayalım da besleyelim mi?" sözü, darbenin karanlık yüzünü simgeler hale geldi. İdam edilenler arasında hem sol görüşlü hem de sağ görüşlü insanlar yer aldı, bu da darbenin farklı kesimlere uyguladığı baskının göstergesiydi.

12 Eylül Darbesi 3

Darbe sonrası dönemde, askeri yönetim 1982 Anayasası'nı halkoyuna sundu ve bu anayasa yüzde 92 gibi yüksek bir "evet" oyuyla kabul edildi. Bu anayasa, Kenan Evren'i cumhurbaşkanı yaparken, askeri yönetime yargı bağışıklığı getiren geçici 15. maddeyi de içeriyordu. Ancak, 2010 yılında yapılan anayasa değişikliği ile bu maddenin kaldırılmasıyla birlikte, 12 Eylül darbesini gerçekleştirenler hakkında yargılama yolu açıldı ve Evren ile dönemin diğer darbe liderleri mahkemeye çıkarıldı.

12 Eylül Darbesi 2

12 Eylül darbesinin etkileri yıllarca sürdü; eğitim, medya ve siyaset gibi birçok alanda ağır baskılar yaşandı. Binlerce öğretmen işinden atıldı, yüzlerce gazeteci yargılandı ve hapis cezalarına çarptırıldı. Ayrıca, o dönemde çekilen çok sayıda film de "sakıncalı" olduğu gerekçesiyle yasaklandı.

Nevzat Bahtiyar'ın evinde arama yapıldı Nevzat Bahtiyar'ın evinde arama yapıldı

Eren Erdem-1

Bu olay, Türkiye'de demokrasinin ve insan haklarının önemine dair derin bir farkındalık yarattı ve 12 Eylül, toplumsal hafızada silinmez bir yer edindi

Kaynak: HABER MERKEZİ