Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi ve Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü işbirliğiyle yürütülen 'Yapay Meralarda Botanik ve Fitokimyasal Çeşitliliğin Ot Verimi, Toprak Özellikleri ve Kuzularda Canlı Ağırlık Artışı ile Antihelmintik Etkilerinin Belirlenmesi' isimli TüBİTAK 1001 Projesinin Tarla Günü etkinliği gerçekleştirildi. Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Çarşamba Deneme İstasyonu'nda gerçekleştirilen etkinliğe, OMÜ Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal, Tarım ve Orman İl Müdürü İbrahim Sağlam, Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Betül Bayraklı, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

'DAHA FAZLA VERİM ELDE EDİLDİ'

Proje Yürütücüsü OMÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlknur Ayan, "Burada bulunma nedenimiz, ucuz ve kaliteli kaba yem üretmek amacıyla oluşturulan yapay meralarda, alternatif hayvan besleme yöntemini yerinde görmektir. Hayvancılıkta maliyetlerin yüzde 70-75'ini yem maliyeti oluşturmaktadır. Ülkemizde özellikle süt ve et üretiminin yetersiz ve fiyatlarının insanlarımızın satın alabilme gücünün üzerinde olmasının ana nedeni, kaliteli, bol ve ucuz yem üretiminin yetersiz olmasıdır. Bu nedenle hayvansal üretimi arttırmanın en önemli adımı, yem üretimini arttırmaktır. Bulunduğumuz alanda farklı yem bitkilerinden oluşturulmuş, 4 adet farklı yapay mera bulunmaktadır. Yapay meralar doğal meralara göre 4-5 kat daha fazla verimli ve kaliteli kaba yem üretebilmektedirler. Biz projemizde botanik olarak farklı familyalarda yer alan, 7 adet çok yıllık ve bir adet tek yıllık yem bitkisi kullandık. Bu şekilde hem daha fazla verim elde edilmekte, hem de elde edilen kaba yemin kalitesi daha iyi olmakta" dedi.

'TOPRAK KALİTESİ DE ARTTI'

Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Betül Bayraklı, "Bu çalışmamız, üniversite, kamu ve özel sektör işbirliğiyle örnek bir çalışma olarak yürütülmekte. Bu çalışmadan elde edilecek çıktıların hem çiftçimize hem de sektörümüzün paydaşlarına çok önemli katkılar sağlayacağını düşünüyorum. Çalışa ayrıca, son yıllardaki önemli konulardan olan gıda güvenliği konusunda da bir farkındalık oluşturacaktır. Yapay mera ve çok yıllık yem bitkileri yetiştirilen alanlarda, toprak organik maddesindeki artışa bağlı olarak toprakların mikrobiyal aktivitelerinde artış sağlanmakta ve buna bağlı olarak da toprak kalitesinde çok önemli derecede iyileşmeler olduğu görülmektedir" diye konuştu.

'ÇALIŞMALARI ÖNEMSİYORUZ'

Tarım ve Orman İl Müdürü İbrahim Sağlam, "İlimizde yaklaşık 364 bin adet büyükbaş, 250 bin adet de küçükbaş bulunuyor. Toplam kaba yem ihtiyacımız yaklaşık 1 milyon 240 bin ton civarındadır. Türkiye genelinde 14 buçuk milyon hektar meralarımızın ne kadar böyle bir toprağa sahip bunu özellikle görmemiz lazım. Ama kullanılan içeriklere baktığımızda da 160 bin dekar olan meralarımızın yaklaşık 73 bin dekarını ıslah ettik daha da 9 bin dekar ıslah çalışması devam ediyor. Bu çalışmaya önem vermemizin nedeni canlı ağırlığa ne kadar katkısı olacak. Özellikle de küçükbaşlarda. Kaba yemin hayvancılıkta özellikle yüzde 70 giderinin olduğunu düşündüğümüzde, bizler için önemli . Kaba yemini üretmeyen çiftlik veya çiftçi fabrikaya çalışır. O nedenle ülkemizde, bakanlığımızın da önem verdiği üretim planlamasında, İç Anadolu'daki mutlak meraların küçükbaş hayvanla desteklenmesi gerekir. Konya Ovasında ,Ereğli'de Türkiye'nin en çok büyükbaş hayvanı var. 10 tane büyükbaş hayvanı gönder, akşama kadar karnını doyuramaz; 1 milyon tane küçükbaşı gönder akşama kadar karnını doyurur gelir. Çünkü mera yapısı buna uygun. Doğu Anadolu'da büyükbaş besiyi yapabilirsiniz. Sahil kesimlerinde belirli ırklarla büyükbaş yapılabilir. Böylelikte üretim planlamasında et ve sütü dengeye oturtabiliriz. Aynı zamanda o dengeyi girdiğinde mutlak surette et ve süt piyasası ile birlikte bitkisel üretim de dengeye girecektir" ifadelerini kullandı.

'BU PROJE İLE ÜRETİCİ KAZANACAK'

OMÜ Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal ise, "Geleceğimiz açısından, sağlığımız açısından önemli olan böyle bir projenin başlamış hatta ön verilerinin alınmış olması, bizi son derece mutlu ediyor. Kurumlar arası işbirliği ile ortaya çıkan bir çalışma olması, özel sektörden duayen olarak gördüğümüz büyüklerimizin projeyi sahiplenmesi ve projeyi desteklemesi, Sonuncun ne çıkacağının bir önemi yok. Proje fikrinin değerlendirilmesi son derece önemli. Ümit ediyorum ki bu tip çalışmalar için bu proje bir başlangıç olur. Projenin iki ayağı var. Bunlardan bir tanesi tükettiğimiz toprak. Hunharca kullandığımız, kimyasallarla ya da iklim değişikliği, yapılaşma, şehirleşme kültürü gibi adına ne derseniz deyin, toprakla bir savaşımız oldu. Geri kalan alana, insanlığın artan nüfusuna ve artan alana baktığımızda, bu tip projeler toprağın daha verimli kullanılmasını gerekli ve zorunlu kılıyor. Daha az yerde daha fazla verim elde etmek, Verimin artması önemli ama bu projenin başarısını sadece verime odaklamamak gerekiyor. Burada önemli olan şey, üreticinin kazanması. Nitelikli besine ulaşmamızın yolu bu tip projelere bağlı. aksi takdirde üretilen suni yemlerle, hareket etmeyen, doğasına uygun yaşamayan/yaşatılamayan varlıklardan ekonomik olarak istenen verim elde edilemiyor" dedi. 

Kaynak: DHA