Bilgisayar bilimcileri “insan zekasını taklit edebilecek makineler” kavramıyla 1950’lerde ilgilenmeye başladı. 1956’da düzenlenen Dartmouth Konferansı‘nda bir araya gelen araştırmacılar, insan gibi düşünen makinelere “yapay zeka” tanımlaması yaptı. O günden bugüne yapay zeka uygulamaları; doğal dil işleme, bilgisayar görüşü ve robotik gibi çeşitli alanlara yayıldı. İnternetin ortaya çıkışı, çok miktarda veriye erişim sağlayarak araştırmaları hızlandırdı. IBM’in geliştirdiği Deep Blue, Dünya Satranç Şampiyonu Garry Kasparov’u mağlup ederek yapay zekanın stratejik düşünme ve problem çözme potansiyelini gösterdi. Gelişmeler bununla da kalmadı. Google ve Meta gibi şirketler ise üretken yapay zekaya yatırım yaparak, kullanıcılara yönelik uygulamalar başlattı.

İNSAN ODAKLI OLMALIYIZ

Dijital Pazarlama Uzmanı Gökhan Çakır, kökleri 1950'li yıllara dayanan ancak dönemin bilgisayarlarının kapasite ve hız kısıtlarından dolayı beklentileri karşılamayan Yapay Zeka teknolojisinin, günümüz bilgisayarlarının inanılmaz işlem kapasitesi ve Google, Facebook, Microsoft, NVIDIA gibi dünya devi şirketlerin bu alanda yaptığı çalışmalarla birleşince hepimizin hayatına hızlıca entegre olduğunu söylüyor. Çakır, müşteri hizmetleri, öneri motorları ve finansal analiz robotları gibi hizmetlerin oldukça uzun süredir yapay zeka destekli olarak sürdürüldüğünü hatırlatarak, OpenAI şirketinin geliştirmiş olduğu ChatGPT ve benzeri yapay zeka platformlarının karmaşık algoritmalar üzerinde çalışarak; sistemlerini dil anlama, dil işleme ve metin üretimi konularında çok daha yetenekli hale getirdiklerini anlatıyor. Yine bu sistemlerin API (uygulamalar arası iletişim) desteği sağlayarak kullanıcılara kendi platformlarında yapay zekadan yararlanma fırsatı sunmaya başladığını vurgulayan Çakır, “Yapay Zeka, çağımızın en önemli teknolojik gelişmelerden biri olmaya aday. İnsan zekasının sınırlarını zorlayan bu alan, hayatımızın her köşesinde daha fazla etkisini gösterecek gibi görünüyor. Yapay zekanın bu denli kullanımıyla birlikte insanlığı etik ve güvenlik açısından nasıl etkileyeceği şimdiden tartışılan önemli konular arasında yerini aldı bile. Toplum olarak, bu teknolojiyi doğru ve sorumlu bir şekilde yönetmeli ve geleceğe yönlendirirken insan odaklı bir yaklaşımı benimsemeliyiz” diyor.

devamı dergimizde

Kaynak: Utku Çelik