Son yıllarda küresel bir tehdit olarak tanımlanan iklim değişikliği, dünyanın dört bir yanında tartışmaların odağı haline geldi. Bu tehdit karşısında geliştirilen ve fosil yakıt kullanımını bırakmayı öngören yeşil politikalar, bazıları tarafından yeşil kapitalizm adı altında yeni bir kazanç kapısı olarak eleştiriliyor.

AA muhabirinin "Yeşil Kapitalizm" başlıklı dosya haberinin ikinci bölümünde, yeşil kapitalizm teriminin ne olduğu, ülkeler ve şirketler tarafından nasıl kullanıldığı, bu uygulamaların iklim değişikliği üzerindeki etkisi ve uzmanların konuya bakış açıları ele alınıyor.

ABD, ÇİN VE AVRUPA'NIN ROLÜ

Dünyanın en büyük sera gazı salınımcıları olan ABD, Çin ve Avrupa ülkeleri, iklim krizine çözüm bulma amacıyla milyarlarca dolarlık yatırımlar yapıyor. Ancak bu ülkeler, tarihi süreçteki ağır sanayi hamleleri ve ekonomik büyümeyle güçlü ilişkileri nedeniyle, eleştirilerin hedefi olmaktan kurtulamıyor.

TEMİZ YATIRIM SÖYLEMİ TARTIŞILIYOR

Bu ülkelerin temiz yatırım söylemleri, kapitalizmle olan ideolojik bağları nedeniyle şüpheyle karşılanıyor. Özellikle gelişmiş ülkeler, ekolojik adı altında mali ve yasal tedbirlere başvuruyor. Ancak iklim değişikliği konusunda bilim insanları, yüzeydeki ısınmanın 1,5 santigrat dereceyle sınırlandırılması konusunda ciddi uyarılarda bulunuyor.

Uzmanlar bu konuda ikiye ayrılmış durumda. Bir kesim, Paris Anlaşması'ndaki taahhütlerin iklim kriziyle mücadelede yetersiz kaldığını savunuyor. Diğer kesim ise alınan kararların hızlandırılmasıyla bu krizin önlenebileceğini öne sürüyor.

FOSİL YAKITLARIN GELECEĞİ

İklim krizinin çözümü için yaygın bir öneri, fosil yakıt kullanımının iki nesil içinde tamamen terk edilmesi yönünde. Ancak bu durum, özellikle gelişmiş ülkelerin yeşil kapitalizm adı altında yeni bir ekonomik perspektif benimsemesine yol açıyor. Bir kesim, yeşil kapitalizmin, piyasa ve teknolojik yenilikler aracılığıyla çevresel sorunları çözebileceğini ve yeni bir sanayi devrimi başlatabileceğini savunuyor. Ancak diğer bir kesim, yeşil ve kapitalizm kavramlarının bir arada kullanılamayacağını, çevre dostu projelerin aslında beklenilen sonuçları vermediğini öne sürüyor. Gelişmiş ülkeler, yeşil kapitalizm çerçevesinde karbon fiyatlandırması ve emisyon ticareti gibi ekonomik araçları kullanarak sera gazı salınımını azaltmayı hedefliyor. Bu adımlar, ekonomik büyümenin sürdürülmesi ve gelecekteki refahın artırılması amacıyla atılıyor.

YEŞİL VE KAPİTALİZM ÇATIŞMASI

ABD'deki Berklee College of Music'ten Profesör Victor Wallis, iklim değişikliği ve kapitalizm arasındaki ilişkiyi değerlendirerek, kapitalist sistemin iklim krizinin çözümünün önündeki en büyük engellerden biri olduğunu belirtiyor. Wallis, yeşil kapitalizmin kendi içinde çeliştiğini savunarak, bu yaklaşımın aslında bir sahtekarlık olduğunu öne sürüyor.

Almanya'daki Potsdam Climate Impact Research Enstitüsü yöneticisi Profesör Johan Rockström ise, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler gibi organizasyonların çalışmalarının hızlandırılması gerektiğini ifade ediyor. Rockström, küresel sıcaklıkların 1,5 santigrat derece ile sınırlandırılmasının mümkün olduğunu, ancak bunun olağanüstü bir çaba gerektirdiğini belirtiyor.

Rockström, yenilenebilir enerjinin artık fosil yakıt üretimine göre daha ucuz olduğunu vurgularken, iklim değişikliğiyle mücadelede Avrupa'nın, BM'ye göre daha başarılı adımlar attığını savunuyor.

Kaynak: AA