Elif Nur KARATAŞ/ Enstitü, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Japonya, Fransa, Almanya, İtalya ve Macaristan gibi 36 ülkenin servetlerini inceledi. 'Milyoner Takibi Raporu'nda, Tayvan'ın yüzde 51 ile en büyük artışı kaydedeceği belirtildi. Türkiye ise nakit, hisse senedi, emlak ve özel emeklilik fonları gibi varlık sınıflarında, 1 milyon dolardan (915.000 euro) fazla net servete sahip kişi oranında öngörülen yüzde 34'lük artışla Avrupa'da en iyi performansı gösteren ülke oldu.
Fakirleştiren milyonerlik
Ekonomist Prof. Dr. Hüsnü Erkan, iktidarın yandaş sermaye gruplarını zengin etmeye yönelik stratejiler izlediğine dikkat çekerek, bu büyümenin geniş halk kitleleri için ciddi sonuçlar doğurduğunu söyledi. Erkan, bu stratejilerin, zengin azınlığın güçlendirdiğini belirterek, “Bu ülkenin zenginleşmesini değil, belli kişilerin zenginleşmesini sağladı ve toplum yoksullaştı. Türkiye fakirleştiren büyümeyi yaşıyor” dedi.
Orta direk çöküşte
Prof. Dr. Hüsnü Erkan enflasyonun yoksullaştırıcı bir araç olduğuna dikkat çekerek, "Enflasyon zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapıyor; sabit gelirli kesim bu durumdan en çok zarar gören taraf oldu. Toplumun yoksullaşmasıyla orta tabaka da yoksullaştı. Orta tabaka, toplumun orta direğidir; bu sadece ekonomik değil, kültürel, girişimcilik ve dinamizm açısından da önemlidir. Zengin kesim bir noktadan sonra durulur; fakir kesimin böyle bir şansı yoktur. Ancak orta direk, girişimci ve aydın. Ancak orta direk, girişimci ve aydın kesimdir. Türkiye, orta direğin kaybıyla birlikte 50 yıl geriye gitti diyebiliriz” dedi.
Servet artışı yüzde 157’ye ulaştı
2022-2023 yılları arasında Türkiye’deki yetişkin başına servet oranı yüzde 157 oranında arttı ve bu rakam, Türkiye'yi dünya çapında öne çıkarıyor. Ancak bu artış, ülke genelinde topluma eşit şekilde yansımıyor. ASI raporu, Türkiye'deki milyoner sayısının yüzde 34 oranında artacağını öngörüyor. Prof Dr. Hüsnü Erkan, "Kara paranın emlak ve lüks sektörlere girmesi, fiyatları artırıyor ve orta gelirli vatandaşları daha da mağdur ediyor. Zenginle yoksul arasındaki uçurum her geçen gün daha da derinleşiyor. Üretim yapılmadı, ithalat yapılarak zenginleşildi. İktidara ne kadar yakınsanız, o kadar zengin oldunuz; bu keyfi bir ekonomi uygulamasıdır. Bu ticaret stratejisiyle belli kişiler zenginleşirken toplum ‘fakirleştiren büyümeyi’ yaşadı. İthalatın ve tüketimin sürüklediği bir büyüme ile göz boyandı" diye konuştu.