Mahkeme koridorları dolup taşıyor, adliyelerdeki icra daireleri nefes alamıyor ve milyonlarca vatandaş, kapısının her an bir icra memuru tarafından çalınması korkusuyla yaşıyor. Türkiye'nin ekonomik fotoğrafının en net ve en acı şekilde görüldüğü yer olan icra dairelerinden gelen son rakamlar, ülkenin ne denli büyük bir borç sarmalının içinde olduğunu bir kez daha teyit etti. Adalet Bakanlığı'nın Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) kaynaklı verilerine göre, 20 Ağustos 2025 tarihi itibarıyla Türkiye genelindeki toplam icra-iflas dosyası sayısı, 24 milyon 441 bine ulaşarak, nüfusun önemli bir kesiminin hukuki bir borç takibi altında olduğunu ortaya koydu. Bu rakam, sadece bir istatistik olmanın çok ötesinde, artan hayat pahalılığı, düşen alım gücü ve piyasalardaki nakit sıkışıklığı nedeniyle, temel yükümlülüklerini bile yerine getirmekte zorlanan milyonlarca hanenin ve ayakta kalma mücadelesi veren binlerce işletmenin sessiz çığlığını yansıtıyor.

Yılbaşından bu yana 2 milyondan fazla yeni mağdur

Ekonomim gazetesinden Hüseyin Gökçe'nin haberleştirdiği Adalet Bakanlığı verilerinin detaylarına inildiğinde, borç krizinin son aylarda nasıl bir çığ gibi büyüdüğü daha net bir şekilde görülüyor. Yılbaşından bu yana geçen yaklaşık sekiz aylık sürede, mahkemelerdeki dosya sayısındaki artış tam 2 milyon 185 bin oldu. Bu, her ay ortalama 270 binden fazla yeni icra takibinin başlatıldığı anlamına geliyor.

Ancak krizin hızlandığını gösteren asıl çarpıcı veri, Ağustos ayına ait. Sadece Ağustos ayının ilk 20 gününde, yani 1 Ağustos ile 20 Ağustos tarihleri arasında, icra dairelerine eklenen yeni dosya sayısı 232 bin 155 olarak hesaplandı. Bu rakam, basit bir matematikle, her gün ortalama 11 bin 600'den fazla vatandaşın veya şirketin, borcunu ödeyemediği için hukuki takibe uğradığı gerçeğini yüzümüze vuruyor. Bu korkutucu tablo, ekonomik sıkıntıların yaz aylarında da hız kesmeden devam ettiğini ve borçlanma krizinin artık kontrol edilmesi giderek zorlaşan bir noktaya doğru ilerlediğini gösteriyor.

2 bin liralık 'af' yaraya merhem olmadı

Peki, bu tırmanıştan önce ne oldu da dosyalar bir süreliğine azalmış gibi göründü? Hafızaları tazelediğimizde, 2022 yılının sonunda icra dosyası sayısının 23 milyon 229 bin gibi yine yüksek bir seviyede olduğunu görüyoruz. Ancak, 2023 yılının sonunda bu rakam, yaklaşık 2 milyonluk bir azalışla 21 milyon 308 bine gerilemişti. Bu düşüşün nedeni, ekonomideki bir iyileşme değil, hükümetin aldığı tek seferlik bir karardı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2022 yılı Eylül ayında yaptığı bir açıklamada, vatandaşları bir nebze olsun rahatlatmak amacıyla, 15 Ağustos 2022 tarihinden önce icra takibi başlatılmış olan ve anapara borcu 2 bin liranın altında olan alacakların tasfiye edileceğini duyurmuştu. Bu kapsamda, özellikle telefon, internet, doğal gaz gibi abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan küçük borçlara ait yaklaşık 10 milyon dosyanın sistemden silinmesi ve icra dairelerindeki yükün hafifletilmesi hedeflenmişti. İşte 2023 sonundaki bu düşüş, bu idari kararın bir sonucuydu. Ancak bu adımın, altta yatan ana soruna, yani vatandaşın ve şirketlerin artan borçluluğuna bir çözüm üretemediği ve sadece "geçici bir pansuman" olduğu, takip eden yıldaki rakamlarla acı bir şekilde ortaya çıktı.

Rasyonel politikalar ve 'sıkılaştırma' faturası vatandaşa çıktı

2 bin liralık borçların silinmesiyle yaratılan bu yapay rahatlama, çok uzun sürmedi. Ekonomide "rasyonel politikalara" dönüş ve yüksek enflasyonla mücadele amacıyla başlatılan "parasal sıkılaştırma" süreci, kredi musluklarının kısılmasına ve nakde erişimin zorlaşmasına neden oldu. Bu durum, hem bireylerin hem de şirketlerin borç çevirme kapasitesini ciddi şekilde zayıflattı. Sonuç olarak, 2023 sonunda 21,3 milyona gerileyen icra-iflas dosyası sayısı, 2024 yılının sonunda yeniden tırmanışa geçerek 22 milyon 256 bine yükseldi.

Hakem heyetinde kimler var? İşte milyonlarca memur için 2 yıllık zam tahmini
Hakem heyetinde kimler var? İşte milyonlarca memur için 2 yıllık zam tahmini
İçeriği Görüntüle

Asıl tırmanış ise 2025 yılında başladı. Bu yılın ilk çeyreğinin sonunda, yani Mart ayı sonunda, dosya sayısı 729 binlik bir artışla 22 milyon 985 bine ulaştı. İkinci çeyreğin sonu olan 30 Haziran itibarıyla ise bu rakam, 23 milyon 858 bine fırladı. Ve son olarak, 20 Ağustos itibarıyla 24 milyon 441 bin gibi rekor bir seviyeye ulaştı. Bu rakamlar, parasal sıkılaştırma politikalarının, enflasyonu dizginleme hedefi güderken, yan etki olarak reel sektör ve hanehalkları üzerinde yarattığı ağır finansal baskıyı ve bunun sonucunda artan temerrütleri (borcu ödeyememe durumunu) net bir şekilde gözler önüne seriyor.

Borç sarmalındaki milyonlar: bu rakamlar ne anlama geliyor?

Adalet Bakanlığı'nın açıkladığı bu kuru rakamların arkasında, aslında milyonlarca insanın yaşadığı derin dramlar ve ekonomik çıkmazlar yatıyor. 24,4 milyonluk icra dosyası sayısı, sadece bir hukuki istatistik değil, aynı zamanda:

  • Kredi kartı borcunu, tüketici kredisini ödeyemediği için maaşına haciz gelen milyonlarca çalışanı,

  • Çekini, senedini ödeyemediği için ticari itibarı sarsılan ve iflasın eşiğine gelen binlerce esnafı ve KOBİ'yi,

  • Ev kirasını veya faturalarını zamanında yatıramadığı için ev sahibiyle veya hizmet sağlayıcılarla mahkemelik olan aileleri,

  • Aldığı malın bedelini tahsil edemediği için kendi tedarikçilerine olan borcunu ödeyemeyen ve bir zincirleme etkiyle "alacaklıyken borçlu" duruma düşen işletmeleri,

ifade ediyor. Piyasalardaki bu "tahsilat krizi" ve "nakit sıkışıklığı", ekonominin çarklarının ne kadar zorlandığını ve borçluluk sarmalının, toplumun en geniş kesimlerini nasıl bir ahtapot gibi sardığını gösteriyor. Mahkemelerdeki bu dosya yükü, aynı zamanda adalet sisteminin de yavaşlamasına ve diğer davaların görülmesinde gecikmelere yol açarak, toplumsal huzuru bir başka yönden daha tehdit ediyor. Bu tablo, önümüzdeki dönemde, ekonomik istikrarın sağlanması için atılacak adımların sadece makroekonomik dengeleri değil, aynı zamanda sokağın ve vatandaşın gerçeklerini de gözeten bir yaklaşımla tasarlanması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ